Dünyada siyaset iyice çağrından çıktı. Politikaya yön verenler ama bir başka ülkenin iç işlerine karışarak, oraları karıştırarak, kâh kendi ülkesi içinde kuralları, kurumları, teamülleri alt üst ederek 21. yüzyıl tiranları haline geliyorlar.
‘Demokrasi götüreceğiz’ bahanesiyle halkları baskı altına alıp, kimi zaman kredilerle kimi zaman sopayla korkutup uyuşturup, soyuyorlar. İnsanlara vatandaş olmayı çok görüyorlar. Bu tipler bir süre sonra kontrolden çıkıp, herkesten şüphe eder hale geliyorlar.
Fakat asırlardır değişmeyen kural, tam bağımsızlık hassasiyeti olan toplumlarda, baskı rejimlerinin bir süre sonra bumerang etkisiyle, baskıyı yapanları gelip vurduğudur. Bu nedenle daha onurlu ve insancıl siyaset izlemek lazım…
Dünyadaki her liderin bilmesi gerekir ki, bir ülkede hukuk ile oynamayacaksın. Çünkü o gün avantajına gözüken kurallar manzumesi, içi boşalıp kişisel hırsların etkisiyle adamına göre muameleye dönüştüğünde bir gün gelip sizi de karşısına alır.
Dünyadaki her siyasetçinin bilmesi gerekir ki, tam bağımsızlık kaygısı olan kişilerden oluşan toplumlarda basın özgürlüğüyle oynamayacaksın. Bir kere ilkeler alt üst oldu mu, alt üst edilen basın bizzat müsebbibini en acımasız çizgide vuracaktır.
Dünyadaki her politikacının bilmesi gerekir ki, sanal başarıları, makyajlanmış bilançoları, para pompalayarak halkından gizlemeyeceksin. Çünkü o ekonomi bir kere küresel sermayenin finansmanına muhtaç hale geldi mi, dönüp en zayıf anında o ekonomiyle övünenleri yıkacaktır.
Dünyadaki her iktidarın bilmesi gerekir ki, fikir özgürlüğüyle savaşıp, ‘benimle aynı düşünenler konuşsun’ deyip, muhalefetin sesini kesmeye çalışıp, baskı yaratmayacaksın. Çünkü bir gün muhalefete düştüğünde sesini çıkaramaz olursun.
Atamız’ın ortaya koyduğu ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesi her ülke yönetiminin temel prensibi olmalıdır. Çünkü bu çizgiden kayıp, başkalarının toprakları üzerinde fikir beyan edenler bilmelidir ki, bir gün gelip aynı şeyi sizin topraklarınızda yapmaya kalkarlar.
Dünyadaki siyasetçiler bilmelidir ki, iş verirken ‘yandaş’ yaratmayacaksın. Bu yandaşların övgüsüne güvenip, yola çıkmayacaksın. Çünkü parayı kestiğin anda seni ilk tekmeleyen o yandaşlar olacaktır.
Dünyadaki sadece politikacılar değil, her insan bilmelidir ki, şeytan ile aynı yatağa girmeyeceksin. Çünkü saflığını yitirirsin. Sonra da ortalarda sütten çıkmış ak kaşık gibi dolaştığını zannedersin. Oysa ne diyor Mevlana? ‘Sütten çıkan kaşık zaten aktır. Çıktığı sütü ak bırakmış mıdır, ona bakmak lazım.’
Velhasıl kelam işine geldiği gibi konuşup, işine geldiği gibi davranmayacaksın. Haksızlık yapmayacaksın. Nitekim bu konuda Sayın Başbakan’ın da veciz bir sözü var. Ne diyor? ‘Men dakka duka…’ Yani eden bulur. O zaman siyaset aklını başına alacak ve rüzgâr ekip, fırtına biçmeyecek. Yahut da fırtınadan şikâyet etmeyecek.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr