Şimdi kendi kendinize sorun: Ben ayda 5 bin 330 TL kazanabiliyor muyum?
Türkiye’de büyük bir nüfus oranının bu soruya ‘evet’ demesi mümkün değil. Şayet sizin geliriniz için de durum aynı ise, yoksul bile değilsiniz?
Çünkü Türk-İş’in yoksulluk hesaplamasına göre oran bu. Peki ikinci bir soru soralım: Geliriniz bin 637 TL ve üzeri mi? Çünkü bu rakamları buluyorsanız, yoksullukla açlık arasında bir yerlerde yaşıyorsunuz demektir.
Eğer bin 604 TL’lik asgari ücrete çalışan bir kişi iseniz, net bir biçimde açlık sınırının altında bir yaşam sürmeye çalıştığınız ortaya çıkıyor. Kendi payınıza cevabınız ne bilmiyorum, ama Türkiye ortalamasını da DİSK Araştırma Dairesi’nin raporu ortaya koyuyor.
Buna göre ülkemizde işçilerin gelir ortalaması bin 894 TL. Ülkemizde 2 bin TL’nin altında çalışan işçi oranı ise yüzde 66… Yarısından fazlası kiracı ve dörtte biri de yıllık izne çıkamıyor. Yani tatile fon ayıramıyor.
Sigortasız işçiler ayda bin 337 TL kazanıyor. Ama günübirlik yaşıyorlar. Rakamların neresinden bakarsanız bakın durum fena… Memurundan esnafına, yaka rengi ne olursa olsun çalışanından işçisine kadar herkes açlık ile yoksulluk sınırı arasında bir yerlerde yaşam mücadelesi veriyor.
Peki o zaman bu iktidar hangi büyüyen ekonomiden, TÜİK hangi yüzde 58 mutlu insandan bahsediyor? İşsiz sayısı patlamış, geçim derdi tutulamayan enflasyonla can açıtır hale gelmiş, 25 milyon icra dosyasının olduğu, herkesin küçük büyük borç batağında ayakta kalmaya çalıştığı bir ülkede başarıdan söz edilebilir mi?
Şimdi dönüp kendi kendinize şunu sorun: A ya da B, hatta alfabenin geri kalan tüm harfleriyle hangi partiye oy veriyorsanız verin; neden siyasetçilerin tartışmalarının askerleri oluyorsunuz?
Ülkede sokağın gündemi bırakılmış, işadamından işçisine, memurundan esnafına, işsizinden ev kadınına, öğrencisinden emeklisine kadar herkes sorun içinde yaşarken, hiç birinin gündeme gelmemesi, ama bunları düzeltme iddiasıyla ortaya çıkanların siyasi bekasının ya da icraatlarının derbi maçı gibi karşılıklı kavga nedeni olması normal mi?
Bence bu bir akıl tutulmasıdır ve hiç de sağlıklı bir ruh halinin işareti değildir. Siyasette kimin kime, nasıl ve ne tür kapak yaptığını tartışmayı bırakın da, kendi gündeminize dönün.
Çünkü savunduklarınız sizin gündeminzle ilgilenmiyor. Mesela şu an Meclis’in içinin de dışının da, iktidarının da muhalefetinin de gündemi 2019 seçimleri… Peki kimin için? Sizin için mi?
O zaman tekrar sorayım: Ayda 5 bin 330 TL kazanıyor musunuz? Yanıtınız hayırsa haberiniz olsun. Yaptığınız kavga çocuğunuzun değil, başkasının kavgası…