12 Kanaldan yanlış anlama

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Bir iktidar düşünün ki, siyasi rakipleri dolaylı yoldan yasaklanırken, muhaliflerin konuşmalarında TV’de geçen alt yazılara müdahale ederken, aynı anda 12 kanaldan canlı yayın yaparak konuşsun. Onlarca gazete neredeyse ortak manşet atsın. Ama sonuçta hep yanlış anlaşılsın.

Hani güzel bir söz vardır ya ‘hem suçlu, hem güçlü’ diye, işte galiba bu durum da tam öyle. Başbakan konuşma yapınca deprem olsa, canlı yayın için akış değiştiren, gece yarısı gazeteleri tekrar baskıya sokan bir medyanın olduğu ülkede söylediklerini anlatamadığı imajını verip, mağduru oynuyor.

Son örnek Başbakan’ın Almanya’da yaptığı konuşma… Ama önce eskiye gidelim. Yine 12 kanaldan canlı yayında dile getirdiği ve ertesi gün de manşetleri süslediği gibi, Taksim’de ne yapacağını söylemişti. Belki hatırlamazlar diye zamanı ve yeri de belirtelim:

2013 Nisan sonunda AKP’nin Kızılcahamam toplantısında Başbakan çıkıp Taksim’e Topçu Kışlası ve AVM yapılacağını açıkladı. Tepkilere de aldırış etmedi; yurtdışından kredi bulunamadığı için zorla Türkiye’deki bankalara finanse ettirilen üçüncü köprünün temel atma töreninde de ısrarının altını çizdi: “Biz kararı verdik; verdiğimiz gibi bunu işleyeceğiz.”

Sonrasında ortaya çıkan Gezi Direnişi ve Başbakan’ın kontrolü kaçırıp sertleştikçe sertleşmesi süreci. O zamanki kahramanların (!), bugün örgüt mensubu olmakla suçlanmasını da hatırlatalım.

Ama tekrar Gezi Parkı’na dönersek durum tespiti şu: Gezi’den önce de köprü için yurtdışından finansman bulamamıştı. Her şey bir yana aradan geçen 8 aydan sonra Almanya’da çıkıp dedi ki:

“Hayalimde İstanbul’a bir opera binası vardı; yaptırmadılar.” Diyeceksiniz ki, nereden çıktı bu? Açıkçası kimse bilmiyor. Başbakan’ın bugüne kadar AVM ve Topçu Kışlası ile ilgili onlarca beyanı var ama tek bir opera binası söylemi yok. 12 kanaldan canlı yayınlanan konuşmalarında yanlış anlama ihtimali var mı? Yanıtı siz verin.

Bu tam kasaba politikası… Almanya’da sözde yandaş topluyor. Hani şu duy da inanma cinsinden çıkışlarıyla umurunda olmadığını söylediği Almanya’da… Niye? Çünkü Almanya, Avrupa Birliği demek… Opera binası, Bakırköy’de İstanbul için açılan ilk opera binasından mı aklına geldi bilinmez ama ya Kuzey Avrupa’da konuşsaydı?

‘Buz pisti yapacaktık, engellediler’ mi diyecekti? Diyelim ki bu yanıt ABD’de Amerikan futboluna yönelik hale gelip, Japonya’da el sanatları merkezi olarak ortaya çıkabilirdi. Afrika’ya gidip bir ülkede, Taksim’e totem dikeceğini de söyleyebilirdi.

Bu nasıl bir dalga geçme biçimidir? Yalnız aramızda kalsın Sayın Başbakan, buna sadece kalan AKP’liler inanıyor. Üzgünüm ama arkanızdan gittiğiniz ülkelerin liderleri, bu çelişkiden pek hoş bahsetmiyorlar.

Yolsuzlukla mücadele edeceğini söyleyip, fezlekeleri açmadan iade eden, bir milletvekilinin soru önergesine sansür uygulayıp sonra yanlışlıkla olduğunu söyleyen, açıklanan enflasyon rakamlarını iki gün geçmeden düzelten, önce millete hakaret edip, sonra yapmadığını söyleyen bir yapı ile karşı karşıyayız.

Hadi tüm bunları kasaba politikası tanımlamasıyla çözmek mümkün. Yanıtını bulamadığım12 kanaldan canlı yayınlanan konuşmaların, yanlış anlaşıldığına gerçekten inanıyorlar mı?

İnanmıyorlarsa kötü am,a inanıyorlarsa daha da kötü. Çünkü yanlarında gerçeği yüzlerine söyleyecek ve komik duruma düştükleri konusunda uyaracak tek bir dostları bile kalmamış demektir.

Bilemedim ki şimdi neye yanayım? Millet olarak zekâmızla alay edilmesine mi, kendisini zirvede zanneden insanların kendilerine bile kötülük yapan yalnızlık duygusuyla ülkeyi yönetmesine mi? Sizce hangisi daha üzücü? Kandırılmak mı, sizi temsil edenin dünya çapında komik duruma düşmesi mi?

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster