Dünya ekonomisinin sıkıntılı bir sürece gittiği konjonktürde ‘ne bekliyor’ başlığı altında, dünün devamı olarak bu kez de Türkiye ekonomisini masaya yatıralım. 2 binli yılların başında kriziyle tanışan ve daha sonra dünyadaki parasal genişlemeden payını alan Türkiye ne yazık ki şansını iyi kullanamadı.
Ülkemizi gelecek seneye ilişkin bekleyen problemler dizisi bulunuyor. Parite, satış, ihracat, işsizlik, mülteci sorunu, bankacılık açmazları, finansman sıkıntısı, Rusya başta olmak üzere komşularla açmaz bunlardan sadece bazıları…
Türkiye kumar ekonomisine kurban ettiği üretiminin, finanstan hammaddeye dışa bağımlı hale getirdiği yapısının ve aşırı borçlanma nedeniyle ekonomiyi finanse etmenin problemleri ile karşı karşıya…
Ekonominin kısa vadeli dış borçlarının ödenmesi ve cari açıktaki finansman problemi, dünyada daralan finans kaynaklarına paralel önündeki en önemli sorun. Her ne kadar nispi olarak düşse de, paranın kıtlaşması ve maliyetinin artması, Türkiye’nin bu alandaki en kritik konularının başında geliyor.
Reel sektör ve vatandaş açısından meseleyi yazı dizinin sonraki bölümlerinde değerlendireceğimden çok ayrıntısına girmiyorum ama; finansman ile ilgili sıkıntının Türkiye’deki tüm ekonomik ve siyasal dengeleri alt üst edeceğini peşinen söylemek gerekir.
Rusya ve komşular ülkemizin gelecek seneki en büyük açmazı… Her ne kadar hamasi söylemlerle bu konuda açılımlar sağlanmak istense de, işin gerçeği pek parlak değil. Dünyanın gelecek rekabeti içerisinde yanlış angajmanlar ve gereksiz ısrarlarla tost olmak üzereyiz.
Gelecek yıl ekopolitik anlamda faturanın en çok uzatıldığı ülkelerin başında olacağımız gibi, ekonomiyi döndürecek finans sorunumuz da bağlantılı olarak iflasları, işsizliği ve asayiş problemlerini kapımıza getiriyor.
Yerel yönetimler iktisadi açmazların içinde hiç konuşulmayan ama en büyük tehlike arz eden başlıklardan biri… Ülke ekonomisinde siyasi ve popülist yaklaşımların, herkesle sorunlu yapıyla bütünleşmesi Merkez Bankası’nın para basmasını, kaynağı belirsiz paraya daha çok ihtiyaç duyulması gibi sorunların boyutunu arttıracaktır.
Özetle Türkiye’yi 2016’da bekleyen en önemli sorunlar finans sıkıntısı, bağlantılı olarak reel sektör ve işsizlik açmazı, terör olayları, komşularla ve ihracat pazarlarıyla sıkıntı, şiddetini arttıran mülteci problemi ve 10 yıllık başarılı ekonomi palavrasının boyalarının dökülmesiyle ortaya çıkan gerçekler.
Dünyada korumacılığın yükselmesinin en yüksek ihtimal olduğu ortamda ise, içte ve dışta sorun yaşayacak olan Türkiye ekonomisinin yapması gereken, temeline Atatürk’ün Milli Kalkınma Projesi’nin güncellenmesini esas alan, planlı ve yeniden yapılan bir modele geçmek. Aksi takdirde dünün mirasının ödeneceği 2016 ve sonrası, 2023 ve sonrasını da hüsran haline dönüştürür.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr