Türkiye’de gerçekleri yazmanın git gide zorlaştığı bugünlerde muhalif basına yeni bir kardeş geldi. Karşı durdular… Hukuksuzluğa, din istismarına, aldatılmışlığa… Diğer gerçek gazeteciler gibi doğruların peşinden koşmak için çıktılar yola…
Cesur da davrandılar… O süreçte satışlarının engellendiğini, bayilerin ‘yok’ diyerek geleni geri çevirdiğini söylüyorlar. Özellikle bu iddia ortada kalmamalı. Eğer bu ülkede Rekabet Kurumu varsa, açık bir ihlalden bahsediyoruz.
Cezalar, mahkemeler gözlerini korkutmadı. Belgeye dayandırdıkları her şeyi yazmaya çalıştılar. Elbette kimi zaman hataları da olmuş olabilir. Ama gazetecilik yapmaya çalıştılar.
Sonra en büyük darbeyi, hiç beklemedikleri yerden gördüler… Patronlarından… Şu an Karşı Gazetesi’nin çalışanları haklarını alamadıkları için eylemdeler. Gazeteyi terk etmiyorlar ve seslerine ses verilmesini istiyorlar.
Fikirleriniz örtüşmeyebilir. Kısa süren hayatında bir kez bile gazeteyi alıp okumamış olabilirsiniz. Ama vatandaş iseniz bu hak mücadelesine, gazeteci iseniz de yıllardır sessiz çığlık gibi ortada duran gazetecilere yönelik hak ihlaline örnek olaya gözlerinizi yummamalısınız.
Patronaj bunu bir seçim gazetesi görmüş olabilir mi? Böyle iddialar da atıldı ortaya. Çünkü geçmişte bunun örnekleri çok yaşandı. Fakat atlamamak gereken bir şey var ki, böyle ise bile orada çalışan idealist gazetecilerin bundan haberi olması mümkün değil. Eski yıllarda da insanlar bunu gazeteler kapandığı gün anlamıştır.
Bu nedenle Karşı Gazetesi’nin çalışanlarının bu hak mücadelesini görmek lazım. Türkiye’de herkesin kaderine razı olduğu bir ortamda, hele ki medya gibi herkesin hakkını savunup, kendisine gelince elindeki gücü kötüye kullanır korkusuyla susan bir meslek dalında gazetecilere sahip çıkılmalıdır.
Öyle ki elektriklerini kesiyorlar, karanlıkta direnmeye devam ediyorlar. Misafirleri geliyor, alamadıkları maaşlarıyla çay ikram ediyorlar. Moral için şarkı söylüyorlar, sohbet ediyorlar.
Türkiye’de özgürlükler ve hak mücadelesi, arzusu varsa onlar yalnız bırakılmamalılar. Daha önce ATV-Sabah çalışanlarının yaptığı grevin nasıl ortada kaldığını biliyoruz. Elbette gidip ziyaret etmek gerekir.
Ama bu sadece onların gönüllerini hoş eder. Herkes elindeki imkânla sahip çıkmalı asıl bu gençlere… Sivil toplum örgütleri basın açıklamaları yaparak; bizler köşelerimize taşıyıp, programlarımızda durumu takip ederek; ama mutlaka
Zeytinburnu ilçesindeki bu sesi Türkiye’ye taşıyarak... Hak arayan herkes bu ülkede çok değerli… Zira vazoda kalmış nadide bir çiçek gibiler… Solanların yanına yenilerini eklemeyelim.
Çetin Ünsalan