İki yol, iki çizgi, iki kutup birbiriyle sürekli mücadele içindedir ve burada taraf olmak sözkonusudur. Bir tarafta ABD emperyalizmi ve işbirlikçileri ile piyonları, diğer yanda ise Türkiye'nin antiemperyalist devrimci, yurtsever güçleri. Kısaca ABD cephesi ve Türkiye cephesi olarak da betimleyebiliriz.
Bu iki karşıt kutbun çıkarları örtüşmüyor, çatışıyor! Biri bölmeye diğeri birleştirmeye çalışıyor. Sözde “tarafsızlık” siyaseti izleyenler nesnel olarak ABD emperyalizminin safına düşer. Özelliklede gözlerini ülkemizin zayıf düşmesine dikmiş kesimlerin pususuna dikkat edilmeli!
BÖLMEK İÇİN KURULDULAR
1970’li yıllardan bu yana ülkemizde irili ufaklı 26 Kürtçü örgüt (1980 öncesi 15-17) kuruldu, parçalandı ve büyük bir kısmı dağıldı. PKK diğerlerinide bastırarak üste çıktı ve bölücü örgütler içinde egemenliğini ilan etti! Karşısına çıkanları gözlerinin yaşına bakmadan silah zoruyla “yola getirmiş” ve sindirmiştir.
PKK’nın 1990 yılından bu yana kurduğu “legal” Kürtçü partilerin sayısı HDP ile beraber 10 adet. Tümü Kürdümüzü ülkemizden koparmak, ülkemize yabancılaştırmak ve kışkırtmak için birbirini takip ettiler. İki cephe arasındaki mücadelenin neticesine bakıldığında kısaca durumu şöyle özetleyebiliriz:
1) PKK’nın TBMM’de temsil edilmesinin ardından meclis kürsüsünden halkımızın arasına nifak tohumları saçmaya başladılar. Türk/Kürt karşıtlığı üzerinden politikalar ürettiler. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Meclisi neredeyse tanınmaz hale getirilmişti!
2) Türkiye’de Nevroz kutlamaları bahanesiyle ayaklanma provalarına giriştiler ve defalarca tekrar ettiler. 24 Temmuz 2015 kalkışmaları ise sonuncusuydu ve onlar için sonun başlangıcı oldu.
3) Sendikalar, meslek odaları, dernekler, bazı Alevici kuruluşlar ile benzerlerinin içinde yuvalandılar, eylemlerinde kullandılar.
4) Sol görünümlü partileri kuyruklarına takarak emperyalist projelerin hayata geçirilmesinde değerlendirdiler. Bu solumsu örgüt ve partiler bölücülüğün eklentisi oldular.
5) Emperyalist Batının devlet çıkarlarına göre silah kullanarak (PKK) ve siyaset üreterek HDP) iç kargaşalığı örgütlemiş, yıkıcı faaliyetleri büyük kentlere de taşımışlardır.
6) Ülkemiz içinde suikastler, intihar eylemleri, bombalamalar gerçekleştirerek Türkiye'nin emperyalizm karşısında “zayıf halka” olması için çabaladılar.
7) Basın-yayın organları (medya) vasıtasıyla Türk/Kürt çatışmasına hizmet ettiler.
8) Türkiye'nin etnik ve dini farklılıkları üzerinden politika yaptılar. Alevilerimizi Sünni kardeşlerine karşı kışkırtmaya çalıştılar ve bazı Alevici kuruluşları kullandılar ve kullanmaya devam ediyorlar.
9) İnsan kaçakçılığı, dağa adam kaldırma, çocukları-gençleri HDP kanalıyla kaçırma faaliyetlerini organize ettiler.
10) Türkiye için değil Amerikan emperyalizmine, İsrail Siyonistlerine ve benzeri devletlere çalıştılar, onların işini kolaylaştıracak eylemlilikleri örgütlediler.
11) CHP’yi etkilediler, kendilerine benzemeleri için çalıştılar ve de başarılı oldular.
BİRLİK İÇİN KURULDU
ABD emperyalizminin kara gücü PKK karşısında süt dökmüş kediye dönen sözde solcuların aksine, Aydınlıkçıların önderlik ederek kurdukları partiler ödün vermeden bölücülüğe karşı mücadele ettiler ve bu çizgide ısrar ediyorlar. TİKP-Sosyalist Parti-İşçi Partisi-Vatan Partisi olarak Kürdümüzü emperyalist projelerin payandası olmaktan kurtarmak için yıllardır ısrarla birlik ve kardeşlik bağını güçlendirmeye çalışıyoruz.
1) Kürdümüz üzerindeki baskılara karşı çıktık, mücadelesini her alanda sürdürdük.
2) Emperyalizmin böl ve yönet siyasasının önemli halkalarından olan “sömürge teorisini” mahkûm ettik.
3) Amerikan emperyalizminin ülkemizdeki beşinci kollarından PKK/HDP’ye karşı mücadele ettik ve ABD planlarını bozguna uğrattık.
4) Kürdümüzün emperyalizme yem edilmesinin önüne geçtik. Uyguladığımız birlik siyasetleriyle PKK ve destekçilerini zora soktuk.
5) PKK ile yan kollarını ülkemiz sathında teşhir ettik. HDP’nin PKK’dan ayrı tutulmasının yanlışlığına vurgu yaparak ısrarla savunduk ve kapatılması için gerekli yasal başvuruları yaptık.
6) Türk/Kürt karşıtlığını mahkûm ettik ve “TÜRK’DE BİZİZ KÜRT’DE BİZİZ HEPİMİZ TÜRK MİLLETİYİZ” sloganıyla meydanlarda halka seslendik. Geçmişte Zonguldak’da yaptığımız gibi, Yüksekova’dan tüm Türkiye’ye birlik ve kardeşlik selamı gönderdik.
7) Türkiye'nin etnik ve dini farklılıklarını öne çıkarmak yerine birleştirmek için çalıştık.
8) Yayın organlarımız Türk/Kürt kardeşliğini işleyerek önemli bir görevi yerine getirdiler.
Türkiye'yi bölmek isteyenler yenildi, birlik isteyenler kazandı. Şimdi Türk/Kürt demeden hep beraber Türkiye halkının baş düşmanı ABD emperyalizmine ve onun piyonlarına karşı topyekûn mücadele dönemini girdik.
ORTAK YURDUMUZ TÜRKİYE
Bölücülüğün fırtınası 15 Temmuz 2015 kasırgası tarafından püskürtüldü. ABD/İsrail’in paramiliter örgütü olan PKK ile yan kollarının bölgemizde yarattığı tahribat karşısında sus pus olanlara yaşananlar uyarıcı olmalı.
Yurdumuz Türkiye Türk/Kürt ayrımı gözetmeksizin hepimizindir. O nedenle Türkiye’yi benimsemek, sahiplenmek ve mutlu bir geleceğe taşımak hepimizin boynunun borcudur.
ORTAK DİLİMİZ TÜRKÇE
Türkiye Kürtçesi ve kullanılan diğer diller bizim dillerimizdir, zenginliğimizdir. Dil yasağı gibi çağdışı, insanlık dışı uygulamaların günümüzde iler tutar yönü yoktur. Zaten ülkemizde vatandaşlarımız dillerini rahatça kullanmakta.
Kürdümüzün ve Zazamızın genel bir talebi olmadığı halde Kürtçeleri, Zazacayı eğitim-öğretim dili ve resmi dil olsun yönlü kampanyalar aracılığıyla kışkırtmalara yeltenmek yarar getirmez.
Türkçe, Türkiye Cumhuriyeti sınırları dâhilinde yaşayan herkesin ortak anlaşma ve özelliklede resmi eğitim-öğretim dilidir. Bunu sulandırmaya, dayatmalarla kutuplaşma yaratmaya hiç kimsenin hakkı yoktur! Kürdümüzü Türkçeden mahrum bırakacak her öneri kabul görmeyeceği gibi tepkiyle karşılanacaktır.
BİRLİK, BÖLÜCÜLÜĞÜN PANZEHİRİDİR
Anadolunun üzerinde kurulduğu bereketli toprakların kutsal adı olan Türkiye’nin vücuduna bölücülük zehrini zerk edemezsiniz. Buna Fırat-Sakarya ile Dicle-Kızılırmak isyan eder, Ağrı Dağı ile Ilgaz Dağı direnir, Edirne ile Hakkâri kenetlenir ve kısacası Türkiye halkı birleşerek bölücülüğü kökünden söker atar! Hiç kimse umutlanmasın, yanlışa yatmasın diye uyarıyoruz!