ABD, Ağustos 2014’den bu yana Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı Irak ve Suriye sınırları içinde 1300’ten fazla hava taarruzu gerçekleştirdi. Bu saldırılarda savaş uçakları, taarruz helikopterleri ve insansız hava araçları kullanıldı. ABD’deki yoğun baskılara rağmen Başkan Obama, IŞİD ile savaşmak için kara birliklerinin gönderilmesine izin vermedi. Uluslararası bir kara gücü kurulması yönünde çaba sarf edildiği duyuruldu. Ama bu konuda ciddi adımlar atılmadı.
Zaman geçtikçe ABD’nin IŞİD ile savaş stratejisinin ana hatları yavaş yavaş açığa çıkmaya başladı. Resmi söylemleri bütünüyle bir kenara bırakıp, gelişmeleri analiz ederek bir sonuca ulaşmaya çalışacağız. Öncelikle bir konunun altını çizmeliyiz. Açık ve kesin bir hava üstünlüğü kuran ABD, en fazla 20 bin kişilik bir kara gücü ile en fazla bir ay içinde IŞİD’in terörizm dışında askeri bir harekât yapabilme yeteneğine kesin olarak son verebilirdi! Ama kendi siyasi hedefleri doğrultusunda bu yolu seçmedi!
ABD kısa dönemde Irak’ı, orta dönemde ise Suriye’yi etnik ve mezhep temelinde bölmek istiyor. Irak’a zorla dikte ettirdiği anayasa, sözde demokrasi örtüsü altında ayrılığı körükleyen bir bölünme anayasasından başka bir şey değildir. Ancak Irak’ta Şii Başbakan Nuri El Maliki, İran’ın da desteğini alarak ABD’nin önüne bir engel koydu. Irak’ı Şiilerin merkezde olacağı bir yönetim altında birleştirmeye çalıştı. Kürtlerin küstah tavırlarına açıkça karşı çıktı. Sünnilerle anlaşma zemini bulsaydı, ABD’nin bir çuval incirini berbat edebilirdi!
İşte tam bu dönemde birdenbire IŞİD diye bir oluşum ortaya çıktı. (IŞİD’in çıkış nedeni bu yazının konusu olmadığı için değinmiyorum.) Musul’u alıp Bağdat’a doğru ilerleyen IŞİD karşısındaki başarısızlık Başbakan Maliki’nin sonunu getirdi. Yerine yine bir Şii olan, ancak Batı’nın taleplerine sıcak bakan Haydar El Abadi geçti. İşte tam da bu anda ABD devreye girdi. Bir taraftan hava gücünü kullanarak IŞİD ile savaşırken, diğer taraftan Batı ülkelerini de arkasına alarak Kürtleri silahlandırmaya başladı. ABD’nin IŞİD ile savaş stratejisinin daha iyi anlaşılması için bu durum tespitini yaptık. Şimdi asıl konumuza dönüyoruz.
ABD’nin IŞİD ile Savaşının Taktik Askeri Hedefleri:
Hava gücü ile toplu halde bulunan IŞİD’in askeri birlikleri ve zırhlı araçlarını imha etmek,
IŞİD birliklerini hava baskısı ile küçük birlikler halinde tertiplenmeye mecbur bırakarak hem geniş çaplı taarruz imkânını ortadan kaldırmak hem savunma konumunda tutmak hem de Kürt kuvvetleri karşısında nispeten zayıf bir konuma düşürmek,
IŞİD’in gelir kaynağı olan enerji tesislerine ve ekonomik alt yapısına zarar vermek,
Sünni bölgesi içinde IŞİD ile karada mücadele eden kuvvetler için güvenli bölgeler yaratmak.
ABD’nin IŞİD ile Savaşının Stratejik Askeri Hedefleri:
IŞİD’i kendi belirlediği ve Sünniler için planladığı arazi sınırları içinde tutmak,
IŞİD’intoprak genişletme çabalarını engellemek, tutunduğu topraklarda tam bir denetim sağlamasını sekteye uğratmak,
Suriye’de Beşar Esat yönetimine zarar verdiği için bu ülkedeki IŞİD hedefleri ile sürekli olarak değil, koşullara bağlı olarak savaşmak, (Esat hedeflerine saldırılara göz yumarken, Sünni bölgesine yapılacak takviyeleri engellemek gibi…)
IŞİD’i Irak ve Suriye için düşündüğü niyet ve maksadından vazgeçirmek.
ABD’nin IŞİD ile Savaşının Siyasi Hedefleri:
IŞİD’i Sünniler için planladığı topraklarda tutarken, zaman içinde (1-2 sene) bu bölgelerdeki Sünni aşiretleri IŞİD karşıtı bir cephede toplamak,
Şii ağırlıklı olduğunu ileri sürerek Irak ve Suriye’de Sünnileri Merkezi Yönetimlere karşı kışkırtmak,
IŞİD tehdidini bahane ederek Şii ağırlıklı Irak Merkezi Yönetimine, tıpkı Kürt bölgesinde olduğu gibi, Sünni bölgesinde de özerk bir yönetimi kabul ettirmek,
Bu özerk yönetime güvenlik güçleri de tahsis ettirerek IŞİD’in karşısına çıkarmak,
Zamanı geldiğinde, iyice zayıflattığı ve tüm kozlarını elinden aldığı IŞİD’i ortada kaldırmak,İŞİD’inkalan unsurlarını Beşar Esat’a karşı kullanmak,
Böylece Irak’ın fiilen üçe bölünmesinin önünü açmak,
Irak’ta Sünni bölgesinde elde edilecek bu statüyü (özerk ya da bağımsız) Suriye’de de hayata geçirmek için girişimlerde bulunmak, böylece Suriye’de kalıcı bir istikrarsızlık ortamı yaratmak,
Orta dönemde (3-5 sene) Suriye’yi de Irak gibi etnik ve mezhep temelli olarak bölmek, bu çerçevede, bu ülkede denize de sınırları olan Kürt bölgesini, Kuzey Irak Kürt Yönetimi ile bütünleştirmek.
Kişisel olarak uzun bir sürediryerli ve yabancı açık kaynaklardan takip ettiğim ama yerli yerine oturtamadığım için yazmadığım ABD-IŞİD mücadelesini, savaşını, oyununu, danışıklı döğüşünü, ne derseniz deyin, bu kalıplar içinde görüyorum.
ABD sıraladığım askeri ve siyasi hedeflerine ulaşabilir mi? Bu doğal olarak, bölge ülkeleri olan Suriye, Irak, Türkiye, İran ve önemlisi geri plandaki Rusya ve Çin başta olmak üzere Avrasya ve Batı dışı dünya güçlerinin göstereceği direncin derecesine bağlı.
Batı ve ABD’nin bu yöndeki en büyük kozu, Sünni- Şii çelişmesini merkeze koyarak yürüttüğü politikalarla bölge devletleri olan Türkiye, İran, Irak ve Suriye’yi birbirlerine karşı kullanması.Ancak unutmamak gerekir; Batı sıraladığım hedefleri elde ederse, hem Sünniler hem de Şiiler aynı oranda ezilir. Oyunu bozmak için bölge ülkeleri bir araya gelmelidir.
Amiral Soner Polat
ulusalkanal.com.tr