Atatürk’ün partisi CHP vatan toprağını emperyalist güçler ve içimizdeki hainlerden temizledi. Acı ama gerçek! Yeni CHP’nin Genel Başkanı garaj kapısından girdiği otel odasında ABD Büyükelçisi ile baş başa yakalandı! Bu görüşmenin pek de hayra alamet olmadığı kısa sürede anlaşıldı…
Yeni CHP seçimde kendi oylarını HDP’ye (PKK) yönlendirdi! AKP bürokratı, çiçeği burnunda yeni CHP’li Murat Özçelik basına seslenirken son kerte gurur doluydu: “Bizatihi ben verdim ve yakın çevremin HDP’ye oy vermesini sağladım!” Bence Dersimli kendisine HDP (PKK) başarı ödülü olarak bir kol saati takmalı!
Emperyalist çeteler yeni CHP’nin yardım ve yataklığı ile HDP’yi Meclis’e soktu. Bölünmeye giden yolun asfaltı demokratik yöntemlerle dökülürken, kaldırım taşlarını silahla ABD-PKK/PYD ortaklığı döşüyor. ABD, Suriye’deki PKK/PYD devletçiğini denizle buluşturmak için vites yükseltti!
Bu ahval ve şerait içinde son kerte ilginç bir gelişme oldu! Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKP ve MHP hem PYD/PKK devletçiğine hem de ABD-İsrail koridoruna şiddetle karşı çıktı; milli bir rotada dümen tutmaya başladı. CHP ise mahcup ve çekingen; rengini belli edemiyor. Kobani’de PKK için özel tezkere isteyen CHP bu kez temkinli!
Çünkü görüldü ki HDP (PKK) etiketi CHP’inüzerine yapıştı. Ve bu etiket her geçen gün Parti’yi çürütüyor! Yara kanıyor! Cumhuriyetçilerin (!) basındaki Ekmeleddin kanadı bile pansuman yapamıyor!
CHP’nin tekleyerek su kaynattığını gören İngiliz Büyükelçisi Richard Moore hemen devreye girdi. Yaptığı ani ziyaretle, Batı emperyalizmi adına yeni CHP’ye yüklenen misyonuKılıçdaroğlu’na hatırlattı: “IŞİD ile mücadelede CHP öncü bir rol oynayabilir. Sınır ötesi müdahale Ortadoğu’yu alt üst eder!” İlahi Moore Efendi, “Ortadoğu’da taş üstüne taş mı bıraktınız; bölgeyi kan gölüne Marslılar mı çevirdi?” Sizin CHP’den istediğiniz IŞİD ile mücadele, ABD ordusunun görev tanımına bütünüyle paralel!
Osmanlı döneminde başarılı diplomatların altın bir formülü vardı. “İngilizler bir şey istiyorsa, ardında mutlaka bir çapanoğlu var!” der ve karşı çıkarlardı. Şimdi de “İngiliz, TSK’nın muhtemel bir harekâtını istemediğine göre, ülkemizin hayrınadır!”diyebilir miyiz?
Ortaya çıkan garabete bakın! Emperyalizm ile mücadelenin dünyadaki öncüsü olan bir parti, şimdi onların masasında meze olmayı dış politika sanıyor. Gayrı millî politikalarla malum AKP ve ulusal meselelerde genellikle suya sabuna dokunmayan MHP, ülke bütünlüğüne yönelik tehdit karşısında milli bir tavır alırken, yeni CHP patinaj yapıyor. Muhalefette olmasına rağmen CHP Batı büyükelçilerinin ikinci adresi oluyor!
Yeni CHP, Cumhurbaşkanlığı seçiminde siyasi İslamcı bir adayı destekleyerek ideolojik olarak savrulmaya başladı. Bu savrulma genel seçimlerde Parti’yi HDP (PKK) çizgisine getirdi. Şimdi de ülkemizi bölecek planlar için emperyalist merkezler CHP’nin kapısını çalmaya başladı! Sözcü, Cumhuriyet ve Halk TV, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklenerek CHP’nin hal-i pür melalini gizlemeye çalışıyor! Nereye kadar? Ülke bölünürken, “kıvır zıvır yazmak konuşmak” ne kadar sürebilir?
Zaten bir AKP-CHP koalisyonu kurulduğunda, mecburen yeni bir pozisyon almak zorunda kalacaklar. İlkelerini kaybedenler her zaman rüzgâra tabi olurlar! Rüzgâr sadece yeni CHP’yi değil, onları da savuruyor…CHP seçmenlerini koalisyona ikna etmek için AKP’ye övgü dolu sözler sarf edecekleri günler hızla yaklaşıyor!
Hatırlanacağı üzere Kemal Kılıçdaroğlu Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada CHP seçmenlerini “lümpen” olarak tanımlamıştı! İsteyen CHP’li, sözlüğe bakarak bu kelimenin anlamını bulabilir. Bu tanımlamaya kesinlikle katılmıyorum ama HDP’ye (PKK) oy atmaktan başka yapılabilecek işlerin de olduğuna inanıyorum.
CHP’ye oy veren geniş kitlelerin Atatürk ve Cumhuriyet’e sadakatinden asla şüphe etmiyorum. Ayrıca bu grubun yurtseverliğini sorgulamanın abesle iştigal olduğunu düşünüyorum. Ancak bu kitleleri, vatanın birlik ve bütünlüğüne yönelik kendi partilerinin üst yönetiminden kaynaklanan tehditler konusunda duyarlı olmaya davet ediyorum. Gizli gündemleri olanların yakalarına yapışmalarının en önemli görevleri olduğuna inanıyorum.
Ülkemiz sırat köprüsünden geçiyor. Yapılacak bir hatanın telafisi olmayabilir!Parti yönetimini aşağıdaki konularda açık ve net bir tavır almaya zorlamaları gerekiyor:
Ulus devlet
Türk kimliği
Milli birlik ve beraberlik
Açılım hedefi
Kürdistan
Suriye’deki Kürt Koridoru (ABD-İsrail Koridoru)
Atatürk ilke ve devrimleri
Çarşaf, türban, laiklik,
Gülen Cemaati ve bilumum cemaatler
Ermeni soykırım yalanı…
Şunu duyar gibiyim: “Tayyip gitsin de ne olursa olsun!” Tayyip gitse de gitmese de sorunlar yerinde duruyor. “Ülkemizin bölünmesi razıyız; yeter ki Tayyip gitsin!” diyorsanız, Tayyip’i bile mumla ararsınız! Gericiliğin panzehiri bölücülük olamaz!
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr