Adam bilmiyor, biliyor gibi yapıyor.
Bilmeden, sana öğretmeye çalışıyor.
Yanlış yapıyor, yalan söylüyor,
Özrü kabahatinden büyük
Ona, buna, sana yüklemeye çalışıyor.
Sütten çıkmış ak kaşık...
Başkasını karalıyor.
Adam ilkel, görmemiş, öğrenmemiş,
sana yol yordam öğretmeye kalkıyor.
Erdem yok, kişilik, kimlik yok.
Olan benliğiyle barışık değil.
Olmadık kılıklara özeniyor,
Sahte, yapay, iğreti duruyor
Anlatıyorsun, anlamıyor, anlamazdan geliyor.
Ağzı kalabalık, kültürsüz, sanatsız, müziksiz
Okuması yazması var, okumuş cahil
Bilgiç mi bilgiç
Herşeyi herkesten çok biliyor.
Sakal bıyık modellerini izliyor
Birgün entel, öteki gün profesör,
Aktör, artist... Rol kesmesini iyi biliyor.
Sözde en ilerici, cumhuriyetçi, demokrat
Hatta Atatürkçü, devrimci
Hem de gazeteci; boş gaztenekesi.
O bilir, ondan sorulur
İnsan hakları, özgürlükleri, memleket meseleleri
Kimseyi beğenmez, dünyanın merkezi
Yoktur insana, insani değerlere saygı, sevgisi
Kuşkusuz onu siz de tanırsınız
Boşuna uğraşmayın, bilinçli düzelmezlerdendir.
İnsanın iyi yanını alıp kötü yanını törpülemeye çalışmalı ya
Boşa gider zamanınız
Bilinçlidir, görevlidir
Karalamak, kışkırtmak, zarar vermektir işleri
Sinirlendiğinizle kalırsınız.
Özünde, aslında, mayasında
Aydına, aydınlanmaya, aydınlığa düşman
Memlekete, memleketini sevene düşman
Bize düşman, size düşman,
Mücadele edene düşman
Yabancı efendiye, ele hizmet edene hayran,
Hayır gelmez bunlardan
Kendimi güzelliklere, aydınlık günlere ayırdım.
Gevezelerle zaman öldürmeye boşverdim;
Olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olanları
İnsan olan insanları seviyorum
el ele, kol kola, omuz omuza
Mavi atlastan bir dünya için onlarla
Birken bin, yüz binken milyonlar olmalıyım...
Boşa gitmemeli, hiçbir an...
Zaman öyle hızlı akıyor ki...