Vatandaşın durumu malum. Gerçekten çok zor bir dönemden geçiyor ve göstergelere baktığımızda, gelişmeleri doğru okuduğumuzda anlıyoruz ki, önümüzdeki günler daha da zor geçecek.
İşte tam bu süreçte enflasyon algısından işsizliğe, geçim derdinden eğitime ulaşmaya kadar bir dizi sorununu dile getiren, ama yönetici kademesine sesini duyuramayan bir yurttaş gerçeği karşımıza çıkıyor.
Son dönemde bu mesele öylesine dikkat çekici bir hal aldı ki, halkla aynı gündemi konuşamayan, gerçekleri görmeyen ya da görmek istemeyen bir yönetim kademesinden de rahatsızlığı ayyuka çıkardı.
İşte bu fotoğrafı tersine çevirmek amacıyla olduğu anlaşılan ‘sizi anlıyoruz’ mesajı veren bir açıklama yapıldı. Açıklamayı yapan basın mensuplarıyla bir araya gelen AKP Yardımcıları Erkan Kandemir ve Hamza Dağ...
Bahse konu açıklamayı yapan bu iki isimden Erkan Kandemir... Vatandaşın yaşadıklarının farkında olduklarını söyledi ve bunu kanıtlamak için de alanı boş bırakmadıklarını ifade etmeye çalışırken çam devirdi.
Dedi ki: “Vatandaşlarımız arasında dolaşan tebdil-i kıyafet ekiplerimiz üzerinden ciddi bir çalışma yürütüyor, raporluyor ve Genel Başkanımıza arz ediyoruz.”
Bu tam da kaş yapayım derken göz çıkaran cinsten bir açıklama... Neden mi? Halkın arasından gelenlerin halk adına siyaset yaparken, halkın sorunlarını öğrenmek için tedbil-i kıyafete ihtiyacı var mı?
Bu arkadaşların alnında iktidar partisi mensubu mu yazıyor? Osmanlı döneminde uygulanan bu yöntemin amaçları vardı. Birincisi Saray’da görev yapanların doğru söyleyip söylemediğini kontrol etmeye yarardı.
İkincisi Saray’ın kendine has kıyafet tarzı olduğu için, o halleriyle padişah dahil sokağa inemeyeceği ve amaç hasıl olmayacağı için tedbil-i kıyafete başvururdu. Üstelik iletişimin kısıtlı olduğu o dönemde padişahı ya da Saray eşrafını kıyafeti dışında anlamak mümkün değildi.
Bu yüzden de tedbil-i kıyafetle sorun çözülürdü. Bu iletişim çağında herhangi bir parti liderinin tedbil-i kıyafete başvurması mümkün mü? Elbette değil. Ama buradan bir Osmanlıcılık göndermesi yapayım derken, yönetim kademesindekilerin kendilerini nasıl vatandaştan ayrı bir yere koyduklarını ikrar eden tabloyu önümüze seriverdiler.
Birincisi zaten siyasetçinin halktan biri olması gerekir. İkincisi halkın arasına karışmak deyimi, tam anlamıyla bir sıkıntıyı gösterir. Üçüncüsü bu kadar sorunu dinleyip yazdığınız raporlarla, halen yönetim kadrosunun konudan bihaber olması da başka tartışmaları beraberinde getirir. Tedbil-i kıyafet ha? İnsana sorarlar: Acaba siz nerede yaşıyorsunuz ve kendinizi hangi kademede görüyorsunuz?