Ülkenin dolandırmak ya da kandırarak menfaat elde etmek denilince akla gelen ilk ismi Sülün Osman’dır. Tramvayı, Galata Kulesi’ni, vapurları, kent saatlerini, yani kamu mallarını saf vatandaşa satmakla ya da kiralamakla ünlü bu isim, muhtemelen bugün mezarında ters dönüyordur.
Çünkü sistemli soygun öyle bir hale geldi ki, artık kamu eliyle yapılıyor. Dün internet medyasında, akşam televizyonlarda, bugün de gazetelerde bir haber okumuşsunuzdur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), otopark sorununu çözmek için buldukları arazilerde mahallelere katlı otopark yapacak. Sonra?
Ardından bu otoparkta insanlara tapulu yer satacak? Bak, bak, bak… Hem de tapulu… İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın “çalışmaları tamamlandı; yerler tespit edildi” dediği proje taslağına göre tapulu otopark, vatandaşa 15 bin TL’den satılacak. İsteyen de kiralayabilecek… Ne kadar önemli bir hizmet değil mi; elbette yersen…
Şimdi bazı okurlarımızın ne dediğini duyar gibiyim. Ne var bunda? O zaman biraz geriye dönelim. Televizyon programımda, gazeteci dostum Yaşar Kaba ile ülkenin gündemine taşıdığımız, akabinde de 10 Kasım 2013 yılında ‘çekilen aracın cezasını belediye ödesin’ başlıklı yazımın ilgili bölümünü tekrar hatırlatırsam, sanırım bunda ne olduğunu hep birlikte anlayabiliriz. İşte o bölüm:
“…1976 senesinde çıkarılan 6735 sayılı İmar Kanunu 3194 sayılı otopark yönetmeliği ile düzenlendi. Bu tarihten itibaren 2 daire üstü binaya başlarken ruhsat alabilmeniz için, binanın altına daire sayısı kadar otopark yapmanız gerekiyor.
Eğer buna parsel yeterli değilse belediye diyor ki: Buna karşı para ödeyin, ben de size otopark yapacağım. Bu para 1976 senesinden beri toplanıyor. Ayrıca düzenlemenin bir özelliği daha var. Alınan paranın amacı dışında kullanılamayacağı da yasa ile sıkı sıkıya bağlanmış ve İçişleri Bakanlığı’nın da kontrolüne sunulmuş.
1984 senesindeki 3030 sayılı Kanuna göre nüfusu 10 binden fazla olan yerlerde de bu uygulama zorunlu kılınıyor. Ayrıntı isteyenler kanunların ilgili hükümlerini okusun.
O zaman birinci soru şu: 1976 senesinden bu yana yapılan her binadan otoparkı olmayanlar için toplanan ve biriktirilmeden otopark yapımında kullanılması gereken bu paranın miktarı nedir ve ne oldu? Belediyelerin planlarında gösterilmesi zorunlu olan bu alanlar nerede?
Şimdi asıl kritik konu şu: Belediye sizden bu parayı almadan ruhsat vermiyor. Verdikten sonra da kısa süre içinde binanıza 200 metre mesafede otonuzu park edebileceğiniz ücretsiz bir yer göstermek zorunda…”
Konu sanırım oldukça açık; ama anlamak istemeyenler için tekrar altını kalın harflerle çizeyim. Otoparkı olan binalar için zaten sorun yok. Ama olmayanlar için belediye 1976 yılından beri bu paraları topladı ve gereğini yapmadı.
Yetinmedi; üstüne İspark vasıtasıyla hakkı olmayan bir parayı haraç gibi almaya devam etti. Yetmedi; sorumluluğunu yerine getirmediği için cadde ve sokaklara park edilen araçların çekilmesini sağladı.
Yetmedi; şimdi de daha önce parasını aldığı, nereye harcadığı belli olmayan ve yerine getirmediği bir hizmet için; insanlardan yine para toplamanın yolunu icat etti. Ne olur söyleyin haksız mıyım? İBB, Sülün Osman’ı geçmedi mi? Ne yapsak? Sülün Osman’ın heykelini İBB’nin bahçesine mi diksek? Ne de olsa fikir öncüsü o.
Çetin Ünsalan