Başbakan Erdoğan, Finlandiya Başbakanı ile yaptığı görüşme sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, tutuklu vekillerin gündeme gelmesi üzerine, bunun kendi partilerinin sorunu olmadığını söyledi.
Şayet AKP, bir muhalefet partisi olsaydı, demokrasi açısından doğru olmamasına rağmen, böyle bir tavır sergileyebilirdi. Fakat Başbakan’ın anlamadığı güçler ayrılığı meselesidir. Sorumlu tutulan AKP değil, iktidardır. AKP, yasamanın bir parçasıdır. Kendileri için de bu realite problem teşkil etmeyebilir.
Ama yürütme olarak, sadece tutuklu vekiller değil, dünkü fırtınadan ölenlerden, Gaziantep’te haince öldürülen doktora kadar, yatağa aç girenden koyunu kaybolan çobana kadar Türkiye’de yaşanan her olay iktidarların konusudur.
Olumlu icraatların kıvancını nasıl taşıyorsa iktidarlar, olumsuzlukların da sorumlusu olarak kabul edilirler. Zira devletin yönetimi geçici bir süreliğine de olsa kendilerine verilmiştir. Başbakan’ın ve parmakçı milletvekillerinin yıllardır ısrarla karıştırdığı mesele bu.
Peki AKP’yi neden ilgilendirmiyor? Erdoğan, seçime gidilirken bile bile bu yolun tercih edildiğini, hukukun arkasından dolanarak yöntem arandığını belirtiyor. Birincisi hiç kimse bu kişiler milletvekili olsa da ‘yargılanmasın’ diye ortaya çıkmadı. İkincisi sözü geçen isimlerin ‘hükümlü değil, tutuklu olduğunu’ bir kez daha hatırlatmak gerekiyor.
Yani rahatlıkla tutuksuz bir biçimde yargılanabilirler ve zaten dokunulmazlıklarının kapsamı da dava adına istisna kabul ediliyor. Yani baştan sonra yanlış, yargısını baştan ortaya koymuş, adaletten yoksun bir zihniyet yaklaşımı söz konusu…
Hukukun arkasından dolanmak denilince, o zaman dönüp bazı şeyleri hatırlatmak gerekiyor. Mesela tutuklu değil, hükümlü Recep Tayip Erdoğan nasıl milletvekili oldu? O süreçte daha sonra çok eleştirilmesine rağmen ana muhalefet partisi, ‘bu bizim meselemiz değildir’ diye olaya yaklaşsaydı, Erdoğan bugün Başbakan mıydı?
Ama ortada bir vaka vardı. Birinci partinin genel başkanı dışarıda kalmıştı. Peki Erdoğan o süreçte hukukun arkasından dolanmak için mi koltuktan kalkmadı? Sonra birden bire Jet Fadıl ortaya çıktı. Milletvekilliği düştü, yetmedi. Kendi partisinden bir milletvekili istifa etti de ara seçimde hülle yoluyla meclise gitti.
Peki bunu ne yapacağız? Sadece burada değil, YÖK’teki uygulamalardan 2B meselesine kadar her konuda bu iktidar hukukun arkasından dolaşmıyor mu? Bunu bürokratları, bakanları açık açık söylemiyor mu? Hukuka aykırı her işlemlerinde ‘bizim işimizi engelliyorlar’ diyerek veryansın etmiyorlar mı? Oysa gerçek, kanunlara uymadıkları için icraatlarının yargıdan döndüğüdür.
Tutuklu vekillere gelince… Burada hukukun arkasından dolaşmak yok. Uluslararası hukukun da öngördüğü tutuksuz yargılama ilkesinden bahsediliyor. İktidar bunu kabul etmiyorsa, yine eskiye dönülür ve adama şöyle denir: Dinime küfreden bari Müslüman olsa.
ulusalkanal.com.tr