Bir işletme düşünün ki, 2018 gibi kur sıkıntısının had safhaya çıktığı bir yılda kar etmiş, ama ondan sonraki iki yılda, 2018’de ettiği karın 10 katı zarar yazmış. Bu olabilir mi? Olursa ‘ne değişmiş’ diye sormaz mısınız?
Esasen sorulduğu da görülüyor. PTT’den bahsediyorum. TBMM KİT Komisyonu’ndaki görüşmelerden anlıyoruz ki, son 2 yılda 2 milyar TL’ye yakın zarar söz konusu. Hatta tam rakam da şu: 1 milyar 959 milyon TL.
Peki ne olmuş? Varlık Fonu’na devredilmiş. Devletin kasasına para koyarken, bir anda koyduğu paranın 10 katı zarar yazmaya başlamış. Sizce de bu işte bir gariplik yok mu?
Aslında bu ilk değil. Daha önce Çaykur’dan TCDD’ye, Botaş’tan Kayseri Şeker’e kadar birçok kamu kuruluşunda aynı kaderin paylaşıldığını görüyoruz. Yanlış yönetim mi; istismar mı?
Bunu bilmek mümkün değil ve araştırılması gerekiyor. Ama bunlar olmasa bile gömleğin düğmeleri zaten daha ilk başta yanlış iliklenmeye başladı. Varlık Fonu’nun kurulduğu dönemlerde verdiğim bir röportajda da, yazılarımda da bunu paylaşmıştım.
İşin istismar boyutu kulaktan dolma ya da kanaatle ifade edilecek iş değil. Onu yetkilisinin araştırması gerekiyor. Ama Varlık Fonu’nun zaten varlığı sakattı. Neden? O zamandan beri anlatmaya çalıştığımı hatırlatayım.
Varlık Fonu, dünyanın farklı ülkelerinden kullanılan bir sistem ve son derece doğru. Ülkenin artı değerlerinin bir fonda toplanmasını, finansman gereken projelerde yurtdışından faizle borç almak yerine, bu fonun ihtiyacı karşılamasını ve günün sonunda da paranın faiziyle yine kendi cebine ödenmesini sağlar.
Yani düz bir mantıkla öz sermayeyle iş yapmak anlamına gelir. Peki bu fon hangi ülkelerde olur? Ekonomisi artı veren, fazla parasını doğru değerlendirme ihtiyacı olan memleketlerde. Bu arada bizdeki gibi saçma ve hayal ürünü, adına proje bile denilemeyen işlere finansman sağlanmaz.
Geri dönüşü olan işlere para verilir. Çünkü toplumun parasıdır; ödünçtür; yurtdışına faiz ödememek ve ucuz finanse edilen işlere imza atmak için kullanılır. Bizde çok şükür 500 milyon dolara mal edilmesi gereken iş, 3-4 milyar dolara mal olduğu ve kimse de sorgulamadığı için böyle bir durum zaten söz konusu değil.
Dedim ya bizde ilk düğme yanlış iliklendi diye. Ekonomisi o dönemde Uluslararası Yatırım Pozisyonu’nda 350 milyar dolar ekside olan bir ülkede kurularak iktisat tarihine geçildi. Tıpkı faiz düşerse enflasyonun düşeceğine inanıldığı gibi...
Tekrar ediyorum; varlık fonu fazla veren zengin ekonomide işe yarar; bizdeki gibi eksi bakiyedeki ülkelerde; hele de kullananın kontrol edebildiği bir sistem kurulmuşsa sadece zararı büyütür.
İlk kurulduğu dönemde uyarmıştım. Demiştim ki: Bu gidişle günün sonunda gelir idaresini de içine atar, sonra satarsın. Bu da 21. yüzyılın Düyun-u Umumiyesi anlamına gelir. Ne yazık ki ders almayarak benzer bir noktaya sürükleniyoruz.
Yani fon zaten varlığıyla da, işleyiş sistemiyle de tartışmalı. Bunun içine atılan şirketlerin zarar etmesinden daha doğal bir şey yok. Çünkü içine her attığınızı ülkenin zararına ortak ediyorsunuz demektir. Bunun dışında istismar varsa, o zaten bonus.
PTT özeline dönecek olursak; aslında fon tartışmasından ayrı olarak komisyonda yöneltilen çok önemli bir soru daha var. Soruyu İyi Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ortaya attı. “ Pandemi döneminde kargo şirketleri işe yetişemezken PTT nasıl oluyor da zarar ediyor? ”
Çok haklı bir soru değil mi? Pandemide e-ticaretin arttığını zaten gözümüzle de görüyoruz. Burada en büyük yükün ve iş hacminin kargo şirketlerinde olduğu da hissediliyor.
Hadi hisleri bir kenara bırakıp KPMG’nin 2021 ilk üç ayını kapsayan Lojistik Güven Endeksi’nin tespitine bakalım.
“ KPMG Türkiye ile İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi iş birliğiyle hazırlanan Lojistik Güven Endeksi açıklandı. Endekse göre lojistik sektörü 2021 yılını ilave yükselişle karşıladı. Ocak-Mart 2021 döneminde, bir önceki döneme göre yaklaşık yüzde 12 artan endeks 124,74 puanla, ölçülmeye başladığından bu yana en yüksek artışı gösterdi. Endeks geçen yılın aynı dönemine göre de 40 puanın üzerinde bir artışa işaret ediyor. Sektörün güncel durumunu gösteren Mevcut Durum Endeksi artış trendini bu dönemde de sürdürerek 116,06 puana yükseldi. Gelecek Dönem Beklenti Endeksi de 2020’nin son çeyreğine göre yüzde 13’lük bir artışla 129.08 puana ulaştı .”
Manzara buyken PTT’nin zararı daha tartışmalı hale gelmiyor mu? Peki bunun yanıtını nasıl alacağız? Ne yazık ki o çok mümkün değil. Çünkü komisyon konuşmalarından anlıyoruz ki, son iki yıldır teftiş söz konusu olmamış.
Ama hatırlatayım sadece bunu PTT ile sınırlamayın. Sorun fonun kuruluşundan başlayıp, kullanım tarzına kadar her alanda hepsini kapsıyor. Problem, adı varlık olanın ülkedeki yokluğun üzerine kurulmasında.