Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün katıldığı bir toplantıda konuşurken, Türkiye’deki yerli mal tercihiyle ilgili doğru saptamalarda bulundu. İhalelerden özel şirketlerin alımlarına kadar her alanda yerli mal tercih edilmemesini anlayamadığını söyledi.
Yaptığı konuşmada öyle detaylar var ki, altına imza atılacak nitelikte. Fakat tespit etmekle iş bitmiyor. Eğer siz iktidar makamı iseniz, yakınmaya, şikâyette bulunmaya hakkınız yok. Ürün niteliği aynı olduktan sonra neden yerli mal tercih edilmez?
Tespitlerinde doğru, ama sorunun kaynağında yanlış bir yaklaşım sergileyen Bakan Ergün, neredeyse meseleyi bürokratların yanlış tercihlerine ve ithal mal hayranlığına bağladı. Oysa sorunun gerçek nedeni mensup olduğu iktidarın çarpık zihniyetinde…
Karnelerin alındığı gün bakanların performanslarını değerlendirirken de söyledim. Nihat Ergün sanki başka kabinenin bakanı gibi duruyor. Çünkü bu iktidar göstermelik üretim anlayışına karşılık, tüm ekonomi politikasını finans piyasaları ve sıcak para üzerine yürütüyor. Böylesi bir iklimde sanayicinin bırakın kendini geliştirmesini, ayakta kalması mümkün değil.
Bakan Ergün bu soruyu kabinedeki görev arkadaşları Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e sorsun. Çünkü siz bir ülkede düşük kur, yüksek faiz politikası uyguladıysanız, o ülkedeki sanayicinin ürünleri tercih edilmez.
Ülkeyi bir ithalat cenneti haline dönüştürdükten sonra da, bu yakınmayı sergilemenizin anlamı kalmıyor. Doğru uygulanmayan kur politikası nedeniyle son 12 yıldır bu ülkede üreten kesimin kemikleri kırılıyor. Kendi iktidarları döneminde yıllarca dış ticareti ihracattan ibaret saydılar. Orada yükselen rakamları gördüler de, buna bağlı olarak büyüyen ithalata karşı kör kaldılar.
Cari açık bu ülkede bizzat bakanlar ve Başbakan tarafından büyümenin gereği olarak gösterilmedi mi? Oysa büyüme kelimesine odaklanmış, kalkınma kelimesinden bihaber insanlar tarafından yönetilen bir ülkede, ithal ürünlerin ön plana çıkmasından daha doğal bir sonuç olabilir mi?
Bankacılık sistemine söz geçiremeyeceksiniz, sonra dönüp yurtdışından kredi kullanan özel sektörü eleştireceksiniz. Kaynak yurtdışından temin edilince, doğal olarak oradaki bankalar da alımlarda özel sektörü kendi ülkelerinin mallarına yönlendiriyor. Mesele bu kadar basit…
İç piyasadaki tüketim malları deseniz evlere şenlik. Karaköy’deki toptancılar bile ithalatçı oldu. Parayı cebine koyan iç piyasadan mal temin etmek yerine, gidip Uzakdoğu”dan üçte bir fiyatına malı getiriyor, tek partilik hiçbir satış sonrası garantisi olmayan malları piyasaya yüzde yüz kârla ama yerli üreticinin ulaşamayacağı fiyatlara satıyor. Çünkü halen Türk Lirası aşırı değerli…
Bakan Ergün, kamu yöneticilerinin tavrını da anlayamadığını söylüyor. Yasal mevzuat imkân verdiği halde alımlarda yabancı tercih yapmalarından yakınıyor. Eğer mensup olduğunuz kabinenin başı, korumalarına araç alırken Türkiye’ye sırtını dönüp, ABD’den tanesini 100 bin dolardan 10 tane araç ithal ediyorsa, kime ne anlatıyorsunuz?
‘Yüzde 15 düşük fiyat verdiği halde bile yerli mal tercih edilmiyor’ diyor Bakan Ergün. Onun yanıtını da TİMSE Başkanı Nazım Aygün her fırsatta dile getiriyor. İhalelerin salonda bitirilmediğini, değerleme süreci diye konulan zamanda siyasetin bürokratlara baskı yaparak, salonda ihaleyi alanların nasıl devre dışı bırakıldığı vurguluyor.
Velhasıl kelam Nihat Ergün doğru ama eksik konuşuyor. Eğer ortada yerli malın tercih edilmemesiyle ilgili bir sorun varsa, bunun nedenini mensup olduğu iktidarda arasın. Çünkü bu ülkede ürünler yerli ama, zihniyet ve siyaset ithal.
ulusalkanal.com.tr