Bu alarmı es geçmeyin

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Mevlâna’nın çok güzel bir sözü vardır: “Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye.” Piyasalar açısından öyle bir uyarı geldi ki laf da laf, söyleyen de mecazına uygun olarak adam gibi adam.

Üreterek edindiği servetiyle doğduğu büyüdüğü yere yatırım yapıp iş ve aş yaratarak, Türkiye’de olması gerekeni gösteren bir dev: Rahmetli İbrahim Bodur. Ve babası İbrahim Bodur’un bayrağını devralan, en alt kademelerden başlayarak işi öğrenen, sürecine tanıklık ettiğim, meslek hayatımda gördüğüm en mütevazı ve hatasıyla doğrusuyla işine aşık iş insanlarından biri: Zeynep Bodur Okyay.

Zaten piyasadaki sorunları birçok noktadan dinliyoruz. Bazen iş, temsil edilenleri tarafından ektiğini biçmeye gelse de, reel sektörün çok ciddi bir sorunla karşıya kaldığını iliklerimize kadar hissediyoruz. Ama şimdi bir uyarı da Okyay’dan geldi.

Piyasadaki nakit sıkıntısına dikkat çeken Zeynep Bodur Okyay, barter, yani mal karşılığı mal tekliflerinin arttığını, 500 bin TL ciro yapan tesisatçının bile barter önerdiğini söyledi. Ramazan ayı boyunca Anadolu’daki esnafa gerçekleştirdiği ziyaretlerde sorunu sahada bizzat yaşadığını dile getiren Okyay’ın likidite, yani nakit sıkıntısına yönelik bu uyarısı ciddiye alınmalı.

Hatta bir alarm olarak nitelendirilecek bu uyarı karşısında, ekonomi yönetimi mutlaka Zeynep Bodur Okyay’ı davet ederek Dünya Gazetesi’ne verdiği röportajda dile getirmediği noktaları da öğrenmeli, önyargısız dinlemelidir. Çünkü es geçilmemesi gereken bu alarm, birden fazla anlamı bünyesinde barındırıyor.

Mesela Türkiye ekonomisinin lokomotifi sayılarak büyük bir hata yapılan, oysa sadece önemli sektörlerden biri olarak algılanması gereken inşaatta ödemeler zincirinin bozulduğunun çok net bir yansıması.

Müteahhitlerin tedarikçilerine ödemek yapmak yerine, birkaç sefer sonra tedarikçi değiştirmeye gittiği duyumlarını da kanıtlar nitelikte. Barter normal zamanlarda şirket bilançosu hareketleri içerisinde yüzde 20’leri geçmemesi gereken bir işlem iken, ödeme şekli haline dönüştüyse sorun büyük.

Çünkü buradan yola çıkılırsa, birçoğunun bankalara ödemelerini yapamayacağı, mal aldıkları firmalara da para ödeyemediklerinden reel sektörün 220 milyar doları bulan dış borcunda ödemelere yönelik aksama yaratacağının ipuçlarından biridir.

Ayrıca barter yoluyla mal alımları, liste fiyatından ve iskontosuz yapıldığı için enflasyona da artı olumsuzluk olarak yansıyacaktır. Ödeme alamayan firmaların bir süre sonra işten insan çıkarması da sürpriz olmayacaktır.

Yine ekonomi yönetimi ilk çeyrekteki KGF üzerinden para akıtarak elde edilen yüzde 5’lik büyümeyle övünüp durmak yerine, yapı malzemeleri sektöründe KOBİ veya esnaf niteliğindeki insanlara paranın gitmediğinin göstergesi olan bu olaya dikkat etmelidir. Hatta bu paranın kimler tarafından alınıp, ne amaçla kullanıldığına mercek tutmalıdır.

Türkiye’nin bu yönetimin yaklaşımı nedeniyle en torpilli sektörü inşaat ve bağlantılı sektörlerde durum buysa, varın siz bir de yüzüne bakılmayan reel sektörü oluşturan diğer alanlardaki durumu hesap edin.

Tüm bunları alt alta koyduğunuzda Zeynep Bodur Okyay’ın bu ifadesi erken uyarı alarmı olarak nitelendirilmeli ve hamaseti bırakıp, gerçekten sorunu çözmek adına vesile görülmelidir. Aksi takdirde bu film pek mutlu sonla bitecek gibi gözükmüyor.

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster