Koranalı yaşam bir yılını doldurdu. Bu bir yılı ömrümüzden kayıp olarak mı algılayacağız? Yoksa bazı şeylerin daha iyi değerlendirildiği ve öğretici süre midir? Bir yıllık süre eksi ve artısıyla herkes tarafından değerlendirmektedir. Hükümetler, ticari ve sosyal kurumlar değerlendirmeleri yapıp kamuoyuna sunmaktalar. Biz bireylerin birçoğunun evden çalıştığı, bazılarımızın işsiz kaldığı, kimisinin ise emeklilik süresini evde geçirdiği bu bir yılın değerlendirmesini yapmaya yeterli zamanı olacaktır.
Viyana’da yaşayan biz Türkler koranalı günlerin başlangıcında, büyükelçi olarak alışılmamış bir şahsiyete merhaba dedik. Türkiye Cumhuriyeti Viyana Büyükelçiliğine Ozan Ceyhun atanmıştı. Ceyhun, Avrupa’yı, Almanya ve Avusturya’yı iyi tanıyan bir siyasetçiydi. Ülkenin anadili olan Almanca’yı da hem mezun olduğu liseden hem de üniversiteden biliyordu. Özellikle Almanya’daki siyasi yaşamında edindiği deneyim önemlidir. Daha önce kendisiyle ilgili Aydınlık için yazmış olduğum yazıda Ozan Ceyhun’un iyi bir tercih diye değerlendirdim. İlk başta olumlu, olumsuz bir çok tepki almıştı. İlginçtir bu tepkiler hem Avusturya medyasında hem de Türkler arasında olmuştur. Zamanla bu sürede olan olumsuz tepkiler yerini olumlu tepkilere bıraktı. Olumsuzluğun olumlu tepkilere dönmesinin temelinde Ozan Ceyhun’un siyasetçi olmasında ve Almanca’yı iyi bilmesinde yatmaktaydı. Zira neyi nasıl yapacağını ve nasıl söyleyeceğini bilmekteydi.
Ceyhun Viyana’ya geldiği ve şehit Daniş Tunalıgil’in koltuğuna oturduğu günden itibaren bitmez tükenmez enerjisiyle görüşmeler yaptı. Öğleden önce dışişleri bakanlığında olurken, öğleden sonra bir Türk derneği lokalinde sohbet toplantısına katıldı. Bir gün federal hükümet yetkilisiyle görüşürken, diğer birgün yerel hükümetler nezdinde görüşmelere katılıyor, Türkiye’nin Avusturya’ya pandemi sürecinde katkısının ne olacağını konuşuyordu. İşte bu bir yıllık sürede Ozan Ceyhun neler yaptığını 19 Mart günü bir basın toplantısı ile basına aktardı.
Büyükelçi Ceyhun, Avusturya’nın sağlık sistemine ve sağlık çalışanlarına “vatandaşlarımız için de yaptıkları hizmetten dolayı teşekkür” ederek başladığı konuşmasında, Türkiye’nin Avusturya’ya başta maske olmak üzere tıbbi yardımda bulunduğunu ve bunun görüşmelerini yaptığını ifade etti. Türkiye'nin Avusturya hastanelerinin ihtiyaçlarına katkıda bulunmasına ön ayak olduğunu, bu katkının da iki ülke arasındaki ilişkiyi olumlu etkilediğini anlattı. “Bizim de elimizde fazla maske yoktu, ancak var olanları paylaştık” diyen büyükelçi, Türkiye’nin bu tür davranışından dolayı Avusturyalılardan çok sayıda teşekkür mektubu aldıklarını dile getirdi.
Pandemi sürecinde federal ve eyalet hükümet yetkilileri ile ikili görüşmeler içinde bulunduklarını ve bu ilişkilerin hala devam ettiğini, bu ilişkilerde de Almanca’yı iletişim dili olarak kullanmasının sempatiyle karşılandığına vurgu yaptı. Tartışmalardan uzak durduğunu dile getirirken, onların dilinde ilişki kurmanın işleri daha kolaylaştırdığını Türk gazetecilerine tarihi büyükelçilik binasında açıkladı. Viyana dışında başta Linz, Graz ve Bregenz gibi önemli merkezlerde de görüşmelerde bulunduğunu dile getiren Ozan Ceyhun, önümüzdeki günlerde düzenlenecek tarihi Avusturya Türkiye dostluğu konusunda Avusturya Diplomatik Akademisi’nde konuşma yapacağını belirtti.
Avusturyalılarla değil, ayrıca Türk sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldiklerini belirttikten sonra, CHP, Vatan Partisi, MHP ve Saadet Partisi gibi siyasi parti temsilcilikleriyle görüşmeler yapmaktan mutlu olduğunu büyükelçi Ceyhun sözlerine ekledi. Sivil toplum kurumları ve siyasi partilerle 8 Mart, 23 Nisan, 19 Mayıs ve 29 Ekim gibi milli bayram ve anmalarla beraber olduklarını, dini bayramları da kutladıklarını sözlerine ekleyen Ceyhun, bu yıl da aynı kutlamaların yapılacağını konuşmasının devamında belirtti. Türklerin yerel siyasi oluşumlarda bulunmalarına önem verdiğini belirten Ozan Ceyhun, Türk vatandaşlarının yerel yönetimlerden çok memnun olduklarını, onların hararetli anlatımlarından dinlediğini de sözlerine ekledi. Konuşmasında Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunda da düşüncesini belirtirken, “AB üyeliğinin konumuz değildir” ifadesi dikkat çekti. Ozan Ceyhun, daha çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Avusturya’daki sorunlarına çözümler bulmaya odaklandıklarını sözlerine ekledi.
Avusturya ve Türkiye tarihine ait önemli yerleri de ziyaret ettiklerini belirten Ceyhun, bunların birisi Avusturya’da bulunan Mauthausen Toplama Kampı, diğeri ise 130 Galiçya şehidimizin Viyana Zentralfriedhof (Merkez Mezarlık) olduğunu dile getirdi. Yukarı Avusturya eyaletinde bulunan Mauthausen Kampı çevresinde bulunan bazı belediye başkanlarıyla da görüşmelerin çok verimli geçtiğini belirtti. İspanya’dan göçe zorlanan ve Osmanlı tarafından kabul edilen Museviler daha sonra Viyana’ya ticaret erbabı olarak gönderilmişlerdir. Osmanlının Viyana’ya gönderdiği Museviler Viyana’da bir Sinagog kurmuşlardır. Türk Sinagogu olarak bilinen bu ibadet merkezi 9 ile 11 Kasım 1938 günlerinde Naziler tarafından yıkılır. İşte bu Türk Sinagogu’nun bulunmuş olduğu yerde sadece bir şild bulunmaktadır. Viyana yerel yöneticileriyle Türk Musevilerinin Türk Sinagog’unu ziyaret edip, andıklarını ve anmaya devam edeceklerini ifade etti.
Konuşmasında Avusturya ve Türkiye’nin ekonomik ilişkilerine de değinen Ceyhun, Türkiye ve Avusturya’nın ekonomik ilişkilerin oldukça iyi olduğunu, önümüzdeki dönemde özellikle turizm alanında Türkiye tanıtım etkinlikleri planlarında olduğunu dile getirdi. Konuşmasını Avusturya’da yaşayan ve pandemi döneminde yapmış oldukları katkılardan dolayı Türk vatandaşlarına teşekkür ederek bitirirken, “Türkiye Avusturya ile dosttur, dost kalacaktır” sözleri dikkat çekiciydi.
Yaptıklarının içinde anlatmadığı daha önemli konular vardı. Onları dile getirmeyi uygun bile görmedi. Ancak önemli konulardı onlar. Bunlardan birisi Ceyhun’un Avusturya siyasetçilerine bir MİT ajanı olduğunu iddia eden kişinin sözde komplosunu soğukkanlı davranışıyla boşa çıkartmaktı. Bunun dışında yaşadığım mahallede yaratılmak istenen Kürt Türk çatışması oyununa Türkleri sükunete çağırarak engel olmaktı. 1980 yılından bu yana Viyana’yı bilir, 1987 yılından bu yana da mesleki anlamda Türklerin sorunlarıyla çalışan kişi olarak Ozan Ceyhun’un T.C. Viyana büyükelçiliğine atanması yerinde bir karar olduğunu tasdik ederim.