Bakan Albayrak, enflasyon üzerinden yine ekonomik algı yönetimine başladı. Öncelikle şunun altını çizmek lazım ki, bir algıyı yönetebilmeniz için öncelikle inandırıcılığınız olması gerekir. Ne yazık ki Berat Albayrak bunu tamamen yitirdi.
Bir TV kanalına röportaj veren Bakan, önümüzdeki aylarda enflasyon verisinde keskin düşüşlerin yaşanacağını söyledi. Bununla da kalmadı, tünelin ucundaki ışığın gözüktüğünü belirtecek kadar da yine iddialı konuştu.
Peki Bakan bunu neye güvenerek söylüyor? Yaz aylarının ekonomi yönetimleri için özel bir önemi vardır. Hasat alınması bir yanda, daha düşük bedellerle gıda ihtiyacını karşılama öte tarafta fiyatlarda bir gevşeme olur. Karpuz, peynir, ekmek ile öğün geçirme bunun en güzel örneğidir.
Sadece gıda konusunda değil, mevsimlik işçinin de devreye girmesiyle işsizlikte de gevşeme ortaya çıkar. İstatistiklerde oranlar düşer. Fakat bunların tümü normal şartlar altında üretim yapan bir ülkenin gerçekleri olarak hayat bulur.
Birincisi ne dünya ekonomisi ne de Türkiye ekonomisi normal şartlarda değil. Yani hayat giderlerinin hızla arttığı, jeopolitik risklerden, birim maliyetlerin karşılanamaz noktalara geldiği bir ekonomik konjonktürde yaşıyoruz.
Ayrıca bir tarafta vergiler, diğer tarafta artan girdi maliyetleri, bir yanda üretimsizleşen ülke diğer tarafta TL’nin tüm para birimleri karşısında değer kaybeden özelliği, sair tarafta da iç ve dış piyasaların etkisiyle işsizliğin tetiklenmesi durumu konuyu farklı algılamayı ve yönetmeyi gerektiriyor.
Ne var ki Bakan bunu görmek istemiyor. Sadece geçen seneki verilere dahi baksa, ekonominin hiç de zannettiği gibi mevsimlik sonuçlar getirmeyeceğini görebilir. Kendisi bakmıyorsa, biz hatırlatalım.
Enflasyonun düşmesi gereken geçen seneki dönemde oranlar şöyle: Haziran yüzde 15,39; temmuz yüzde 15,85, ağustos yüzde 17,90 ve eylül yüzde 24,52... Mevsimsel işçiliğin devreye girdiği aynı dönemde işsizlik sonuçlarına da göz atalım:
Haziran yüzde 10,2; temmuz yüzde 9,7; ağustos yüzde 11,1 ve eylül yüzde 11,4... Ayrıca bu tarihten sonra hızlı yükselişin devam ettiğini de hatırlatmak gerekir. Tüm bunların resmi rakamlar olduğunu dikkate alırsanız, güvenilirliği kaybedilmiş istatistiklerde bile yükselme eğilim ortaya çıkması, Türkiye ekonomisinin Bakan’ın zannettiği mevsimsel avantajlardan yararlanamadığını bize anlatıyor.
Çünkü lafla peynir gemisi yürümüyor. Türkiye’nin üretimsizleşme, ithal ikameyle ihtiyaç karşılama, ama öte tarafta kaynak sıkıntısı had safhaya ulaşan özelliğiyle, sorunlu bir döneme girdiği görülüyor. Şimdi Bakan çıkıp algı yönetmeye kalkarsa ancak zor duruma düşer.
Ayrıca algı için gerekli olan inandırıcılık ve tünelin ucundaki ışığın tren olması gerçeği de işin cabası.
Çetin Ünsalan