Hadi koş kredi al

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Merkez Bankası faizleri yarım puan daha düşürdü; koro bir ağızdan bağırmaya başladı. Kredi maliyetleri olumlu etkilenecek, herkes yatırım yapacak. Reel getirinin sıfır noktasında olduğu, piyasada kimsenin Merkez’in faiz oranını umursamadığı, tasarruf kaynaklı mevduatlarla değil, borç parayla kredi dağıtıldığı bu fotoğrafı ortaya koymaktan sıkıldım.

Fakat koro aynı hızla ve aynı telaşla görevine devam ettikçe dile getirmemek de olmuyor. Çünkü bu kafayla birilerinin canını daha yakacaklar. Vatandaş açısından baktığınızda kredi kullanacak yeri kalmamış; herkes borç batağında.

Bankalar cephesinden baktığınızda artık kredi vermekten imtina ediyorlar. Reklamı bol da, sorgulamaya gelince hepsi korku dolu dakikalar yaşıyor. Çünkü bundan sonra verilen kredilerin büyük ölçüde geri dönmeme ihtimalinin farkındalar.

Esnaf deseniz zaten ticari kredi kullanamadığı için kredi kartlarına, bireysel kredilere ve ihtiyaç kredilerine yüklenip, batık noktaya gelmiş. En kritik noktadaki de şirketler, sanayiciler…

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi şöyle diyor: “Kredi maliyetlerindeki azalış, reel sektörün finansmana erişimini kolaylaştıracak ve ekonomimizin canlanmasına öncülük edecektir.”

Peki, neden tehlikeli? Tüketim ve sıcak para üzerinden ekonomi büyütmekten başka bir şey bilmeyen bu özürlü politik yaklaşım, ne yazık ki şu kritik süreçte insanlara daha çok yatırım yapmasının coşkusunu vermeye çalışıyor.

Bu açıklanan faiz oranlarının hiçbir önemi olmadığını söylemiştim. Diyelim ki yatırıma niyetlendim ve bankaya başvurup kredi almak istedim. Öncelikle elimdeki projeyle hiç kimse ilgilenmeyeceği için mal mülk derdine düşeceklerdir. Tatmin olurlarsa da en az yüzde 17-20 diliminden faizle bana kredi sunacaklardır.

Yine diyelim ki çok şanslıyım ve finansmana ulaştım. Ne yapacağım? Yeni bir makine mi alacağım, yeni fabrika mı kuracağım? Bakan’ın kast ettiği hangi hareketi yaparsam ekonominin canlanmasını sağlarım?

Şu an Türkiye’de alacak /verecek zinciri kırılmışken, hangi ödeme planı üzerinden güvenle kullanabilir sanayici bu krediyi? Hadi parayı da aldı; ne yapacak? Fabrikasına yeni yatırım mı? Zaten dolmayan ve atıl kalan bir kapasite gerçeği ortadayken, dolduramayacağı yeni kapasitelere ihtiyacı var mı?

İhracat pazarları tamamen kapanmış, iç pazar ithalata teslim edilmişken hangi gerekçeyle yatırım yapacak? Şöyle düşünün. Bankadan kredi çekip, hiç müşterisi olmayan 5 yıldızlı bir otel dikmek, sizi zengin eder mi?

Baktığınızda yatırım yapmış ve bir otel sahibi olmuş olursunuz, ama müşteri gelmediği sürece o otel size zenginlik değil, dert getirir. Türkiye’de şu an yatırım çağrısı da aynı bu örnekteki gibi.

Pazarların tamamı kapanmışken, satamayacağınız malı üretmenin, hatta daha çok üretebilme kabiliyeti için kredi kullanıp, yatırım yapmanın mantığı var mı? Zor bir sürece giriyoruz ve ayakta kalacak her birey de, firma da Türkiye için kıymetli.

Yıllardır bir palavranın peşinden başarılı ekonomi söylemleri içinde ülkeyi bu hale getirenlerin dolduruşuna gelmeyin. Hesap, kitap yapın. Çünkü size tavsiyelerde bulunanların hiç bilmediği, ama sanayici olarak sizin çok iyi bildiğiniz konu bu. Gerisi faturası ağır bir laf-ı güzaf.

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster