Türkiye’de birilerinin umurunda mı bilemiyorum ama reel piyasalar alarm veriyor. Çarşamba günü öğleden sonrayı esnaf ziyaretine ayırdım. Hem iç, hem dış piyasadan gelen alıcıların merkez noktalarından biri olan İstanbul Beyazıt’ta esnafla sohbet ettik.
Birçoğunun derdi ortak... Bilhassa sıfır sorun politikasının fiyaskosu sayılabilecek komşularla durum, Ukrayna’daki gelişmeler dıştan gelen alıcıyı neredeyse sıfırlama noktasına getirmiş. İranlılar’ı sordum onlara... ‘Onların birçoğu gezici, alıcı’ değil yanıtını aldım. Ekonominin başındaki zatlar ne anlatırsa anlatsın, piyasada yaşanan bu.
‘Ya iç piyasa, orada durum ne? Yerli alıcı gelmiyor mu’ diye sual edecek oldum; daha önce farklı piyasalarda da şahit olduğum 12 – 15 ay dilimine çıkan vadelerden, karşılıksız çeklerden, tahsilât sıkıntısından bahsettiler.
Herkese mal veremediklerini, bu sefer de işçilik başta olmak üzere giderlerini karşılamakta zorlandıklarını anlattılar. ‘Vurgunculardan mı söz ediyorsunuz’ dedim; ‘Hayır mesela 5 yıl iyi çalıştığım adamın, bu sene ödemelerini yapamadığını görüyorum’ dediler.
Hatta, iyi olacak hastanın doktor ayağına gelirmiş ya; şu konuşmaya şahit oldum: “Ağabey 30 Ağustos tarihli bir çek vardı. Onu 9 Eylül’e ertelemiştik. Yine hesaba geçmemiş. 20 bin TL... Eğer ödeyebilirseniz, ben de maaşları vereceğim.” Her şeyi o kadar güzel anlatıyordu ki; belli ki ödeme yine çıkmayacaktı.
Altını çizmek için söylüyorum. Karşılıksız çek miktarında, o 30 Ağustos’ta ödenmeyen evrak yok. Çünkü piyasa, kendi içinde onu yeniden vadelendirmiş. Yani istatistik, hayatın gerçeğini anlatmaya yetmiyor.
Piyasanın canlı şahitlikleri, aslında araştırmalarda da kendisini gösteriyor. Risk yönetimi konusunda faaliyet gösteren Euler Hermez’in, Temmuz 2014 itibariyle 11 milyar TL’ye ulaştığını tespit ettiği ödenmeyen çek miktarının, sene sonunda 16 milyar TL’ye ulaşacağı öngörüsü, yaşananlarla örtüşüyor. Eski parayla 16 katrilyon TL’den bahsediyor.
Bu işin bir boyutu... Yine aynı araştırma ayda 1,5 milyar TL’lik çekin ödenmediğini ortaya koyuyor. Türkiye genelinde ise bahsedilen toplam hacim 400 milyar TL; yani 400 katrilyon... Bakın bu çeklerin hepsi, kitaplarda yazdığının aksine vadeli...
Yine tamamına yakını karşılığında para bulunmadan yazılan çekler... Bankanın teminatı bin TL’nin biraz üzerinde, üzerine yazılan miktar onbinlerce TL... Sonra da birileri çıkıp, para basmamakla övünüyor. Hoş onu da basıyorlar ya, neyse...
Siz ne yaparsanız yapın; araştırmalar gösteriyor ki yılda bu ülkede karşılığı olmadan 400 milyar TL basılıyor. İşte bu nedenle de istatistiklere bakıp, ülkenin gerçeklerini göremezsiniz. Piyasada tehlike çanları çalıyor; Başbakan Yardımcısı’nın bazı bankalar için gizli toplantılar yaptığı iddia ediliyor; sonra da TÜİK, TİM, Merkez Bankası rakam açıklıyor. O hesap tutmaz.
Piyasada işi özetleyen cümle ne biliyor musunuz? Bu memleket ticaret yapanı ticaret yaptığına, üreteni de ürettiğine pişman ediyor. Şimdi gidin kendinizi kandırın...
Çetin Ünsalan