Merkezde durup, hedeflerinde merkezi tutturamayan bir banka ile karşı karşıyayız. Elbette merkez olduğunu söyleyip, yelpazenin bir o yanına, bir bu yanına savrulan bir iktidar döneminde de farklı bir sonuç olmazdı. Ama bugünlerde normalleşen hedef revizyonu, bakıyorum da gerçek anlamda kimsenin çok umurunda değil.
Ekonomi yönetimi ya da Merkez Bankası çıkıp, hedeflerindeki revizyonu açıklıyor, bunun üzerine de ekonomi kanallarında bunun olası sermaye hareketlerine veya türev piyasalara etkisi konuşulup, arkasına iktidarı kızdırmayacak temenniler eklenerek konu kapatılıyor.
En son örnekten yola çıkalım. Merkez Bankası, Başkanı Erdem Başçı aracılığıyla yılın üçüncü enflasyon raporunu açıklarken, enflasyon ve petrol fiyatlarıyla ilgili tahminlerini de revize etti.
Hadi petrol fiyatları çok kontrolde olan bir veri değil, ama ya enflasyon… Fakat yine de hedeften sapmalar anlaşılmaz bir durum zannedilmesin. Anlamakta zorlandığım bunların sadece rakamdan ibaret görülüp, önemsenmez bir tavırla “1 puan” denilerek işin geçiştirilmesi…
Enflasyon oranlarının zaten sokağın gerçeğini yansıtmadığını biliyoruz. Açıklananın en az 4-5 katı bir erime ekonominin gerçeğinde ve vatandaşın cebinde yaşanıyor. Buna bir de zamların resmi enflasyona göre yapılmasıyla oluşan erimeyi ve bağlantılı olarak iç piyasa daralmasını koyarsanız, işin tahribatı büyüyor.
Lakin yine de kabul eder ve bunu baz değer olarak alırsak konuşmamız gereken bir nokta var. Şimdi eğer sizin ülkenizde enflasyon yüzde 50-60 seviyesinde ise “1 puan” diye geçiştirdiğiniz sapmanın çok büyük etkisi olmaz. Ama iddia edilen ve dayatılan rakamlardan yola çıktığınızda durum farklı.
Ne deniliyor? Merkez Bankası enflasyonla ilgili tahmini olan yüzde 5,3 oranını yüzde 6,2’ye yükseltti. Sadece “1 puan” ne olacak değil mi? Rakam beş olsa ne olur, 6 olsa ne olur? Aynı şeyi petrol fiyatları için de yaptı. Fiyata ilişkin tahminini 103 dolardan 107 dolar seviyesine çekti. Bu da alt tarafı ‘4 dolar’ bir şey.
Zaten haberler de kamuoyuna böyle sunuluyor. Ama rakamları detaylı okumaya kalkar ve reel sektör açısından meseleye yaklaşırsanız durum hiç de öyle değil. Mesela enflasyon… O küçümsenen yüzde 1, kamunun hedeflerine inanıp, maliyet hesabı yapan bir işletme için yüzde 20’lik bir sapma anlamına geliyor.
Fiyatların istendiği gibi arttırılamadığı bir ortamda, maliyette ortaya çıkabilecek yüzde 20 sapma ne demek biliyor musunuz? Ya da “ne olacak” denilen petroldeki 4 dolarlık farkın, hesaplara yansımasının yüzde 3,8’lik bir sapma anlamına geldiğinin farkında mısınız?
Kar marjlarının yüzde 3-4 seviyesine düştüğü, tahsilât zorluğu nedeniyle paranın maliyetinin son derece yükseldiği bir ortamda bunu göz ardı edemezsiniz. Kumar ekonomisindeki adam en fazla az kazanır.
Ama eli taşın altındaki insan için yüzde 20’lik sapma ile yüzde 3,8’lik petrol fiyatındaki fark sarsar. Kim bilir belki sarsar da ekonomiyi yorumlayanlar da iktidar gözlüklerini çıkarıp, gerçekleri görmeye başlar. Biraz akıl ve insaf lütfen. Elinizden bir şey gelmeyebilir; ama en azından küçümseyip, insanları kandırmayın.