Esnaf ve Sanatkârları Kredi Kefalet Kooperatifleri Malatya Bölge Birliği Başkanı İsmet
Bayram isyan etti. Faizsiz verilen kredilerle, esnafın oğlunun arabasının modelini
değiştirdiğini söyledi.
Doğru mu; doğru… Özellikle 80’li ve 90’lı yıllarda hem krediler, hem teşvikler, hem de
cirolar böylesine har vurup havran savruldu. 2 bin yıllara geldiğimizde ise durum değişti. Git
gide tüketime yönelen krediler, esnafın, tüccarın, KOBİ’nin bu enstrümanlara ulaşımını ya
zorlaştırdı ya da yüksek teminat bedelleriyle karşılaşmasına neden oldu.
O kadar ki esnaf olarak alamadıkları kredileri, kredi kartından, ihtiyaç kredisinden edinmeye
başladılar. Çünkü yeni sistemde üretene ve onu destekleyen dağıtım kanalı zincirine ihtiyaç
yoktu. Dünün hatası, bugün alın teriyle kazanılan paranın, piyangodan çıkan para kadar
tesadüfü hale gelmesini sağladı.
Başkan Bayram, Malatya özelinde bir durumdan mı bahsediyor; bilemiyorum. Ama Türkiye
genelini konuşacak olursak, bugün esnaf ya finansa ulaşamıyor veya demin söylediğim
yöntemlerle ulaştığıyla da ayakta durmaya uğraşıyor.
Peki, bundan bilinçsiz kullanımın rolü var da, parayı arz etmede hata yok mu? Şüpheniz bile
olmasın. Yıllar içinde altındaki arabayı, yatı, katı değiştirenler; üç kuruş paraya ulaşınca
mecburen vergi, SGK ya da piyasa borçlarını öder hale geldiler.
Bu yapı dünkü haliyle de, bugünkü haliyle de sakattır. Çünkü esasen teşvikler, kooperatif
kredileri, işletmenin gelişimi amacıyla verilir. İşte sorun burada başlıyor. Verdiğiniz krediyi
neye göre sunduğunuzu bilmez, sonra da takibini yapmazsanız, sadece batık oluşturursunuz.
Fakat burada bir riyakârlık da var. Kamu, bu paraların iş gelişimi olarak kullanılmadığını
biliyor. Ama esnafın eline geçeni ceza yememek için kendisine ulaştırmasından da şikâyetçi
değil. Lakin temel sorun şu: İşe yatmayan para, ödeme zamanı geldiğinde ya spot piyasaya
düşen malı, ya yeni borçları ya da bulamazsa batakları oluşturuyor.
Bakanlığı döneminde Zafer Çağlayan’a bir sohbet sırasında şunu sormuştum: ‘Neye göre
teşvik veriyorsunuz?’ Bana teşvikli bölgelerden bahsetti. Ben de kendisine dedim ki: ‘Hayır
bu ülkede lobisi güçlü olan teşvik alıyor.
Sağlıklı bir sanayi envanterimiz var mı? Yok… Sağlıklı bir tarım envanterimiz? Yok…
İşgücü envanterimizi yaptık mı? Yok… Nüfusumuzu bile doğru düzgün bilmiyoruz. Çünkü
seçim meydanlarında her çıkan lider başka bir rakamdan söz ediyor. Elinizde bu veriler yoksa,
geleceğe yönelik öncelikli sektörlerinizi belirleyemezsiniz.
Bilimsel verilere dayanmayan teşvik sistemleri de, altı delik çuvala para atmaktır.” Anlamış
mıydı; şüpheliyim. Lakin işin özü şu: Esnaf kooperatifleri bugün ‘kimdensin’ diyerek para
dağıtmayı bırakmadıkça, ülkede ticaret, üretim gerçek manada sisteme oturtulmadıkça,
gelecek planlanmadıkça kıt kaynakları çöpe atarsınız.
Arada başkanın biri de çıkar böyle 20 sene öncesinde kalmış gerekçeleri gösterip, bugünün
gerçeğini karartır. Sonra mı? Sene sonunda Milletçe zararı karşılarız. Bu kadar basit.
ulusalkanal.com.tr