Biz borç para ararken...

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu bir açıklama yaptı ve TL’nin değerini korumak için politika adımları atılacağını ifade etti. Ardından da swap konusundaki gelişmeleri paylaşarak, güya müjde verdi.

Dünyadan finansman bulamayacak kadar ekonomik göstergeleri sıkıntılı olan bir ekonominin, maliyetinin ne olduğu tam olarak açıklanmayan swap anlaşmalarıyla para araması, bulduğunda da başarı olarak anlatması aslında durumu çok net gösteriyor.

Ve tüm bunları da TL’nin değerini korumak için, yani dövize, daha doğrusu dolara karşı güçlenmesi adına yaptığını söylemesi de ciddi bir vizyonsuzluk örneği. Ne yazık ki ülke ekonomisini değerlendirirken, embedded medya bunu bir başarı öyküsü gibi anlatırken, esasen rezervlerin de bu yolla sadece göstermelik yükseltilebileceğine vurgu yapmadı.

Neden vizyonsuzluk diye nitelendiriyorum? Açıkçası TL’nin değerinin ne kadar olduğunu ya da olacağını, bulduğunuz borç parayla zenginmiş gibi yapıp, sonra da çok daha yüksek maliyetlerle geri ödeyeceğimiz üzerine kurguladıysak, vah ülkemin haline.

Çünkü bir ülkenin parasının değerlenebilmesi, onun dünya ekonomisine yaptığı katkı ve karşılığında cebine koyduğu katma değerli kazanç üzerinden kurgulanmalı ve bu çerçevede okunmalıdır.

Ama biz ne yapıyoruz? Borç bulamadık, yüksek maliyetle rezerv varmış gibi yapalım diyoruz. Oysa bakın biz borç para ararken Almanya ne yapıyor? Hangi Almanya? Bizi kıskanan (!) Almanya…

Avrupa Komisyonu’na 25,6 milyar avroluk planını onaylatan Almanya. Çok ciddi bir paradan söz ediyoruz. Türkiye’nin ekonomik değerinin yaklaşık yüzde 3’ü değerinde bir bütçeden bahsediyoruz.

Peki Almanya bunu niye alıyor? İhtiyaçlarını gidermek, yol yapmak ya da dünyanın en büyük bilmem nesini dikmek için mi? Hayır…

Plan, Almanya ekonomisinin dönüşümünü ve yeni yatırım alanını fonlayacak. Alman ekonomisinin geleceğe daha iyi hazırlanması adına kullanılacak. Proje bu çerçevede yapıldı.

Gelecek ne? Kanal İstanbul gibi abuk sabuk bir fikir değil. Pandemi sonrası toparlanmayı, dijitalleşmeyi ve karbon salınımını azaltmayı amaçlayan bir çerçeveden bahsediyorlar.

İşte fark bu... Kimi bugün yüksek maliyetle borç bulup, sorunların üzerine battaniye arıyor; kimi de yarını kurguluyor. Demek ki neymiş? Cebinizde kaç para olduğu değil, paraya nasıl bakıp, onu nerede kullandığınız sizi değerli kılıyor. Bilmem anlatabildim mi?

Tüm yazılarını göster