El parasıyla lobi edebiyatı

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Faiz tartışması ekonomik temelli olmaktan çıktı; akıl yoksunu bir mecraya doğru kayıyor. Öncelikle altını çizmeliyim ki, ben de Türkiye’nin çıkar gruplarına teslim edilmemesi ve kendi politikalarını uygulaması taraftarıyım.

Fakat bu Başbakan’ın ülkeyi yönetiş biçiminde alışa geldiği üzere ‘istedim, yaptım, oldu’ formülünde işlemiyor. Gerçekten samimiyetle bunu istiyorsanız, yıllardır ülkeyi bu güç gruplarına neden teslim ettiğinizi açıklayarak işe başlamalısınız.

Naylon kahramanlık figürleriyle caka satmak yurtiçinde prim yapar da, iktidarı iktidar yapanlar cephesinde pek işlemez. Çünkü ülke 10 yıllık yalan bir rüyanın içinde, buradan gelen paralarla yönetildi; daha da kötüsü itiraf edilmeyen yanıyla gırtlağına kadar borca batırılıp; soyuldu.

22 Mayıs 2013 tarihli FED’in yeni politikasını açıklamasının ardından paranın kesileceğini anlayıp, göstermelik lobi peşine düşenlerin, önce ülkeyi nasıl bu konuma düşürdüklerinin hesabını vermesi gerekiyor.

Ülkeye açıkladığınız enflasyon oranıyla insanların maaş zamlarını kontrol etmeniz mümkün. Lakin dışarıdaki çıkar grupları, Türk insanının aksine neyin ne olduğunu biliyor.

Matematik çok basit. Verilen mesaj; ‘paramı burada tutmam için faiz oranının enflasyonun üzerinde getiri sağlaması gerekir’. Buna katılırsınız ya da katılmazsınız ama gerçeği değiştirmez. Bugüne kadar her istediklerini verdiğiniz çıkar noktaları da bu konuda bağımlılığınıza istinaden sizi tehdit eder.

Ama Başbakan geçen seçim döneminde olduğu gibi dini algıdan yararlanarak ‘faiz’ kavramının üzerine oynuyor. Bu konuda Merkez Bankası’nı eleştiriyor. Köln’de ‘dünyayı paramızla döveceğiz’ cinsinden algısındaki konuşma tamamen bir aldatmacadan ibaret. Çünkü adama ‘hangi paranla’ derler.

Sen ülkeyi gırtlağına kadar borçlandır; içerideki sıcak paranın her hareketinin ekonomiyi alt üst etmesini sağlayacak ortamı hazırla, ondan sonra efelen. Merkez Bankası Başkanı Başçı’nın verdiği yanıt aslında dipten bunu hatırlatıyor, ama anlayana…

Başbakan ısrarla faizlerin düşmesi gereğine dikkat çekiyor. Yanındaki jöleli söylemiyor mu ki, bu yandaş medya değil. Ekonominin kuralları ,uyguladığınız politikaya göre yapabilecekleriniz ve yapamayacaklarınız var. Hem tersine politikalar uygulayıp, hem de tam tersi taleplerde bulunmanız mümkün değil.

Başbakan 10 sene önce bu lobilerden bahsetseydi, anlar, alkışlar ve hak verirdim. Ama bugünkü samimiyetsizliğini kabullenmek mümkün değil. Niye mi?

Yurtdışında bu ahkâmı keserken, birkaç gün içinde hayata geçecek Tüketici Kanunu’nda, bankaların kanunen alamayacakları ve bu konuda alınamayacağı yönünde çok sayıda yargı kararının bulunduğu kart aidatlarını yasallaştırıyor, kazanılmış hakları yok ediyorsanız tek bir şey söylenebilir: Siz halen o lobilere göz kırpıyorsunuz

Hem el parasıyla lobi edebiyatı yapıp, hem bir yandan çıkar gruplarına çalışıp, öte yandan da caka satamazsınız. Bu sahte efeliklere birileri kanabilir. Ama dört işlem bilen ve yaptıklarınızla, söylediklerinizi mukayese eden her vatandaş nasıl bir oyun içinde olduğunuzu görür.

Özetle el parasıyla lobi edebiyatı yapılmaz. Bağımsız bir ekonomiden, dolayısıyla siyasetten ve Türkiye’den bahsedecekseniz, 2003 yılına dönüp, 11 yılda yaptıklarınızı silmeniz lazım. Çünkü hem bu durumun faili olup, hem de durumdan yakınamazsınız. İnanmıyorsanız, jöleliye sorun. Belki cesaret edip, gerçeği yüzünüze söyler.

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster