Bugün size ekonominin üzerinde taşıdığı büyük bir riskten bahsedeceğim. Döviz kuru, ticaret savaşları, kaptırılan iç piyasa, katma değer yakalayamayan üretim, değişen ekonomik anlayışta geri kalan yaklaşımımız, borç ödemelerimiz değil konu.
Ege bugünlerde beşik gibi sallanıyor. Arka arkaya gelen depremler insanları korkuttu. Ama sadece korkuttu. Bir deprem kuşağında olan ülkemiz yıllardır sadece korkmakla yetindiği gibi, arka arkaya yaptığı yanlış yapılarla, toplanma alanlarına diktiği inşaatlarla da riskini arttırıyor.
Her zaman söylediğim bir şey var ve tekrar edeceğim. Deprem, bir ülke için en büyük nimettir. Çünkü doğal kaynak zenginliği demektir. Fakat üstünde her türlü yolsuzluğu yapan insanoğlu, yer altını suçlamayı daha kolay bulmuş ve bununla kendini avutmaya devam etmiştir.
İstanbul’un da içinde bulunduğu ekonominin merkez noktaları neden risk altında? Çünkü zamanı belli olmasa da büyük bir depremin beklendiğini biliyoruz. Peki risk bundan mı kaynaklanıyor. Hayır? Bilinçsizlikten...
Sadece deprem de değil, tüm afetlere karşı büyük bir bilinçsizlik gerçeğiyle karşı karşıyayız. İdema’nın destekçileriyle birlikte 6 yıldır yürüttüğü bir proje var. Sağlam KOBİ Projesi... Van Depremi’nin ardından ortaya çıkan sorulardan başlatılan çalışmanın son raporu 6 Ağustos günü yayınlandı.
Proje’nin Sorumlusu Rüya Kaya ise geçtiğimiz günlerde radyo programıma konuk oldu. İnanın bana anlattıkları ve tespitleri, bu konuda büyük bir farkındalık kampanyası başlatmamız gerektiğini söylüyor.
İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya illerinde KOBİ’lerle yapılan anketlerin sonuçlarını içeren rapora göre KOBİ’lerin yüzde 97’si herhangi bir afet yaşamadığı düşünüyor. Yaşadığı söyleyenlerin ise sadece yüzde 2’si sel, yüzde 0,7’si deprem, yüzde 0,2’si yangın yanıtını veriyor.
Araştırmanın yapıldığı illere baktığınızda son yıllarda artan sel, fabrika yangınları ve daha sıcağı sıcağına yaşadığımız depremler bile bizim bu konuda büyük bir farkındalık eksikliğimiz olduğunu gösteriyor.
Mesela işyerinin sel ve su taşkını riskini taşıdığını düşünenler sadece yüzde 7. Yüzde 77’si firmaların böyle bir riskin olmadığı kanaatinde. İşyerinin fay hattında olduğunu bilmeyenlerin oranı yüzde 74. Yangın riski taşımadığı düşüncesinde olanlar ise yüzde 76.
Yine örneğin işyerlerinde acil durumlar hakkında bir yönetmelik olmasına rağmen, acil eylem planı olmayanların oranı yüzde 69. Yani yasa düzenlemeyle de sorunu aşmanın mümkün olmadığı gözleniyor. Yine anket sonuçları gösteriyor ki, bazıları afete hazır olduğunu düşünüyor, ama önlemleri yok. Ezici bir çoğunluğu bu konuda eğitim almamış. Yüzde 59’u tatbikat dahi yapmamış.
Rüya Kaya’nın paylaştığı araştırmanın sonuç raporları bize ne anlatıyor? Türkiye’deki KOBİ’lerin risk algılama düzeyi çok düşük. Coğrafyalarının risklerinin farkında değiller. Risk algısı afet türlerine göre değişiyor.
Hazır olduğunu düşünenlerin bu düşüncesinin temelinde rasyonel bir eylem planı yok. İki komşu fabrika bile yardımlaşma protokolü oluşturmak adına bile hareket geçmiş değil. Sözün özü ne riskin farkında, ne de farkında olanlar bunun gereğini yapmakta.
Türkiye’deki işletmelerin yüzde 99’unun KOBİ olduğunu düşünürseniz, sizce bir ekonominin üzerinde bundan daha büyük bir risk olabilir mi? İdema’nın raporu ürkütücü... Bir anda can kaybını zaten tartışmıyorum, ekonomik çöküşle karşı karşıya kalabiliriz.
Daha kötüsü bu riski yönetmiyoruz bile... Oysa Rüya Kaya, sağlamkobi.com sayfasında bu bilgilerin ve yol haritasına yönelik bilgilendirmenin ücretsiz olarak verildiğini de duyuruyor. Yani eğitim ile ilgili de ‘benimle ne ilgisi var’ bilinçsizliği içindeyiz.
Sizce de artık korkmaktan çok bir şeyler yapmanın zamanı gelmedi mi? Afetlerin uzak olduğu bir bayram dilerim.
[email protected]
Not: 19 Ağustos Pazartesi günü görüşmek üzere...