Yarın zengin olacağım

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

İşleri yolunda gitmeyen, çok borcu olan ve çalışmaktan da imtina eden bir arkadaşınız gelse size, ‘yarın zengin olacağım’ dese ne yaparsınız? Öncelikle ‘nasıl’ diye bir sorarsınız değil mi?

Muhtemelen size ‘karıştırma orasını’ diyebilir. Fakat tatmin olmazsınız ve piyangodan ikramiye beklediği ihtimalini, çok büyük bir mirasa konup konmadığını, büyük bir buluşa imza atıp atmadığını ya da benzer alternatifleri sıralarsınız.

Peki size tüm bunlara karşı ‘öyle olacağına inanıyorum’ derse tepkiniz ne olur? Muhtemelen aklından zoru olduğunu düşünerek, acı bir gülümsemeyle yanından uzaklaşırsınız.

Çünkü bırakın zengin olmayı, belli bir kazanç elde edebilmesi için dahi insanın mevcut durumunda değişikliğe neden olacak bir işe imza atması gerektiğini her sağlıklı insan gibi bilirsiniz.

Bu örnekten yola çıkarsak, Türkiye’nin filmi yanlış okuyarak, hatta tüm olumsuzlukları kendisine yapılmış bir komplonun parçası olarak göstererek, yaptığı yanlışın bir mantığı olduğuna inandığını telaffuz ederek kurgusunu değiştireceğini düşünebilir misiniz?

İktidara yakın bir milletvekilinin ‘Ekonomide bir şey deniyoruz’ sözü zaten tam anlamıyla ağlanacak mı, yoksa gülünecek bir şey mi karar veremedim. Yani 20 yıl boyunca ekonomiyi yönetmişsiniz, yapılan hasar ortada, hatalar arka arkaya sıralanıyor, buna karşılık bir plan program değil, deneme yapıyorsunuz öyle mi?

Mesele burada da bitmiyor Kabine toplantısının ardından yapılan açıklamada, öyle sözler sarf ediliyor ki, zannedersiniz ülkede iktisadi bir devrim oluyor. Kurdaki yükselişin hiçbir şeye etki etmeyeceğini, aksine ihracatı rekabetçi kılacağını, bunun istihdam ve cari açık sorununu gidereceğini düşüneceksiniz.

Peki tüm bunları terse çevirecek bir hamleniz oldu mu? Faizi düşürdük. Faizi kim için düşürdünüz? Konut piyasası için... Ne uğruna? Bütçede görev zararıyla gelecek zamları göze alarak... Gerçekten güler misin, ağlar mısın cinsinden bir yaklaşım.

Ortada yerli üretimi destekleyecek, ayağa kaldıracak hiç bir şey yapılmadığı gibi, büyük bir plansızlık içinde üreteni ürettiğine pişman eden sisteminizi değiştirmeyeceksiniz; maliyetlerdeki artışı yok sayıp, bunu bir takım fırsatçılar başlığı altına sığdıracaksınız; ‘Yüksek faiz-düşük kur kısır döngüsü yerine yatırım, üretim, istihdam, ihracat odaklı ekonomi politika’nız olduğunu iddia edeceksiniz; ama tam bir kısır döngü içinde boğuştuğunuzu herkes bilecek ve ne kadar iyi bir noktaya gittiğimizi anlatacaksınız.

Peki siz bunları söyledikten sonra ne olacak? Döviz kurları TL karşısında tarihi rekorlarını kırmaya devam edecek. Gerçekten söylemler artık inanılır olmaktan çıktı; ama ülkede iktidar ya söyleyerek bir şeylerin değişeceğini zannediyor ya da 84 milyonu saf yerine koyuyor. Hangisini beğenirseniz, sizin yanıtınız o olsun.

Tüm yazılarını göster