Kredi, teşvik ne ettik?

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Esnaf ve Sanatkârları Kredi Kefalet Kooperatifleri Malatya Bölge Birliği Başkanı İsmet

Bayram isyan etti. Faizsiz verilen kredilerle, esnafın oğlunun arabasının modelini

değiştirdiğini söyledi.

Doğru mu; doğru… Özellikle 80’li ve 90’lı yıllarda hem krediler, hem teşvikler, hem de

cirolar böylesine har vurup havran savruldu. 2 bin yıllara geldiğimizde ise durum değişti. Git

gide tüketime yönelen krediler, esnafın, tüccarın, KOBİ’nin bu enstrümanlara ulaşımını ya

zorlaştırdı ya da yüksek teminat bedelleriyle karşılaşmasına neden oldu.

O kadar ki esnaf olarak alamadıkları kredileri, kredi kartından, ihtiyaç kredisinden edinmeye

başladılar. Çünkü yeni sistemde üretene ve onu destekleyen dağıtım kanalı zincirine ihtiyaç

yoktu. Dünün hatası, bugün alın teriyle kazanılan paranın, piyangodan çıkan para kadar

tesadüfü hale gelmesini sağladı.

Başkan Bayram, Malatya özelinde bir durumdan mı bahsediyor; bilemiyorum. Ama Türkiye

genelini konuşacak olursak, bugün esnaf ya finansa ulaşamıyor veya demin söylediğim

yöntemlerle ulaştığıyla da ayakta durmaya uğraşıyor.

Peki, bundan bilinçsiz kullanımın rolü var da, parayı arz etmede hata yok mu? Şüpheniz bile

olmasın. Yıllar içinde altındaki arabayı, yatı, katı değiştirenler; üç kuruş paraya ulaşınca

mecburen vergi, SGK ya da piyasa borçlarını öder hale geldiler.

Bu yapı dünkü haliyle de, bugünkü haliyle de sakattır. Çünkü esasen teşvikler, kooperatif

kredileri, işletmenin gelişimi amacıyla verilir. İşte sorun burada başlıyor. Verdiğiniz krediyi

neye göre sunduğunuzu bilmez, sonra da takibini yapmazsanız, sadece batık oluşturursunuz.

Fakat burada bir riyakârlık da var. Kamu, bu paraların iş gelişimi olarak kullanılmadığını

biliyor. Ama esnafın eline geçeni ceza yememek için kendisine ulaştırmasından da şikâyetçi

değil. Lakin temel sorun şu: İşe yatmayan para, ödeme zamanı geldiğinde ya spot piyasaya

düşen malı, ya yeni borçları ya da bulamazsa batakları oluşturuyor.

Bakanlığı döneminde Zafer Çağlayan’a bir sohbet sırasında şunu sormuştum: ‘Neye göre

teşvik veriyorsunuz?’ Bana teşvikli bölgelerden bahsetti. Ben de kendisine dedim ki: ‘Hayır

bu ülkede lobisi güçlü olan teşvik alıyor.

Sağlıklı bir sanayi envanterimiz var mı? Yok… Sağlıklı bir tarım envanterimiz? Yok…

İşgücü envanterimizi yaptık mı? Yok… Nüfusumuzu bile doğru düzgün bilmiyoruz. Çünkü

seçim meydanlarında her çıkan lider başka bir rakamdan söz ediyor. Elinizde bu veriler yoksa,

geleceğe yönelik öncelikli sektörlerinizi belirleyemezsiniz.

Bilimsel verilere dayanmayan teşvik sistemleri de, altı delik çuvala para atmaktır.” Anlamış

mıydı; şüpheliyim. Lakin işin özü şu: Esnaf kooperatifleri bugün ‘kimdensin’ diyerek para

dağıtmayı bırakmadıkça, ülkede ticaret, üretim gerçek manada sisteme oturtulmadıkça,

gelecek planlanmadıkça kıt kaynakları çöpe atarsınız.

Arada başkanın biri de çıkar böyle 20 sene öncesinde kalmış gerekçeleri gösterip, bugünün

gerçeğini karartır. Sonra mı? Sene sonunda Milletçe zararı karşılarız. Bu kadar basit.

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster