Türkiye’nin işsizlik sorunu malûm. Resmi rakamlara göre bile iki haneye oturan, gerçekte yüzde 25’den aşağı olmayan bir işsiz insan problemiyle karşı karşıyayız. Her ne kadar zamanında bunun nedeninin iş arayan kadınlar ile, yeni mezun olan gençler olduğunu söylense de, seçimler ve krizle birlikte aklın başa gelme emareleri hissedildi.
Gerek kadın girişimciliğe yönelik destekler, gerekse de kadınların iş hayatına katılımının cesaretlendirilmesi, öte yandan kayıt dışı istihdamda kadın gerçeğine dikkat çekilmesi son dönemde yönetenlerde de, toplumda da bir bilinç uyandırdı.
Kadınlarımız herhangi bir istismara uğramadıkları, dayak yemedikleri ya da öldürülmedikleri zamanlarda çalışabilir olarak kabul ediliyor. İşin saptaması bir tarafa, yıllar içerisinde gelişen bu bilinçlenme, toplumda kendi ‘Don Kişot’larını da yarattı.
Bunlardan birisi de İşsiz Kadınlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği… Bir işadamının zamanında istihdam edilecek personel bulamadığı için İkitelli Organize’de temellerini attığı, bugün Bakırköy’de faaliyetini sürdüren ve boşanmış, mesleksiz kalmış, hayata tutunmaya çalışan kadınları ayağa kaldıran, çevrelerine tavsiye ederek iş sahibi yapan sivil toplum örgütü.
Derneği yakından tanıyorum; daha önce televizyon programımda konuklarım oldular ve zaman zaman dernek merkezlerine uğrayarak çalışmaları hakkında bilgi alıyorum. Vinç operatörü kadınlar bir tarafta, el emeği ile ekonomi yaratan kadınlar öte tarafta. Boşandıktan sonra tekrar silkelenip avukatlık yapanlar bir yanda, boş vakitlerini artı değer yaratmak için değerlendirenler öte yanda.
Şimdi ise İŞKUR’un ‘iş bulamazsın’ yaptırımıyla karşı karşıya kaldılar. Kendi yağında kavrulan, çoğu zaman da giderlerini karşılayamadığı için işadamı Fatih Büyüközkan’ın destekleriyle yaşayan bu yapı, sözde bir şikâyet üzerine kösteklenmeye çalışılıyor.
İddia iş buldukları insanlardan para aldıkları yönünde. Gerekli inceleme yapılıyor; böyle bir vakaya rastlanmıyor. Maliye incelemeye geçiyor, bu dernekteki insanların tanıdıkları vasıtasıyla ekmek parası bulanları çağırıp dinliyor; iddia karavana.
Fakat tüm bunlar olmamış gibi şimdi İŞKUR, derneğe 17 bin 700 TL ceza çıkarıyor. Muhtemelen iş, hukuka yansıyacak ve paranın ödenmesine gerek kalmayacak. Lakin bundan daha önemlisi var.
Türkiye’de işsizleri saymayı bile beceremeyen, her önüne geleni işsiz saymamak için fırsat kollayan, sonra da kendilerine başvurup iş sahibi olunmasını isteyen bir kurumun, herhangi bir menfaat karşılığı gözetmeksizin, insanlara iş bulan bir sivil toplum örgütünün önünü kesmesine şahit oluyoruz.
Bu da aslında Türkiye’de kadının ayaklarının üzerinde durmasına yönelik tavrın ne olduğunu çok net bir biçimde ortaya koyuyor. Kamu, bırakın cezalandırmayı, İŞKADER gibi yapılanmalara sahip çıkmalıdır.
Elbette niyet insanların, bilhassa kadınların iş yaşamına katılması, kendi ayakları üzerinde durması ise. Yetkililer, İŞKUR’un bu ve duymadığımız benzeri kim bilir hangi işgüzârlıklarına müdahil olmalılar. İstihdam yaratamıyorsunuz; iş bulamıyorsunuz; bari gönülden bu işlerle uğraşanların hevesini kırmayın.
Çetin Ünsalan