Türkiye çok can sıkıcı bir süreçten geçiyor. Her gün verilen şehitler, patlayan bombalar, siyasilerin kendi aralarındaki kısır ve basiretsiz tartışmaları; birilerinin bu ülke üzerinden yaptığı hesaplar konusunda adım adım ilerleyen halleri, bu milletin her evladının canını yakıyor.
Öylesine bir kısır döngüye girildi ki, iktidarıyla muhalefetiyle ortaya konulan performans, herkesin ‘eyvah’ noktasına götürüyor. Bazıları buna siyaset dese bile, böylesi siyasi bir anlayışın, bir devletin, bir milletin etnik ve dini anlayış bakımından parçalanmasına verilen uğraşın en tepe noktasına çıkıldığı günlerdeyiz.
Bayram günü bile patlayan bombalar, ölen masum siviller ve Türkiye’yi Suriye’ye sokmak adına yapılan kamuoyu hazırlıkları, daha zor günlerin habercisi gibi adeta… Fakat tüm bunların içinde öyle olaylar yaşanıyor ki, ‘Burası Anadolu ve mutlaka yine oyunu bozacaktır’ dedirtiyor insana…
Fillerin tepişip, çimlerin ezilmediğini kanıtlarcasına cereyan eden olay bayramın üçüncü günü Şırnak’ta yaşandı. Muhtemelen BDP’ye oy verdiği anlaşılan ve Uludere’de hayatını kaybedenlerin olduğu Gülyazı Köyü’ne taziyeye giden BDP’li vekilleri karşılamak için yola koyulan köylülerden bahsediyorum.
Bu köylülerin karşılamaya gittiği milletvekillerini koruyacak olan kim? Hepimizin askerleri, bizim Mehmetçiklerimiz… Yolda giderken beklenmedik bir olay oluyor ve askerleri taşıyan korucu Mehdi Tosun’un kullandığı minibüs kaza yapıp, devriliyor.
İşte ne oluyorsa ondan sonra oluyor… BDP’li milletvekillerini karşılamaya giden köylüler, konvoyu durdurup, askerleri kurtarmaya, devrilen araçtan tek tek çıkartarak, kendi araçlarıyla Gülyazı Sağlık Ocağı’na götürmeye başlıyorlar. Oradan da hastaneye sevk ediliyorlar.
Orada ortaya çıkan görüntü, siyasetçilerin ayrışma politikalarına inat, iktidarın içi boş açılımlarındaki etnisiteyi tek tek sayan ve ayrıştıran söylemlerinin aksine bir anlam ortaya koyuyor. Kazada 9 asker ve 1 korucu şehit oldu. Fakat bu ülkenin tek bir millet olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Günlük kısır tartışmaların ötesine geçen, dar zamanda kenetlenen görüntü çok önemliydi. Yine sıcak tartışmaların gölgesinde Van’daki deprem sonrasında da benzer bir manzara yaşandığı, oraya tüm ülkeden yardım yağdığını hatırlayınız.
Küresel sermaye bu ülke üzerinde hesaplar yapıyor olabilir, başka devletler ucu parçalanmaya gidecek senaryoları hayata geçirmeye uğraşıyor olabilir, bu amaca ulaşmak için siyasetçiler yaratıp, elde ettikleri güçle yasaları kendilerine uydurup, bir milletin çıkarlarının tersine işlem gördürebilirler.
Ama her şey bir yana, bayramın üçüncü günü Uludere’den çıkan fotoğraf, acısı ciğerimizi yaksa da, farkında olmadan tüm dünyaya haykırıyordu: “Burası Anadolu, bizi yıkamazsınız, bu milleti parçalayamazsınız.”
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr