Hafta sonu Ekonomi Gazetecileri Derneği Edirne Temsilciliği ile Edirne İş İnsanları Derneği’nin birlikte organize ettiği, Enez’de gerçekleşen Saros Bölgesi Ekonomi Zirvesi, hedeflerin ve mevcut durumun ayrı konuşulmasını gerektiren, ama ortak hedefe ortak akıl üretme duygusunun önemsenmesi zorunluluğunun altına çizmeyi şart koşan bir yapıdaydı.
Turizm ve tarım üzerine kurgulanmış bir bölgenin, her görüşten insanının, siyaset üstü bir biçimde ortak hedefte kilitlenmiş olması ve ‘önce kalkınma’ diyerek, sorunlarıyla yüzleşmeyi tercih etmesi bence bir çok lokasyona örnek olacak cinstendi.
Eksikleri, sorunları da var; potansiyelleri de… Sıkıntılarını da biliyorlar; çözüm için ortak akıl peşine düşmeyi de… Bence bir yerdeki eksiklikten daha önemlisi, o eksikliği gidermek için bir heves, bir çaba ve bir arayış içinde olunmasıdır. İşte Enez’de gerçekleşen arayış tam da böyle tanımlanmalı diye düşünüyorum.
Turizm alanında gelişiyorlar; ama kontrolsüz büyüme istemiyorlar. Enez – Keşan yol projesinin tamamlanmasını talep ediyorlar. Avrupa Birliği’ne açılacak deniz gümrük kapısından çok umutlular.
70 kilometre sahilleri var ama yatak sayıları düşük. Bölgenin turizm olarak yazlıkçı özelliği burada yatırım yapanları da tercih noktasında çelişkiye düşürüyor. Balıktan bala, pirinçten kiraza üretime geçip üretim çeşitliliğini yakalama hedefi koyuyorlar.
Peki eksikliklerin kaynağı ne? Valisi, kaymakamı, farklı partilere mensup belediye başkanları, iş dünyasının etrafında kenetlenmişler. Eksikliklerin kaynağının dağınıklıkta olduğunu fark etmişler. Özellikle sağlıklı bir kalkınma için alan yönetiminin önemli olduğuna dikkat çekiyorlar.
Aynı anda ilaçlama yapan, ortak talepler için hep beraber Ankara’ya giden bir yapının, yani tek ses olmanın önemini kavramışlar. Başarı için de alan adına ortak bir yönetim oluşturulması gerektiğinin üzerinde duruyorlar.
Bu nedenle Enez Kaymakamı Şükrü Alperen Göktaş’ı, Keşan Belediye Başkanı Mustafa Helvacıoğlu’nu, Enez Belediye Başkanı Özkan Gönenç’i ve EGİAD Başkanı Hakan İnci’yi örnek tavırlarından dolayı cesaretlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Çünkü ülkenin böyle bölgesel düşünen, ortak hareket eden, farklı görüşten de olsa, devletiyle iş dünyasıyla, siyasi figürleriyle ortak tavır takınan insanlara ihtiyacı var. Elbette zirve kapsamında verilen önemli notlar da vardı.
Mesela Kaymakan Göktaş’ın özel idareye ilişkin uyarısı kıymetliydi. Bunların bilhassa büyükşehirlerde merkez belediyelere devredilmesinin, hizmetin gitmesinde aksaklıklara neden olacağı uyarısında bulundu. ‘Köyü mahalle yaptınız ama 200 km ötedeki ihtiyacı merkezden bilemezsiniz” sözleri çok anlamlıydı.
Yine panelistlerden Trakya Üniversitesi Genetik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yalçın Kaya’nın çiftçi ailelerinin yaşlanmasına dikkat çekmesi kıymetliydi. Türkiye’nin pirinç ihtiyacının yüzde 50’sini karşılayan, hayvancılık, yağlı tohum gibi ürün çeşitlemesine gitmesi gereken bölge üzerinde tarımsal maliyetlerin çok arttığına dikkat çekti.
Tarımda dağınık arazi yapısının verimsizleşmeye doğurduğunu, işlenebilir arazinin yüzde 70 olduğu, içinden nehir geçen bölgenin potansiyelin yüksekliğine rağmen, istenen sonucun alınmasının zorlaştığın dile getiren Prof. Dr. Kaya, sanayinin girmesiyle yeraltı sularının çekildiğini de söyledi. Yani tarlanın ihtiyacı olan suyu sanayi çekiyordu.
Üç ana başlıkta topladığı sorun ise, çözüm yolunu da gösteriyordu. Araziler parçalı, gerçekten üretici, yani çiftçi yok. Yan iş gibi görülen bir tarım gerçeği var. Türkiye’nin tarım politikasını yeniden dizayn etmeye Trakya’dan başlaması gerektiğine işaret eden Prof. Dr Yalçın Kaya “En son 2013 yılında yapılan bir tarım envanteri var. Oysa gerçekten yapılması ve envanter ile devlet aklının beni yönlendirmesi lazım” dedi.
Bu sorunlar halledilmeden çiftçinin teknolojiyi satın almasının güç olduğunu da belirten uzman, maliyetleri düşürüp birliklere yönelmek gerektiğine, lisanslı depoculuğa önem verilmesi zorunluluğuna, küçük aile işletmeciliğinin desteklenmesinin fiyat istikrarı adına kritik rol olduğuna değindi.
Bu arada EGİAD Başkanı Hakan İnce’nin de toplulaştırma ile ilgili bir uyarısı oldu. Yerinden yapılmayan toplulaştırmaların ranta kapı açtığına dikkat çekerek, köy muhtarlarının zor durumda olduğunu belirtti.
Daha sonra bölge ziyareti sırasında konuştuğum İpsala İlçe Tarım ve Orman Müdürü Olcay Karbuz’un bir çeltik fabrikasında anlattıkları da bu açıdan ilginçti. Damlama sulamayla normal hasata yakın bir sonuç alındığını ve çeltik arazisi olmayan alanlar değerlendirilirken, maliyetin de daha düşük olduğunu söyledi. Pilot uygulamanın yaygınlaşması ise bölgeye önemli bir açılım sağlayacak gibi gözüküyor.
Ayrıca yine aynı fabrikada rüzgar enerjisinin kullanılması, enerji maliyetlerinin sıfırlanırken, fazlanın devlete satılması da doğru kurgulanırsa, bölgede büyük bir bilinç altyapısı olduğunun göstergesiydi.
Yine ziyaretler kapsamında bir kadın kooperatifine de yolumuz düştü. SS. Trakya Kadın Girişimi Üretim ve İşleme Kooperatifi ve TOBB Tekirdağ İl Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Başkanı Aynur Çeşmeliler’in de önemli uyarıları vardı.
Hak edilmeyen desteğin alınmaması gerektiğini, Türkiye’de son dönemde herkesin akdın kooperatifi kurmaya başladığını, bunun sonucunun yine kadınlara zarar vereceğini söyledi. ‘Kontrol etmiyorsanız, birine para vermeyin’ mesajını veren Çeşmeliler, birlikte üretmek yerine bir sürü kooperatif doğmasına neden olan destek sisteminin gözden geçirilmesi gerektiğine işaret etti.
Konuyu raporlayarak Ankara’ya yazsa da, gelen yanıtın destekleme amacını ortaya koyduğunu ifade etti. Fakat Başkan bunun her önüne gelenin kooperatif kurmasıyla sonuçlanıp, asıl zararın bu eğilime ve kadın işgücüne zarar vereceğine inanıyor.
İşin turizm boyutunda da farklı bir manzara yok. Büyük bir yetki karmaşası, sahilleri de sorunlu hale getiriyor, bölgeyi de bir villa mezarlığına çevirme riski taşıyor. Ama bölge tarım turizmiyle yeni bir açılım yaratmak istiyor.
Aslında bölgeden aktarılacak çok not var. Bazılarını sizlere aktardım. Fakat tüm bunları konuşurken, yazıya başladığım noktaya dönmeyi ve onun üzerinden ders alınacak tavrı hatırlatmayı daha doğru buluyorum.
Potansiyeliniz de olabilir, sorunlarınız da… Ama potansiyelinizi değerlendirmek, sorunlarını aşmak istiyorsanız tek yürek olmalısınız. Enez merkezli ziyaret ettiğimiz Saros Bölgesi bunu başarmış. Sonuç alırlar mı? Bu tavrı devam ettirirlerse yol alacakları kesin. Yol alıp da sonuç alırlarsa, işte asıl fırsat burada. Başarıyı örnek olarak Türkiye’nin her yanına yayabiliriz.