Sessiz Çığlık eylemlerinde bu kez Pekünlü Hocamız için yeri göğü inlettik ve inletmeye devam edeceğiz! Kimse görmek istemiyor ama Anayasa ve yasaları uyguladığı için hapsedilen gerçekte Hocamız değil, laik Türkiye Cumhuriyeti'dir. Öncelikle bir gerçeğin altını çizmeliyiz.Kuvvetler ayrılığının olmadığı bir düzende, yasaların ve hatta anayasanın bile bir şey ifade etmediği kadim çağlardan itibaren Polibios’tan; Montesquieu’ya, Maurice Duvenger’den, Carl Schmitt’e kadar varan birçok düşünür, filozof, sosyolog, hukukçu, siyaset bilimcisi tarafından defalarca dile getirilmişti.
Türkiye’de de güzel ve süslü lafları bir kenara bırakırsak, yasama, yürütme ve yargının büyük bir bölümünün aynı merkezde toplandığını kolaylıkla görebiliriz. Yargının kalan bölümünün de kimin cebinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ahval ve şerait içinde Cumhuriyet’in faziletini temsil eden asil Hocamızın tutuklanmasını, bir hukuk vakası, kişisel bir konu zannedenler şiddetle yanılırlar. Her şeyin farkında olan nur yüzlü Hocamız, en vakur duruşu ile gülümseyerek cezaevine koştu. Kahraman Hocamızın şahsında, gerçekte tüm Cumhuriyet ve Atatürk sevdalılarının tutuklandığını bir anlayabilsek!
Yiğit Hocamızın Foça cezaevine uğurlanışını Ulusalcı Gönüllüler adına Engin Demirkollu Sarıkartal öylesine güzel betimlemiş ki dilerseniz, birlikte göz atalım:
“Vatandaşı olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Anayasa'sına uyduğu için, Prof. Dr.Rennan Pekünlü'yü bugün, 2 yıl 1 aylık mahkûmiyet cezasını çekmek üzere Foça Cezaevine uğurladık…
Öğrencileriyle birlikte Bornova sokaklarında " Rennan Hoca Yalnız değildir ", " Rennan Hoca Gururumuzdur " Aydınlanma Hapsedilemez "," Karanlığa Boyun Eğmeyeceğiz " diye sloganlar atarak Prof. Dr. Pekünlü'nün ders vereceği mekânın önüne geldiğimizde salon çoktan dolmuş, kalabalık bahçeye taşmıştı bile...
Sevgili Hocamızı, büyük bir coşku seliyle, alkışlar arasında ve ayakta karşıladık. O’nun heyecanla kürsüye çıktığını gördüğümüzde, salonda çok duygusal anlar yaşandı...
Hepimizin sevgi dolu bakışları ayni anda Pekünlü Hocamızın gözlerinde yoğunlaştı. Bu ne muhteşem bir andı?Bu ne kadar gurur verici bir gönül birliği ve sevgi sunuşuydu?
Söyler misiniz? Siz olsanız ne yapardınız?
Mutluluktan ağlardınız, değil mi? Rennan Hoca da öyle yaptı... Mutluluktan ağladı.
Ne yazık ki, kameralar sadece Rennan Hoca’nın gözyaşlarına takıldılar... Salonda bu mutlu andan etkilenerek ağlayan gözleri göremediler...
Bu gözyaşları, Rennan Hocanın doğru bildiği ve inandığı şeyi yaparak, ilkelerinden taviz vermediğinin, salonu ve bahçeyi dolduran insanlar tarafından onaylandığının ispatıydı... O’nun Cumhuriyete, laikliğe ve devrimlere ne kadar bağlı olduğunun şahitleriydi...
Rennan Hocamız, kendisini dinlemeye gelenlerle birlikte yaşadığı bu çok özel andan hemen sonra, büyük bir huzur ve enerji içinde dersini vermeye başladı.Öylesine enerjikti ki, hayatında ilk defa bu dersi dinleyenlerin anlayabilmeleri ve sıkılmamaları için küçük küçük espriler yapmayı ve hepimizi güldürmeyi de ihmal etmedi...
Ders bitti ama alkışlarımız, sloganlarımız bitmek bilmedi...
O kadar uzun uzun alkışladık ki, sahnede bitmesini hiç istemediğimiz bir piyes ya da bir konser vardı.Sanki sanatçıyı defalarca sahneye çağırmak istiyor gibiydik...
Alkışladık...Alkışladık...
Ve ayrılık vakti gelmişti...
Rennan Hocamız, neredeyse herkesle kucaklaşarak kendisini Foça Cezaevine götürecek yol arkadaşlarıyla birlikte, alkışlar ve sloganlar eşliğinde mekândan ayrıldı...
" Rennan Hoca Yalnız Değildir "...
" Rennan Hoca Gururumuzdur "...
" Karanlığa Boyun Eğmeyeceğiz "...
Bugün tarihi bir gün yaşandı İzmir'de...
Gelecek nesiller şüphesiz, bugüne sebep olan iki tarafı da yazacak...
Birileri, bugün dökülen gözyaşlarını görüp, kazandıklarını sanan geleceğin kaybedenleri olurken,
Bizler " karanlığa, gericiliğe, Ortaçağ’a ve irticaya karşı boyun eğmeyeceğiz!" diyerek daha bugünden, geleceğin kazananları olmuştuk bile...
Yaşasın Cumhuriyet !
Ne Mutlu Türküm Diyene !”
Rennan Hocamız biz Cumhuriyet sevdalıları için İkinci Kubilay’dır! O’nun en küçük sıkıntısı bile bizim yüreğimizde derin bir yaradır. Yeni CHP cepheden çekildiği için bu partinin amblemindeki altı oktan birisi olan Laiklik ilkesi artık O’nun manevi şahsiyetinde temsil edilmektedir. Bizler için yaşayan bir efsane olan bu yiğit ve kahraman Hocamız, Cumhuriyet’in unutulmazları arasında çoktan yerini almıştır. Atatürk ilkelerini hapsetmeye kalkanlar ne kadar büyük bir yanlış yaptıklarını kısa zamanda anlayacaklardır. Cumhuriyetin erdeminden nasibini alamayanlar tarihin çöp tenekesinde kıvranırken, Rennan Pekünlü Hoca’nın saygın ve onurlu ismi nesilden nesile geçerek sonsuza dek yaşayacaktır.
O’nu cezaevine gönderdiklerini sananlar aldanıyorlar. Hocamızı ölümsüzlüğe yolcu ettiler…
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr