Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adayı gösterilmezse kumpastan yargılanır mı?

Ufuk Akkaya Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Tarih: 30 Mart 2011.

Zekeriya Öz İstanbul C. Başsavcı Vekilliğine terfi ettirilerek, Ergenekon dosyasından el çektirildi.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) daha fazla dayanamadı ve Öz’ü Ergenekon dosyasından aldı.

HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, o günleri şöyle anlattı: “Zekeriya Öz’ün o davadan alınarak başsavcı vekili yapılmasına o dönem itiraz eden arkadaşlarımız, şimdi soruşturmaların yanlış gittiğini söylüyorlar. O dönem hükümetin desteği vardı bu arkadaşlara. Öz’ü oradan alıp başka yere atamak mümkün değildi. Ancak “başsavcı vekili yaparak uzaklaşmasını sağlayalım” dedik. Onun için bile çok ciddi çaba harcadık.” (Utku Çakırözer, Cumhuriyet, 26.06.2014)

Dahası var.

HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur’un anlatımına göre Zekeriya Öz HSYK’dan hesap sormuş: “Zekeriya Öz’ün özgüveni o kadar yüksekti ki, bana ‘Benim alınmamı Cumhurbaşkanı mı istedi, yoksa Başbakan mı?’ diye sordu.” (Utku Çakırözer, Cumhuriyet, 26.06.2014)

Cürete bakın!

HSYK 1. Daire Başkanını arayıp, “beni Abdullah Gül mü Tayyip Erdoğan mı görevden aldı” diye hesap sorabiliyor.

Önce Emniyet Müdürü Ali Fuat Yılmazer Ergenekon/Balyoz davalarından uzaklaştırıldı, ardından Zekeriya Öz’ler…

Güç dengeleri değişiyor. Mavi Marmara baskını, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağırılmasından sonra yaşanıyor Savcı Öz’lerin alınması…

Zekeriya Öz’ün “beni Abdullah Gül mü Tayyip Erdoğan mı görevden aldı” sorusuna yanıt arayalım.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın milli orduya kurulan kumpası desteklediği kesin. Bunu kimse reddetmiyor - Gerçi Erdoğan ve diğer hükümet üyeleri birçok kez “kanmışız” açıklaması da yaptı-. Fethullah Gülen ile olan ortaklık bozulduktan sonra Zekeriya Öz ve diğerleri görevden alındı. Özetle, Erdoğan’ın “Özgiller”i görevden aldırmak için HSYK’ya telkinde bulunması bu sistemde normal.

Abdullah Gül de HSYK’ya telkin de bulunmuş olabilir. O telkinde olsa olsa “Zekeriya Öz’ü bu görevde tutun”dur. Gül-Gülen cenahının Zekeriya Öz ile diğer savcı ve hâkimlerin Ergenekon/Balyoz soruşturma/kovuşturmalarına devam etmeleri için verdikleri mücadele ortada.

Zekeriya Öz’ün özgüveni var ancak güç dengelerini bilmiyor. O sıra halkta kıpırdama var. Silivri’nin önü dolup taşıyor. Ortak slogan: Özel görevli mahkemeler kapatılsın yurtseverler serbest bırakılsın. Bir de “Fethullahçı çete dağıtılacak” sloganı var İşçi Partisi’nin.- Bu arada İP’nin 2008’lerde attığı bu slogan şu anda hükümet programına dönüştü.-

Bu güne kadar Abdullah Gül’den Gülen ve emniyet/yargı içindeki yapısına karşı bir söz duyan oldu mu?

Duyamazsınız, çünkü boylu boyuna kumpasın içinde.

27 Haziran 2014’te Cumhurbaşkanlığı’ndan giderayak bir açıklama yaptı. “TSK içindeki F tipi subaylar” haberinden rahatsızlık duymuş. Yazık! Gül, TSK'yı savunuyormuş gibi yapıp "TSK içindeki F tipi" yuvalanmaya sahip çıktı.

Abdullah Gül’ün Zekeriya Öz ile kesiştiği birçok nokta var. Gül, Ergenekon tertibinin başından bu yana aktif görevde. Gül, hem operasyonu yürütecek savcının bulunmasını, hem de Danıştay cinayetinin Ergenekon ile birleştirilmesini sağlayan adımları attı.

Gül’ün ilk operasyonel rolü kanlı Danıştay baskını sırasında oldu. Saldırıdan hemen sonra Abdullah Gül, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’nu toplandı. O dönem hem başbakan yardımcısı hem de kurulun başkanı idi. Toplantının amacı saldırının milli kuvvetlere yıkılmasıydı. Gül’ün toplantı sonrası ilk açıklaması şöyleydi: “Çetenin başı ordudan atılma bir yüzbaşı." Emekli Albay Muzaffer Tekin’i hedef almıştı. Kısa süre sonra Tekin, hakkında takipsizlik kararı verildi. Ankara’da savcı ve hâkimler vardı.

Gül’e Emniyet ve MİT yöneticileri bir şema sundu. Şemadaki isimler arasında İşçi Partisi yöneticileri ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üst düzey isimleri vardı. Gül, Emniyet ve MİT’e talimat verdi: “Bana anlattıklarınızı delillendirip savcıya da anlatın, hepsi yakalansın, yargılansın.” (İsmet Berkan, Radikal, 4 Temmuz 2008)

Ancak toplantıya katılan polisler bir türlü savcı bulamamışlardı. (Murat Yetkin, Radikal, 2008) Yana yana savcı aranıyordu. O dönem Gül-MİT-Emniyet üçgenindeki “savcı bulup, delillendirme” kumpasını Gazeteciler İsmet Berkan ve Murat yetkin ayrıntılarıyla yazmıştı. Kısa süre sonra savcı bulunmuştu: "Bir türlü savcı bulunamıyordu. Nasıl olduysa Zekeriya Öz bulundu." (İsmet Berkan Radikal, 9 Nisan 2008)

Ve savcı Zekeriya Öz, tertiplerin düğmesine bastı, Gül de saçma sapan iddialarına sahip çıktı.

Abdullah Gül ile Zekeriya Öz arasında “özel hat var” demek yanlış olmaz. Zekeriya Öz Abdullah Gül’e “eğer Ergenekon operasyonlarını sürdürmek istiyorsanız bu isimlerle olmaz” dedi ve kritik görevlere atanması gereken emniyet müdürlerinin listesini verdi. Bu görüşme üzerine İstanbul Emniyet’inde görevli üst düzey müdürlerin yerleri değiştirildi. Terfilere müdahale tarihi dikkat çekici: 1 Temmuz 2008’de yapılan Eski Jandarma Genel Komutanı Org. Şener Eruygur, Eski 1. Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolon, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün ve Eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Adil Serdar Saçan’a yönelik operasyondan hemen önce. (Ufuk Akkaya, Aydınlık, 3 Mayıs 2009)

Hrant Dink cinayeti ile Ergenekon bağlantısının kurulması için de en yoğun çabayı Abdullah Gül harcadı. Mahkemenin "örgüt yok" kararının ardından Abdullah Gül, Devlet Denetleme Kurulu'nu devreye soktu.

Gül'ün Ergenekon tertibindeki rolünü en iyi anlatan açıklamayı, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ahmet Sever yaptı. Sever, Ergenekon ve Balyoz tertiplerinin Abdullah Gül sayesinde başarılı olduğunu itiraf etti: “Eğer bazılarının istediği gibi Abdullah Gül'ün yerine daha düşük profilli bir kişi cumhurbaşkanı olsaydı bu süreç bu kadar başarılı olamazdı. Türkiye, bugünkü Türkiye olmazdı, olamazdı. Eğer Abdullah Gül o sancılı sürecin sonucunda cumhurbaşkanı olmasaydı bütün bu gelişmeler, ilerlemeler o kadar kolay gerçekleşemezdi.” (Ruşen Çakır, Vatan, 30 Temmuz 2012)

Son soru:

Sizce Abdullah Gül Cumhurbaşkanı adayı gösterilmezse kumpas kurmaktan yargılanır mı?

Ufuk Akkaya

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster