Bakanından veterinerine, ziraat mühendisinden çiftçisine herkes her yerde stokçulara, fırsatçılara veryansın ediyor. Fırsatçı tüccarlara hakaretler eden mi dersin, ocaklarına ateş düşürüp yakanlar mı dersin ne ararsan var...Mal stoklayıp ürünün fiyatını artırıyorlarmış, krizi fırsat bilip zam yapıyorlarmış, enflasyonu tırmandırıyorlarmış, çiftçiyi ekip biçemez, yetiştiriciyi hayvanına bakamaz hale getiriyorlarmış, ülke ekonomisini baltalıyorlarmış, tarımın sonunu getiriyorlarmış falan filan...
Şimdi anladınız mı neden bu ülkede bazı insanların özelleştirmelere şiddetle karşı çıktığını? Keşke o zaman o insanlar serbest piyasa ekonomisinde devletçiliği ve halkçılığı savunduğunda siz de onlara destek olsaydınız. ET BALIK KURUMU satılmasın, devlet yetiştiricinin hayvanını her an uygun para ödeyerek alsın, biz de yerli, sağlıklı et yiyebilelim deseydiniz, YEM SANAYİİ satılmasın devlet yetiştiriciye uygun fiyatta yem satsın, GÜBRE SANAYİİ satılmasın çiftçi ucuz gübre alsın, ZİRAAİ DONATIM KURUMU kapatılmasın çiftçi uygun fiyata traktörünü, mibzerini, pulluğunu alsın deseydiniz....Bunlar gibi onlarca devlet kurumu satıldı bitti ama siz bişey demediniz, diyemediniz...En son, geçtiğimiz yıllarda elde kalan son kalelerimiz olan ŞEKER KURUMLARI da satıldı böylece pancar tarımı, hayvancılık büyük bir darbe daha aldı... Siz yine sustunuz... Şimdi de devletin, kontrolün ve gücün tamamını eline verdiği modern çağın ağalarından insaf bekliyorsunuz!
Fırsatçı, açgözlü dediğiniz adamlara neden kızıyorsunuz? Kızmayın. Bu tüccarların, iş adamlarının suçu yok, hatta onlar haklı. Neden mi? Çünkü o gücü o ağaların eline siz verdiniz. Kendinize ait fabrikaları, kurumları onlara yok pahasına sattınız parasını da har vurup harman savurarak lüks hayat hayalleri kurdunuz. Aslında kendi malınız da değildi onlar, bir "Kurtuluş Savaşı" vermiş atalarımızdan aldığımız, çocuklarımızın geleceğiydi hepsi. Bir ülkenin geleceğini karartacak adımlara ses çıkartmayarak suça ortak oldunuz. İşin daha gerçek ve acı tarafını da söyleyeyim: Bu fırsatçı, hırslı, paragöz tüccarlara hakaret edenlerin hepsi de aynı durumda aynı fırsatçılığı yaparlardı emin olun çünkü oyunun kuralı bu!
Yani kısacası ekonominin kötüye gidişinde, tarımdaki çöküşte suçlu mu arıyoruz? Dış güçlerde, ötede beride aramayalım suçluyu. Biraz aynaya bakalım. Nazım Hikmet'in de dediği gibi "kabahatin çoğu senin güzel kardeşim" demeye dilimiz varmasa bile geleceğimiz için geçmişten ders çıkarmayı bilelim, boş söylemleri bir kenara bırakalım.
DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içinde olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!
NAZIM HİKMET