Açlık sınırının 1042 TL olduğu ülkemizde, ister esnaf olsun, ister işadamı, isterse de çalışan herkesin derdi nakit para ihtiyacı. Ne tahsilât yapılabiliyor, ne de doğru düzgün maaşlar alınabiliyor. İşte böylesine bir ortamda 2001 yılının ‘Arjantin Fatihi’ banka, yanına Türk ortağını da alarak atağa kalktı.
Elbette bu yolda yalnız değiller. Hemen hemen tüm bankaların kredi dağıtmak adına personellerine nasıl baskı yaptıkları, çalışan haklarını zorlayarak, hatta biraz da mobing sayılabilecek ölçüde baskı yaptığını biliyoruz. Yine anımsayacaksınız, çalışanlar konuyu gazete ilanları yoluyla kamuoyuna şikâyet etmişlerdi.
Kısa süre öncesine kadar caddelere, acil servislere, banka önlerine kurdukları bankolarla gelene geçene kart dağıttılar. Daha sonra BDDK’nın devreye girmesiyle bu uygulama yasaklandı. Peki ne yaptılar? Banka şubelerine balkon açıp, sanki şube dahilindeymiş gibi bankoları yerleştirip, pazarlamaya devam ettiler.
Buradan istenen verimi alamamış olacaklar ya da krizde bile elde ettikleri kâr yetmemiş olacak ki, 80’li yılların pazarlamacılarını andıran bir sistemle ofisleri dolaşmaya başladılar. Ama şimdi ülke çitileyeme alışık bankanın Türkiye’de yeni bir atağa kalktığı gözüküyor.
Ofisinizin kapısı çalınıyor, iki personel geliyor ve derdini anlatmaya başlıyor. Öncelikle bu insanların üzerindeki baskının hasıraltı edilmemesi gerektiğinin kalın harflerle bir kez daha altını çizeyim. Gelelim teklife…
Uluslararası güçteki banka ile yerel bankanın ortaklığının altını çizerek, önce müşteride dünya vatandaşı olma hevesini uyandırıyorlar. Ardından yeni bir kredi kartı oluşturulduğunu söylüyorlar. Pazarlama aşamasında altı çizilen net bir nokta var. “Kredi kartı aidatı yok.” Varan 1: Hukuk zaten bu aidatların alınamayacağını, hatta geriye dönük 10 yıllık iade yapılmasını hükmetmedi mi?
Pazarlama devam ediyor. Bu kart limitinizin çok ötesinde… Yani aynı bankaya ait kredi kartınızın limiti 20 bin TL ise, size 20 bin TL ile 50 bin TL arasında sorgusuz sualsiz kredi kullanabilme olanağı veriyorlar. Faiz? Burada bir avantaj sunulmuş, bireysel kredi faiz oranları geçerli. Yani kredi kartı faizi uygulamıyorlar.
Varan 2: Eğer kapı kapı dolaşıp, esnafa da bunu dağıtıyorlarsa, kredi kullanamayan esnafın, bu kolay kredi için ürüne balıklama atlaması kaçınılmaz. Bu da daha geçmiştekini halletmeden, insanların yeni bir borç batağına sürükleneceğine dair ciddi emare taşıyor.
Nasıl ulaşacaksınız bu karta? Hemen bir form dolduruluyor, nüfus cüzdanınızın fotokopisi alınıyor, TC kimlik numaranızdan sorgulama yapılıyor ve elbette durumunuz batık değilse ‘tamamdır’ onayı geliyor. Krediniz hazır, güle güle kullanın…
Varan 3: Benim gelir/gider dengem sadece bankadan ibaret midir? Yani piyasaya, sağa sola borcum olma ihtimali nedir? Bu parayı ödeyebilecek miyim? Hiç önemi yok. Yeter ki bu çaresizlik içinde kullan.
Bunun en güzel kanıtı da kredi borcu olan ve emekli olan bir vatandaşa, 1000 TL limitle, ki bu oran kendi talebi, kredi kartını veriyor. Oysa insanın ödeme güçlüğü içinde olduğu, maaşını zamanında alamadığı banka hariç herkes tarafından biliniyor.
Peki bir finans kuruluşu, neden bu denli hesapsız kitapsız kredi dağıtır? İş yapmak için başvurursanız alamazsınız. Fakat koyun bu kredi kartını cebinize bireysel kredi faiz oranlarından taksitli kredi kullanın. Ama neden?
Bunun yanıtını 2001 Arjantin krizinde bulacaksınız. Hem de aynı bankanın aktör olduğunu görerek. Ekonomi yönetimi, BDDK uyumayın. Türkiye’de birileri büyük soyguna, hortuma hazırlanıyor. Boş yere kimse kimseye para dağıtmaz. Hele ki banka ise hiç vermez. Kibrinizi bir kenara koyup, hayallerinizle övünmeyi bırakıp, gerçeklerle yüzleşseniz iyi olacak. Yoksa iki gün sora ‘büyük sorun’ diyerek ve birilerini suçlayarak ortaya çıkmayın.