Türkiye’de işsizlik resmi rakamlara göre bile iki haneyi bulurken, aynı saatlerde bir haber daha ajanslara düştü. İşkur’un verilerine göre Türkiye’de en çok aranıp da bulunamayan meslekler şunlar:
Tekstil sektöründe makineci, satış danışmanı, beden işçisi, garson, kaynakçı, şoför, mobilyacı, güvenlik görevlisi, temizlik görevlisi ve muhasebeci…
Makinecileri sigortasız, satış danışmanlarını pazarcı, beden işçisini fıtratında ölüm olan kişiler, garsonu hizmetkâr, kaynakçıyı sırada araya giren şahıs, şoförü örneğin taksici ise taksimetreye çalışıp evine ekmek götüremeyen insan, mobilyacıyı keresteci, güvenlik görevlisini ilk yakılacak şahıs, temizlik görevlisini köle ve muhasebeciyi şirketlerin kötü polisi yaptıktan sonra bu ne kadar şaşırtıcı?
Fakat daha da garip olan iş arayanlar içinde atanamayan öğretmenlerin, hedef tahtasındaki doktorların, bilime ihaneti istenen mühendislerin ve diğer meslek kollarından gençlerin olmaması. Sizce de resmi rakamların bile yaklaşık yüzde 19 gösterdiği genç nüfustaki işsizlik oranına rağmen, bu alanlarda iş arayışı olmaması şaşırtıcı değil mi?
Bu veriden birkaç sonuç çıkarmak gerekiyor. Öncelikle İşkur’un kredibilitesi olan, çözüm üreten bir kurum özelliği taşımadığına dair kanaatin varlığı… Çok çaresiz değilse, kaç kişi İşkur’dan kendisine iş bulsun diye medet umar?
Organ nakli yaptırmış ve 5 kilogramdan fazla taşıması mümkün olmayan insanlara temizlik işi ayarlayan bir kurumun ciddiyeti, duyarlılığı ne olabilir? İkinci sıkıntı ise buraya başvurulmadığı gerçeği ortadayken, işsizliğin bu kuruma yapılan başvurulan üzerinden hesaplanıyor olması…
Üçüncü bir temel mesele var ki her yere açılan gecekondu üniversiteleri sayesinde, potansiyel işsizlerin 4- 5 yıllık ötelemelerle, istatistiklere sonradan dahil olması gerçeği… Liseden mezun olan bir çocuk, elinde mesleği yoksa, sokarsınız bir üniversiteye, minimum 2 ila 4 yıl işsiz gözükmez. Kazanamayan da hazırlanıyor gözükür.
Her ile açılan, ama içi bilgi ile donatılamayan üniversiteler işsizliğin saklandığı zulalardır. Buradan mezun olanları da yarı yarıya elerseniz, erkek nüfusu askere yollar ve yine işsiz olarak nitelendirmezsiniz.
Peki sonuçta mezun olanın ihtisas sahibi olduğunu söylemek mümkün mü? Ne yazık ki belli üniversiteler dışında hayır… Ülkede meslek lisesi eğitimini imam hatipten ibaret gören, onu bile eline yüzüne bulaştıran bir zihniyetin Türkiye’yi getirdiği nokta budur.
Herkesi ya beden işçisi ya da mühendis olmaya zorlar. Oysa bir ülkenin doktor kadar hastabakıcıya, mühendis kadar teknikere de ihtiyacı yok mu? Bu memlekette bir ara elaman katliamı yaşanıyor ve bu da eğitim sistemi üzerinden yapılıyor.
Sonra işsizlik açıklanıyor, gerçeğin çok altında oranlarla sunuluyor. Vatandaş aç, onu da bir gecede milli gelir zengini yapıyorlar. Müjdemi isterim 5 yıl Sayıştay raporundan uzak Türkiye, iktidarının 2018 yılında yine vatandaşını hesap değişimi ile bir gecede zengin edeceğini duyurdu.
O zaman çalışmaya, eğitmeye, insan ve birey yetiştirmeye ne gerek var? Bahsi geçen işlerde Suriyeliler kaçak çalışır; vatandaş gözü bahiste kupon yapar; çalışanın parasının biriktiği SGK’nın (172 milyon TL) 80 milyon dolarıyla da iktidar saray…
Hepsini topla çıkar ortada ne var? Haldun Taner’in ‘lüküs hayat’ müzikali… Koşun kaçırmayın biletleri… Hisseli Harikalar Kumpanyası’ndan Lüküs Hayat performansı… Büyük usta beni affetsin, ki burada bahsi geçen usta Haldun Taner’dir.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr