Memleketin dâhilinde siyasi manzara-i umumiye

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Türkiye’de siyaset kilitlenme noktasına geldi. Emperyalist merkezlerin desteği ile şoven Kürt fanatizminin temsilcisi olan HDP (PKK), Türk milliyetçiliği söylemi ile siyaset yapan MHP ile eşit düzeye getirildi. Bu partilerin milletvekili sayısı 80. Her iki parti de, AKP-CHP koalisyonu dışında, hem kilit hem de anahtar rolü oynayacak bir konumda! Ancak görünen o ki sadece zorlama ile dengesiz ve sağlıksız bir hükümet kurulabilir.Onun ömrü de fazla uzun olmaz!

AKP’de üç grup göze çarpıyor. Ağırlıklı olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çekim alanında bulunan kesim. Abdullah Gül’e yakın olan grup ise daha çok Batılı merkezler, ülke içindeki oligarşi, Cemaat ve CHP içinde Kemal Kılıçdaroğlu’na dayanarak ayakta kalmaya ve siyasi manevra alanını genişletmeyeçalışıyor.Şu ünlü Gül-Gülen-Kılıçdaroğlu-Oligarşi-Batı ittifakı! Başbakan Davutoğlu ve ona yakın kesimler ise Erdoğan ve Gül arasında sınırlı da olsa bir alan bulmak ve orada mevzilenmek istiyor. Ama bu kesimde ibre, kısa dönemli çıkarlar için Gül’den yana!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gönlünden geçen muhtemelen erken seçim! Çünkü bazı bölgelerde birkaç binlik oy değişiklikleri milletvekili sayısını önemli ölçüde etkiliyor. Kaybedecek bir şeyi olmadığından, kendisi açısından denemeye ya da zorlamaya değer! Çünkü mevcut dengeler içinde kurulacak her hükümet, kısa dönemde hareket alanını daraltacak, orta dönemde eski faturaları önüne koyacak! AKP’de Gül ve Davutoğlu konjonktürel bir işbirliği içinde,koalisyon ortağı ve muhalefet partilerinin de desteğini alarak Cumhurbaşkanı’nı Anayasal sınırlar içine çekecek adımlar atacak!

Ahmet Davutoğlu yaşamak için, nasıl olursa olsun hükümet kurmaya mecbur! Bu nedenle her türlü esnekliği göstererek bir koalisyon formülü bulmak için elinden geleni yapıyor. Aksi halde hem Başbakanlığı hem de Genel Başkanlığı kaybedecek!

Abdullah Gül de muhtemelen bir koalisyon hükümeti, tercihen Batı’nın da istediği AKP-CHP ortaklığı için çaba sarf edecek! Çünkü böyle bir hükümet Erdoğan’ın etkinliğini azaltırken, Kılıçdaroğlu faktörü nedeniyle kendisinin ağırlığını artıracak!

Egosu yüksek olan Tayyip Erdoğan’ın aracılar vasıtası ile Gül ile görüşmesi, aslında köşeye sıkıştığının bir emaresi!Tayyip Erdoğan’ın etrafındaki çember giderek daralıyor. Erken seçim çok da kolay değil! 55 binlik ödemeleri duyan taze mebusları kim yeni bir seçime razı edebilir! Dış merkezlerin de hedefinde olan Erdoğan’ın kuşatmayı yarmak için radikal adımlar atması sürpriz sayılmamalı!

Diyaliz cihazına bağlanan Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir koalisyon hükümetine olan ihtiyacı herkesten çok daha fazla! Partisini Atatürk’ten kopararakHDP’ye (PKK) yapıştırdı; ancak bu politikaları Tunceli’de bile itibar görmedi. Dersimli Kemal’e Tuncelililer kırmızı kart gösterdi!

Cihazın fişinin çekilmesi kâbusu ile yaşayan Kılıçdaroğlu, 132 vekili olmasına rağmen 80 mebusu olan Devlet Bahçeli’ye başbakanlık teklif etti. Çünkü üstündeki HDP (PKK) gölgesi hem toplumun kendisine olan güven duygusunu hem de saygınlığını yerle bir etti.Geçmişte SHP’yi yıkan süreçlerin benzerini yaşayan yeni CHP, üzerindeki safraları atmadan sağlıklı bir rotaya giremez!

Bahçeli’nin Kılıçdaroğlu’nacevabı tam bir ibret vesikası: “Sen Cumhuriyet’in kurucu ideolojisini terk ettin! Senin milletvekillerinin üçte biri HDP’yi (PKK) destekliyor!” Koşullar Kılıçdaroğlu’nu öyle bir noktaya getirdi ki herhangi bir hükümet için her şeyi kabul etmeye hazır! Başka türlü ayakta kalma şansı yok! Hem seçim yenilgisi hem de ideolojik savrulma nedeniyle sarılabileceği tek dostu demagoji.Tabii bir de kendisine kol kanat geren Cumhuriyetçilerin (!) Ekmeleddin kanadı var!

Devlet Bahçeli, oy hesabıyla değil ama ortaya çıkan durum itibarıyla iyi bir rüzgâr yakaladı. MHP, TBMM’de bölünme temaları içeren açılıma karşı çıkan tek parti! Vatanın birlik ve bütünlüğü için Meclis’teki en önemli mevzi olduğu anlaşıldı. MHP her durumda kazandı. Hükümet içine girdiği takdirde bölücü politikaları engelleyerek sempati toplayacak, dışında kaldığı takdirde yapılacak olası bir erken seçimde büyük bir oy patlaması yapacak! Türkiye’nin dört bir yandan saldırı altında olduğu bir dönemde ülke bütünlüğünü savunan her siyasi hareket büyüyerek güçlenecektir.

HDP (PKK), baş halatı İmralı’da, kıç halatı Kandil’de olan bir gemiye benzetilebilir. Gemi İmralı ve Kandil’in onayını almadan iskeleye yanaşamıyor; yanaşsa bile iskelede tutunamıyor! Seçim gecesi AKP’yi hedef alan açıklamalar yapan Demirtaş, Kandil’den yediği fırça sonrasında AKP’ye mavi boncuk uzatmaya başladı. AKP, birdenbire AK Parti oluverdi!HDP’nin bağımsız politika izleme olanağı ve iradesi olmadığı bir kez daha tescil edildi.HDP’nin, terör örgütünün Meclis’teki temsilcisi olma dışında hiçbir fonksiyonu olamaz!

İçinde bulunduğumuz koşullarda, diğer olasılıklar elenmiş, iki seçenek birbiri ile karşı karşıya gelmiştir:Cumhurbaşkanı’nın zorlayacağı erken seçime karşı AKP-CHP koalisyonu! Sistemin erken seçime gidecek bütün kapıları kapatacağı düşünülebilir. Bu durumda AKP-CHP koalisyonu en muhtemel olasılık olarak karşımızda durmaktadır.Bu ise Türkiye’nin başına gelebilecek en büyük beladır! Bu koalisyon kurulduğunda Vatan Partisi’nin Türkiye’nin sigortası olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster