Müstakbel iktidara fotoğraf önerisi

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Türkiye adım adım seçime giderken, cevabı en can yakıcı soru ortada duruyor: Seçimden sonra ne olacak? Esasen vatandaş ile konuştuğunuzda da ortadaki faturanın farkında olduğunu görüyorsunuz.

Hatta bazıları iktidarın değişmesi durumunda, yaşanacaklar nedeniyle göreve gelenlerin büyük sıkıntı yaşayacağını ve asıl sorumluların da aradan sıyrılacaklarını tartışıyor. Şu bir gerçek ki, kim kazanırsa kazansın Türkiye’de 16 yıl süren başarılı (!) ekonomi palavrasının boyaları dökülmüş, gerçekler vatandaşın cebinde hissedilmeye başlamıştır.

Ortadaki maliyeti, seçim sırasında yapılan vaatleri ve doların artmasından, acil ihtiyaçların giderilmesine kadar her bir unsuru alt alta koyduğunuzda çok tatsız önlemlerle karşı karşıya kalacağımız açık. Şunu çok net söylüyorum ki, kim kazanırsa kazansın bu sonuç değişmeyecek. O nedenle ‘biz gidersek kriz olur’ diyene de, ‘biz gelirsek mucize olur’ diyene de inanmayın. Çünkü bu büyük ve yeni bir palavra olur.

Şu şartlar altında yapılacak tek bir şey var; vatandaşa gerçekleri söyleyip, aklı başında, hamasetten uzak bir çözüm projesiyle ortaya çıkmak. Lakin bu da bir zaman gerektiriyor. İktidar, mevcut yönetimle devam ederse, onlar adına yapılacak bir şey yok. Çünkü anlıyoruz ki, bu yalan rüzgarını sürdürmekte ısrarlılar.

Peki ya iktidar değişirse ne olacak? Çözüme gidilene kadar gereken zaman, gerekli olduğu kaçınılmaz acı fatura, seçmene nasıl anlatılacak? Bununla ilgili bir öneri, eski Hesap Uzmanı Bülent Soylan’dan geldi.

Soylan, sohbetimiz sırasında Atatürk’ün işe başlarken çektiği fotoğrafı hatırlattı. Nutuk’taki şu sözler önemliydi: “1919 senesi Mayısının 19. günü Samsun'a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye:...” Bundan sonrasında zaten hepimizin bildiği fotoğrafı çekerek süreci anlatıyor ve işe başlıyor.

İşte Soylan bu yaklaşım çok önemli olduğunu ve gelen müstakbel iktidarın da benzerini yapması gerektiğini söylüyor. Mutlaka işin uzmanlarını görevlendirerek faturanın ne olduğunun anlatılması gerektiğini söylüyor.

Esasen bu fikre ben de katılıyorum. Çünkü aksi takdirde gerçek sorumlu ortadan kaybolacak ve her fırsatta elma ile armudu mukayese eden, kısır tartışmalar oluşacak ve zorluklardan da o iktidar sorumlu tutulacaktır.

Bu nedenle göreve gelenlerin önce fotoğraf çekmesi, ülkeye göstermesi, gerçek sorumluları tanıtması, ardından da bir daha enkaz edebiyatı yapmadan çözüm odaklı icraata girişmesi hayati derecede önemli.

Soylan sohbetimizde bir görüşünü daha paylaştı. Sadece örneğin hesap uzmanlarının verdiği raporlara, tepeden inme bakılmaması gerektiğini, sektörleri temsil eden STK’lara da, vatandaşı temsil eden tüketici örgütlerine de ‘bana fotoğrafını çek, ver’ denilmesi gerektiğini belirtiyor.

Ben de bu fikre katılıyorum. Buradan gelecek raporlar hem sorunun gerçek sorumlusunu ve durumunu ortaya koyacak; hem de acil eylem planında yol haritasını oluşturacaktır. Israrla durumun iyi olduğunu söyleyenler varsa, o başlık acil eylem planında geriye itilir ve bunun yanıtını da o STK’yı yöneten mensuplarına kendi verir.

Netice itibariyle bu fotoğraf hem gerçek durumu, yani tespiti ortaya koyacak, hem de iktidara gelenleri suçlamalardan kurtarıp, çözüm için zaman kazandıracaktır. Aksi takdirde yine kısır kavgaların yaşandığı ‘asıl sorumlu sensin yok sensin’ akıl tutulması içinde sorunlarla boğuşulduğu bir ülkeyi karşılamaya hazır olun.

[email protected]

Tüm yazılarını göster