Basına yansıyan haberlere göre elektrik faturalarına ayar geliyor. Yapılacak uygulama kapsamında faturada yer alan bazı kalemlerin çıkarılması ya da diğer kalemlerin içine dahil edilmesi gündemde...
Öncelikle çıkarılacak başlıklar neler? Mesela elektrik faturasındaki sayaç okuma bedeli, dünyanın en anlaşılmaz başlıklarından biri. Bakkala gidip sakız alırken, sakızın bedelinin yanına, bakkalın size raftan verme bedeli verilmesi kadar saçma.
Çünkü verilen hizmet karşılığında tüketim bedeli öderken, bir de firmaların tahsilat yapabilmek adına faturanın tutarını belirleyecek işleminin parasını neden ben ödüyorum? Bu zaten işin bir parçası ve işletme maliyetleri içerisinde yerini alıyordur.
O yüzden neyin katılıp katılmadığı değil, neyin çıkarıldığı,. Diğer kalemlerin arasına da ne gizlendiği önemli. Yani tüketicinin bilgilenme hakkı doğrultusunda kalem kalem ödediği parayı ona göstermemek, başka başlıkların altına sıkıştırıp tepki görmemesi için tahsil etmek çok ahlaklı bir tavır değil ve sonucu da değiştirmiyor.
Bununla ilgili nasıl bir sonuç ortaya çıkacak bilemiyoruz, biraz uygulamayı beklemek ve ona göre yorumlamak gerekir. Ama bir kaç gün önce Enerji Bakanı Fatih Dönmez’in twitter üzerinden yaptığı açıklamayı şimdiden mercek altına alabiliriz.
Bakan Dönmez, elektrik üretiminin Ocak ayı itibariyle yüzde 60’ının yerli kaynaklardan gerçekleştirildiğini açıkladı. Elektrik üretmek için kullandığımız santrallerde doğalgaz kullanımını buna ilave edip etmediklerini bilmiyoruz. Ama yapılan açıklamaya göre, artık tüketiciden sanayiye kadar herkesin en büyük gider kalemlerinden birini oluşturan elektriği yerli üretiyoruz.
Bu haliyle alkışlanacak bir durum. Ama kapasiteyi değil, üretimi konuşuyorsak bir iki ay sonra durum değişebilir. Yani bunda düşen elektrik talebi ve bağlantılı doğalgaz sarfiyatının da baz etkisi de olabilir. Öyleyse seçim kokan bu tip açıklamaları yapmamak gerekiyor.
Madalyonun tersine bakıp Bakan Dönmez’in beyanatının kalıcı bir durumu yansıttığını kabul edersek de ortaya bir soru çıkıyor. Bugüne kadar artan elektrik faturalarımızda hep bir vurgu yapıldı. İthal girdilerin yüksekliği... Bu nedenle döviz kurundaki hareketler ve dünya enerji piyasasındaki durum bizi de etkiliyordu.
Ama Bakan’ın söylediği gibi elektriğimizin yarısını yerli ve yüzde 30’unu hidrolikten üretiyorsak o zaman döviz baskısı ve uluslararası piyasa etkisi azaldı demektir. Bu durumda benim elektrik giderim neden sürekli artıyor? Biri de bunun hesabını versin.
Ama hiç kimse bana yüzde 10 azaltımından bahsetmesin. Bir şeyin fiyatını yüzde 45 arttırıp, sonra yüzde 10 düşürmeniz, zam yapmadığınız anlamına gelmez. Ortada yüzde 35’lik bir artış olduğunu gösterir.
Madem Bakan Dönmez’in dediğini kabul edeceğiz durum değişir. Son dönemde iyileştirme çalışmalarını ben de keyifle takip ediyorum, ama yüzde 60 oranı doğru ve yerli kaynaklardan üretim söz konusuysa bu elektrik bedellerinin ve neticede gelen faturanın düşürülmesi gerekir.
Aksi takdirde ortada zaten vergilendirmeden kaynaklanan büyük bir hortumlama söz konusuyken, bir de birim fiyat üzerinden bir haksız kazanç ortaya çıkar. Yok bu bir seçim söylemiyse yapmayın.
Böyle boş ve gereksiz, tribüne oynayan açıklamalar yerine, rüzgarın yüzde 8,40’lık, güneşin yüzde 1,52’lik, atıklardan kaynaklı yüzde 1,52’lik ve jeotermalden elde edilen yüzde 2,96’lık payı tartışın.
Aksi takdirde yetkililerin söyledikleri bir anlam ifade etmiyor. Çünkü günün sonunda kimse aynı tüketimle iki ay üst üste aynı faturayı ödeyemediğinin farkında. Ve bu durum vatandaşı yıprattığı gibi, elektrik girdisi adına talebi düşse de reel sektörü de hırpalıyor. Elektriğin voltaj kalitesine girmiyorum bile, işin o tarafı evlere şenlik.
Çetin Ünsalan