Türkiye’de işsizlik iki haneli rakamlara yerleşti. Gerçek olmayan verilerle birlikte son açıklanan oran yüzde 11,2… Bunun içinde yüzde 20’lik genç işsizlik var ki, o hepsinden daha tehlikeli…
Her şeye rağmen rakamların inandırıcı olmadığının altını çizmek gerekiyor. Çünkü bir yerde işsiz sayısı 400 bin artarken, işsizlik oranında bu kadar az oynama oluyorsa, orada bir dolap döndürülüyor demektir.
Çünkü yüzde 5 büyüyen ekonomide bile her yıl üniversiteden mezun olan 300 bin kişiye iş olanağı sağlayamıyorsunuz. Bu büyüme oranlarıyla işsiz sayısı nasıl 400 binde kalıyor, büyük bir muamma.
Nitekim Tarım sektörünün şubat ayında işsizliği 2 puan düşürdüğüne de dikkat çekiliyor. Tarım da kayıt dışı istihdamın en yoğun yaşandığı sektörlerin başında geliyor. Bu özelliği onu, işsizlik rakamları oynanırken de olumlu ya da olumsuz açıdan baş aktör yapıyor.
Şundan kimsenin şüphesi olmasın ki, gerek dünyadaki gelişmeler, dünya ekonomisindeki daralma eğilimi, gerekse de Türkiye ekonomisindeki açmazlar, ihracat pazarlarının ve iç piyasanın isteneni veremeyecek olması, önümüzdeki dönemin bir numaralı konusu işsizlik yapacak.
Fakat bunun içinde analiz edilmesi gereken başlığın Türkiye adına hizmetler sektörü olduğunu belirtmek gerekiyor. Bir ülkede işsizliğin azalması için, orada üretimin yapılabiliyor olması lazım.
Oysa ülkemizde hizmetler sektörünün ekonomi içindeki payı yüzde 67’ye ulaşmış durumda. Daralan piyasalarda da ilk etkilenecek alanlardan biri hizmetler sektörü olacaktır. Yani Türkiye tıpkı 2001 yılında olduğu gibi hizmetler sektöründen ağır bir yara alacak.
Buradan çıkacak işsiz potansiyelinin ise, başka bir alanda istihdam edilmesi güç gözüküyor. Türkiye ekonomisi analiz eden ve çözüm için kafa yoranların mutlaka buradan akın edecek işsizler ordusuna karşı yanıt bulması lazım.
Elbette düz mantıkta yanıt; üretimi arttırmak… Fakat daralan pazarda sanayinin de işsiz ordusuna katılım yapacağını dikkate alırsanız, durumun ciddiyeti daha çok ortaya çıkıyor. Her zaman dile getirmeye çalıştığım bir gerçek var:
İşsizlik bir istatistik ve rakam değildir. Direkt insanla bağlantılı ve sonuçları itibariyle bireysel, ailesel ve toplumsal etkileri olabilecek bir konu. Kural çok basit: Aç insana bir şey anlatamazsınız.
İktidar Suriyeliler’e iş bulmak için her türlü yolu deniyor; ama kendi insanını işsiz olarak bile kabul etmiyor. Bu filmin sonu iyi değil. Araç devrilmeden tekrar hatırlatmak istiyorum. Türkiye’nin birinci gündem maddesi işsizliktir.
Bunun etkilerini azaltmak için de bugünden bir şeyler düşünmek gerekir. Bunun içinde de hizmetler sektörü en yumuşak karnı oluşturuyor. Sonradan ‘ne yapalım’ dememek için, bugünden bu meseleye kafa yormak şart.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr