Ne kadar güzel bir büyüme hikayemiz oldu değil mi? İkinci çeyrekte yüzde 21,7 büyüdük ve bu halimizle dünyada ikinci sıraya yerleştik. Elbette ardından dünya ekonomisi içerisinde ne kadar güçlü olduğumuza dair hamaseti de dinledik.
Ama durumun bir baz etkisi olduğunu, ortaya çıkan değerin istatistik yansıması olarak ortaya çıktığını, duran bir ekonomiden, yetersiz de olsa çarkları işleyen bir sisteme geçilmesiyle bu büyümelerin geleceğinin sürpriz sayılmayacağını herkes bildiği halde.
Elde edilen büyümenin ayrıntılarına baktığımızda yine tüketici harcamaları etkili olduğunu görmezden gelirsek, yüzde 19 civarı beklenen büyümenin biraz yukarı itelenerek yüzde 21,7’e ulaşmasıyla, ancak eksi büyümeden kurtulduğumuzu göz ardı edersek durum güzel.
Çünkü bir önceki çeyrekten sadece yüzde 0,9 fazla büyüdük. Şayet rakam tahmin edildiği gibi olsaydı, ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 19’a rağmen eksi büyüme yaşayacağımızı kimse konuşmuyor elbette.
Ama madem artık büyüdük, bazı gerçekleri de öğrenme vakti geldi. Mesela bu büyümenin herhangi bir kalkınma yaratmadığı gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Oran olarak düşürülse de istihdamın artmadığını görmeliyiz.
Çeyrek bazında bu kadar büyüyen, belki yıl sonunda yüzde 6 ile 8 arasında bir artı verecek olan ekonominin zenginlik yaratmadığıyla da yüzleşmeliyiz. Neden mi? Zira bu yüksek orana rağmen ücretlinin GSMH’dan aldığı pay yüzde 4 azaldı.
Yani bu kadar yüksek bir orana rağmen zenginlik yaratamıyoruz. Bırakın zenginleşmeyi alım gücünün daha da kaybolduğuna şahit oluyoruz. Dış ticaret açığındaki son patlama aslında bizim işi tersine çevirecek hiç bir şey yapmadığımızı da anlatıyor.
Madem artık büyüdük bazı gerçeklerle de yüzleşmenin zamanı geldi. Dün ile bugün arasında nerede olduğunuz değil, dünya ile makasınızı kapatıp kapatmadığınız önemlidir.
Madem büyüdük gerçeklerle yüzleşelim. Bu ülkede çok ciddi bir borç geri ödeme sorunu, işsizlik gerçeği, gizlenmeye çalışılsa da bir enflasyon baskısı, istatistiklerin gerçeği yansıtmadığı gerçeğini bilmek durumundayız.
Rezervlerimizin, gerçek anlamda eksilerde gezdiğini, turizmin patlamadığını, nitelikli insan kaynağımızı kaçırdığımızı da hatırlamalıyız. Madem büyüdük, her yetişkin gibi gerçeklerle yüzleşmeliyiz.
Sorunlar yaşanır, sonra bir gün çözülür. Aslında bundan daha acısı ne biliyor musunuz? Kulak kabartın radyoya eski bir şarkı çalıyor. Leonard Cohen söylüyor; hadi mırıldanın siz de: “Herkes biliyor geminin su aldığını…”