Bu zirve iddialı bir organizasyon. Zirveyi düzenleyerek Türkiye, koca bir kıtaya "haydi hepiniz İstanbul'a gelin, diplomasi, ekonomi konuşalım" çağrısı yapıyor. Bir ülkeye, üç ülkeye, beş ülkeye değil.. 54 tane ülkeye, "hepiniz buraya gelin" çağrısı yapıyor.
Bakalım 54 ülkenin kaçı katılım sağlayacak? Bakalım katılımlar ne seviyede olacak? Afrikalıların bir gün kafaları atabilir... Fransa zirve düzenliyor "Fransa-Afrika Zirvesi" diyor, 54 ülkeyi ayağına çağırıyor; Rusya zirve düzenliyor, "Rusya-Afrika Zirvesi diyor" haydi herkesi çağırıyor... Şimdi de Türkiye çağırıyor..
FRANSA-RUSYA-TÜRKİYE ZİRVELERİ
Fransa her sene düzenlediği etkinliği bu sene, 8 Ekim'de Montpellier'de düzenledi. Bu zirvede konsepti biraz değiştirdi. Afrika ülke liderlerini çağırmadı, daha çok Afrika'nın gençlik temsilcilerini çağırdı. Macron canlı yayında bu gençler ile sohbet etti. Gençler Macron'a tepeden tırnağa giydirdiler desek yeridir. Fransa'nın zirveleri daha çok Fransızca konuşan, eski Fransa sömürgesi olan Afrika ülkelerini kapsıyor.
Rusya'nın ilk Afrika zirvesi 2019'da Sochi'deoldu, sonraki 2022'de olacak. Ancak yıllık düzenlenen St. Petersburg Ekonomi Forumu'na da bu sene, Afrika'dan katılım ilgisi ve seviyesi yüksek oldu. Afrikalı liderler muhtemelen bu zirveye sadece Putin için değil, aynı zamanda yatırım gücü olan Çinli liderler ile de görüşebilmek için ilgi gösterdiler.
Türkiye düzenlediği zirvenin ilkini 2008'de yaptı. O dönem hatırlarsınız, bir yandan Ergenekon gözaltıları, bir yandan öldürülen Aselsan mühendisleri, bir yandan AKP kapatma davası, öte yandan İstanbul'da bombalanan gazete merkezleri gibi tatsız bir dönemden geçilmekteydi. Feto'nun gücünün zirvesinde olduğu dönemde bu Afrika zirvesi işleri başlatılmıştı.
İkinci zirve, 2014 yılında Ekvator Ginesi'nin başkentinde yapıldı. İkinci zirve dönemi de maalesef Türkiye'nin rahat olduğu bir dönem değildi. Feto ile kavga başlamış, bir tarafta MİT tırlarıkumpası, devamında Ergenekon tahliyeleri başlamış. Cumhurbaşkanlığına Gül'ün yerine Erdoğan geçer. Devamında A. Davutoğlu başbakan olur ve Suriye karış(tırıl)ır. Bu ortamda Ekvator Gine'sinde yapılan ikinci Türkiye-Afrika zirvesi ne ölçüde başarılı olabildi tartışılır.
ÜÇÜNCÜ ZİRVE
Zirvelerin 5 yılda bir düzenlenmesi öngörülmüştü. Herhâlde biraz sarkma oldu ve geldik üçüncü zirveye. 17 Kasım'da üçüncü zirve İstanbul'da yapılacak. Ortam önceki zirve dönemlerinden daha olumlu ve Afrika’da başarılı projeler üretmeye hayli elverişliişbirliği zemini mevcut. Türkiye'nin Çin ve Rusya ile ilişkileri önceki dönemlerden daha iyi ve Afrika'da ortak iş yapma arzusu ve fırsatları mevcut.
Gerçekçi olmak gerekirse, Afrikalı liderlerin birçoğunun gelmesini zaten beklememeliyiz. Türkiye'nin ekonomik sıkıntıları mevcut ve yurtdışına bu durum daha da abartılarak yansıtılıyor. Afrikalı liderlerin katılım oranı için bu konu az veya çok bir faktör olacaktır.
Diğer taraftan çok fazla liderin katılması, başarılı bir zirve için gerek şart değil. Üst seviye diplomatların katılımı ile de başarılı bir zirve geçirilebilir.
Önümüzdeki zirve aynı zamanda Afrika'daki 45 civarı büyükelçimizin de hem birbirleri ile, hem merkez birimleri ile yüz yüze çalışmaları için iyi bir fırsat. Dışişlerimiz için de, hem elçilerin performans değerlendirmesi, hem kariyer planlamaları için bir fırsat olabilir.
AJANDA
Afrika'da çok fazla ülkenin birbiri ile problemi var. Bu sorunların çoğu, eski sömürgeci ülkelerin çekilmesi sonucu oluşan sorunlar. Sınır anlaşmazlıkları, ülke içi etnik ayrılık sorunları, birilerinin fişteklediği askeri darbeler ile getirilen liderler, kuraklık sorunu, çevre kirliliği sorunu, altyapı ve sağlık sorunları akla gelen sorunlar. Türkiye bu sorunların bir kısmının çözülmesi veya azaltılması için yaklaşım sergileyebilir ve ilgili taraflar arasında kolaylaştırıcı diplomasi hizmeti sunabilir.
Havayolu taşımacılığı (THY) konusu, denizyolu konteyner ulaşımı konusu, askeri işbirlikleri, madencilik, petrol, gaz, boru hattı, demiryolu meseleleri muhtemelen gündeme gelecek konular arasında.
Her ne kadar Türkiye, Afrika'da milyar dolarlar saçabilecek durumda bir ülke olarak görünmüyorsa dahi Afrikalı liderlerin bu zirveye üst seviye katılım göstermesi için yeterince gerekçe var. Öncelikle Türkiye, uzun zamandır olmadığı kadar bağımsız dış politika yapabilir, karar alabilir yapıya gelmiş durumda. Diğer konu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devlet idaresinde hem yeterli tecrübesi var, hem vereceği sözü yerine getirebilecek yetkisi var. Tüm bu açılardan, Türkiye Zirvesi katilimi, Afrikalı liderler için, Fransa lideri ile görüşmekten daha verimli olacaktır. Türkiye ile yapacakları her anlaşmanın gerçekleştiğini hızlagöreceklerdir. Ayrıca, İstanbul'un Afrika'ya sağladığı yoğun bağlantı imkanı sayesinde, İstanbul merkezli Afrika toplantıları, zaman ve maliyet açısından ideal olabilir.
Zirvenin daha faydalı geçmesi ve Afrikalı liderlerin ilgisini artırabilmek için Çin ve Rusya'dan da belki Dışişleri bakanı seviyesinde katılım faydalı olabilir. Türkiye, Çin ve Rusya'nın beraber çalışarak Afrika'da alabilecekleri çok yol var.
HAVACILIK
Havacılık konusunda Afrika ile İstanbul arasındaki uçuş ağını genişletmek gerekli ancak bunu THY üzerinden yapmak yüksek maliyetli olacaktır. Daha akıllı çözüm, Afrikalı havayollarını İstanbul'a direk uçuş koymaya motive etmek olabilir. Afrika'da genelde kullanılan uçak tipleri ucuz ve eski modeller olabilmektedir. THY'nin güçlü teknik altyapısı ile bu konuda faydası dokunabilir. Dünya piyasalarından THY'nin Afrika pazarına göre alacağı ikinci el uçakları bakımdan geçirerek ilgili Afrikalı havayollarına satması ve karşılığında İstanbul'a direk uçuş konulması istenebilir. THY ile codeshare anlaşmaları artırılabilir. Rus ve Çin uçak üreticileri üzerinden Afrika’ya daha çok yolcu uçağı tedarigi sağlanabilir.
KONTEYNER
Deniz konteyner taşımacılığı konusunda da yapılması gereken işler belli. Türkiye, nasıl THY'yi kamu gücü ile yoktan var ettiyse, benzer bir milli firmayı konteyner taşımacılığı için yaratması ve Afrika limanlarına servise başlatması gerekli. Aksi durumda, bugün olduğu gibi daha çok Fransız firmalarının servis verdiği Afrika limanlarına, Fransa aktarmalı olarak mallarımız taşınır. "Kim, kime ne satıyor?" türü ticari bilgiler de Fransız istihbaratı ile ilintili bu lojistik firmaları üzerinden rakip üreticileri besleyecektir.
Afrika lojistik pazarında köşeleri tutmuş olan firmaların başında gelen Fransız Bollore firmasının bir süre önce, artan rekabetten ötürü, Afrika operasyonlarını satış masasına koyduğu biliniyor. Türkiye'nin kuracağı bir konsorsiyum ile, Afrikalı ortakları ve belki Çinli ortaklar ile bu bölüme talip olması ve Afrika’daki bazı konteyner limanı, depo, gemi ve demiryolu varlıklarını devralması arzulanabilir.
FIRSATLAR
Zirve İstanbul'da iki gün sürecek. Hazır Atatürk Kültür Merkezi yenilenmişken belki AKM'de Afrikalı misafirler için akşam gösterileri hazırlanabilir. Sonraki zirveler için de Afrika temalı bir müzikal uygun olabilir.
Son dönemde şiddetlenmiş durumda olan Fas-Cezayir itilafı, Etiyopya-Tigray çatışması, Nil deltasındaki baraj projelerinin yarattığı itilaflar, Viktorya golündeki ekolojik sorunlar, Eritre ve Yemen arasındaki ada sorunu, Batı Sahara sorunu, yaklaşan Libya seçimleri, Batı Afrika'da kullanılan ve Fransa tarafından yönetilen ortak para türlerinin yerine konabilecek çözümler, Somali-Etiyopya itilafı, Madagaskar civarındaki Fransa egemenliğindeki adalar gibi konuların ilgili ülkeler ile çalışılmasında fayda olabilir.
Afrika'nın Akdeniz bölgesi ile iç kısımları, Gine körfezini ve güney kısımları bağlayabilecek demiryolu, TIR kervanları, kervansaray inşaatları, gaz ve telekom hatları, su yolları vs. projelerin tartışılabileceği forumların organize edilmesi faydalı olabilir.
İSTANBUL’DA AFRİKA RENKLERİ
Afrika'nın her köşesinde zengin müzik, sanat, dans, yemek ve kültür yapısı var. Zulu bölgesi ayrı, Berberi bölgesi ayrı Müslüman bölgeler ayrı zenginliktedir. Her bir vatandaşımızın tüm bu bölgeleri gezmesi pek olası değildir ancak İstanbul'da kurulacak bir Afrika mahallesi ile Afrika'nın renklerinin İstanbul'un turistik haritasının parçası haline getirilmesi gayet mümkündür. Bu konseptin bir benzeri 1970'lerde Londra'da Camden Market projesi ile yapıldı. Londra'nın en geri kalmış ve neredeyse gecekondu bölgesinde, özel konseptli bir pazar düzeni başlatıldı ve o tarihten beri bölge genişledi ve Londra'nın popüler turistik bölgeleri içine girdi. Yabancı yatırımcılardan büyük gayrimenkul yatırımlarını zaman içinde aldı. O bölgede de Afrika lezzetleri, dünyanın farklı bölgelerinden özel tasarımlı butik dükkanlar, sokak sanatçıları gibi unsurlar kullanıldı. İstanbul'da da çeşitli Afrika sokak yemekleri, el işi örgüler, resimler, Afrika müzikleri ve dans okullarının olduğu bir merkez bölge yaratılabilir. ( Belki Harbiye'nin arka sokakları olabilir?? Hem Taksim'deki turistik alanı Osmanbey tarafının alışveriş potansiyeli ile kesintisiz olarak bağlamış oluruz hem de Harbiye'nin problemli arka sokakları toparlanmış olur)
PETROL-OPEC
Petrol konusunda elbette işbirliği potansiyelleri olabilir. Ancak kısa dönemde kritik olan konu Afrika'daki mevcut petrol üretim sahalarının üretimlerinin artırılmasıdır. Bazı dönemlerde global petrol firmalarının petrol fiyatlarını manipüle etmek için üretim sınırlama eylemleri olabilir ve bunu ilgili ülke yönetimlerinden gizli dahi yapabilirler. Türkiye'nin ve Afrika ülkelerinin genelinin çıkarına olan yaklaşım, petrol üretiminin artırılması ve fiyatların düşürülmesi, OPEC gibi kartellerin zayıflatılması, tercihen dağıtılmasıdır. Bu doğrultuda özellikle Çin ile artırılan petrol üretiminin satın alınması ve kapasite artırıcı yatırımlar konusunda ortak politika geliştirilebilir.
Avrupa ülkelerine Afrikalı göçü konusu, Türkiye'nin zirvede ele alması gereken bir konu değildir. Zaten bu konunun kök sebebi olan ekonomik sorunlara Türkiye düzenlediği zirve ile ilaç olma gayreti içindedir. Semptomatik tedaviler ile Avrupa'nın ilgilenmesi daha yerinde olacaktır.
AFRİKA BİRLİGİ
Afrika Birliği (AfB) , 1999'da Libya lideri Muammer Kaddafi önderliğinde kurulmuş, her sene toplanan ileriye giden başarılı bir birliktir. Merkezi Etiyopya’dadır. Çin, AddisAbaba'da AfB için 200 milyon dolarlık bir merkez kampüs ( Bila bedel) inşa etti. Türkiye'nin de AfB'yi zirveye davet etmesi, çalışmalarına destek olması faydalı olur. Kaddafi'nin öncülük ettiği AfB'nin Libya'nın geleceği konusundaki görüşlerini Türkiye dikkate almalıdır.
MİT'in de yurtdışı yapılanmasını güçlendirmesi için bu zirve bir fırsat olabilir. Malum, ekonomik ve elektronik istihbarat konusu gelişmiş ülkelerde yurtdışı istihbaratın önemli bir parçasıdır. 150 milyon dolar üzeri tüm ihaleler istihbarat servislerinin takibindedir. Çin'in inşa ettiği AfBMerkezi'nde duvarlara gömülü dinleme cihazları olduğu, bilgisayar sistemlerinin tüm verileri Şangay'a gönderdiği iddiası, bazı algı operasyonları yapmaya meraklı batılı gazetelerce dünyaya servis edilmişti. Bu casus sistemleri var mıydı, bilgiler Şangay'a mı yoksa Washington'a mı gönderiliyordu? Elbette bunları bilmek hayli zor ancak istihbarat oyuncularının Afrika'da güçlü şekilde sahne gerisinde olduğu belli.
AfB'nin uzay ajansı programı ve Afrika ülkelerinin 15'den fazla uzay ajansı mevcuttur. Türkiye'nin yeni çıktığı bu yolculukta, bu kurumlar ile işbirliği yapması anlamlı olabilir.
GÜVENLİK
Gine körfezinde, Ocak ayında bir Türk ticaret gemisine korsanlar saldırmıştı.Can kaybı ve rehin durumu yaşanmıştı. 2019'da yine yakın bir bölgede benzer bir saldırı Türk gemisine yapılmıştı. Bölgedeki NATO kuvvetleri yetersiz mi kaldı yoksa saldırıların politik bağlantıları mı var, bilemeyiz. Bu bölge, dünyada en çok korsan saldırısı yaşanan bölge. Bölgede Türkiye yapımı İHA'ların gözetleme amaçlı ilgili ülkelere hizmet vermesi, otonom deniz araçlarının devreye alınması ve ticaret yollarının güvenliğini sağlaması maliyet etkin bir yöntem olabilir.
GÜNEY AFRİKA
Güney Afrika'daki gelişmeler Türkiye tarafından yakından takip edilmelidir. Güney Afrika'da son yıllarda hızlanmış bir beyaz göçü trendi mevcuttur. Siyahiler ve beyazlar arasında düşük yoğunluklu bir çatışma durumu devam etmektedir. Bir çok beyaz (ve Hintli), Kanada başta olmak üzere farklı ülkelere göçme ve şirket merkezlerini taşıma telaşındadır. Bu trendin önümüzdeki yıllarda devam edeceğini öngörebiliriz. Türkiye'nin siyahi idaresindeki G.Afrika ile ilişkilerini geliştirmesi ve ülkeden kaçan yetişmiş işgücü ve sermayenin bir kısmına talip olması faydalı olabilir. Türkiye’nin Güney Afrika ile, Batılı ülkelerin aksine doku uyuşmazlığı sorunu yoktur.
SAAT DİLİMİ
Türkiye, Doğu Afrika ülkelerinin bir kısmı ile aynı saat dilimindedir ancak bir dilim (saat) batıya kaydığında Afrika'nın tam olarak merkez saat dilimine ( Kahire - Cape Town boylamı) geçmiş olacaktır ve büyük bir nüfus ile çalışma saat aralığını eşitleyecektir.En büyük ticari ortağımız olan Avrupa ile farkı azaltacaktır.Türkiye'nin kalabalık nüfus merkezleri' de doğal saat dilimine geçebilecektir. Sosyal ve ekonomik açıdan bu konunun incelenmesinde fayda olabilir.
Üçüncü Türkiye-Afrika Zirvesi’nin, Afrika'daki yeni bir atılımın habercisi olmasını diliyoruz.