Bilmiyorum, hiç kırlangıçları inceleme fırsatınız oldu mu? Öyle özellikleri var ki sadece insana değil, bütün canlılara örnek olacak nitelikte! Bir arkadaşımın gönderdiği Sadi Bayram imzalı, “Kırlangıçları çok sevdim.” başlıklı yazıyı ilginç ve dikkat çekici buldum. Sizlerle de paylaşmak istedim:
AİLE BAĞLARI VE ADALET
Ayvalık'ta bir açık hava otelindeyim, resepsiyon da açıkta. Resepsiyonun köşesinde bir kırlangıç yuvası var; üç yavru, kafalar dışarıda, gagalar açık. Anne ve baba gidip gelip yiyecek getiriyor ve ayrı zamanlarda geldikleri için birbirlerini görmüyorlar. Anne birinci yavruya yem veriyor, birazdan baba gelip ikinciye, anne tekrar geldiğinde üçüncüye, baba gelip birinciye. İnanılır gibi değil, sırayı hiç şaşırmıyorlar.
CESARET VE AKIL
Akşama doğru sudan çıktım, baktım yuvaya siyah bir kedi yaklaşmış. O ufacık ana baba canhıraş bir şekilde dalıp çıkıp kediyi kovaladılar. Otel sahibi şunları anlattı: “Bahar başlarında göçten döndüklerinde yuvanın bulunduğu bölümün kapalı olduğunu görünce, resepsiyon görevlisinin kaldığı odaya girip çıkıp onu uyandırmışlar.
İLETİŞİM, FARKLILIK, KALİTE, YENİLİK, ÇALIŞKANLIK, HIZ VE YURT SEVGİSİ
Sabah su içmek için fıskiyenin üzerinde dolaşıp çığlık atıyorlar, ta ki fıskiye açılana kadar! Onların yaptığı yuva, diğer kuşların saman çöplerini üst üste koyarak yaptığı basit yuvalara hiç benzemiyor. Benzer yuva yapabilen başka bir kuş yoktur. Yuvalarını öyle sağlam yaparlar ki yıllarca dayanır. Yazları sıcak ülkelere göç ederler. Hiç kırlangıçları bir yerde pineklerken gördünüz mü? Devamlı uçarlar… İnanılmaz hızlıdırlar, su zerresini havada yakalarlar. Binlerce mil uzaktan hep aynı yuvaya dönerler. Ömürlerinin sonuna kadar yuvalarına bağlıdırlar.
Sayın Bayram’ın doğayı gözlemleyerek çıkardığı sonuçlar, ünlü doğa bilimcisi Charles Darwin’den (1809-1882) izler taşıyor. Şimdi de naçizane konu hakkındaki fikirlerimi sunmak istiyorum.
BEDEL YOKSA DEĞER DE YOKTUR!
İnşallah bu gözlem, bizler için bir sinyal, bir başlangıç olur. Hayatımıza en az kırlangıçların yarattığı kadar değerler katamazsak yaşamımız kuru, soğuk ve donuk olur; gerçek mutluluğu bulamayız. Emekle yoğrulan içten gelen bir sevgi ile buluşmalıyız. Çünkü bedel yoksa değer de yoktur. Değerleri olan bir insan, her zaman ilkeli hareket eder. Bütün dünyayı verseniz, derisini yüzseniz bile, ülkesine sırtını asla dönmez! Amaç tabii ki bu dünya nimetlerinden vazgeçmek değildir. Ancak erdem, mutluluk ve haz (zevk) arasında denge kurabilme bilinç ve yeteneği olan nesiller yetiştirmek en büyük hedef olmalıdır.
RUH GÖZÜ İLE GÖRMEK
Bakın Desiderius Erasmus (1466-1536) “Deliliğe Övgü” adlı ünlü eserinde ne diyor: “Sıradan insan sadece maddi olana hayranlık besler, sadece maddi olanın gerçek olduğunu sanır. Ama inançlı insan maddi şeye tenezzül etmez, sadece görülmez olanı seyre dalar. Çünkü sıradan insan önceliği paraya pula, sonra bedensel zevklere verir, onun için ruh en sonda yer alır, hatta çoğu, ruhun gözleri ile görmediğinden, kendi varlığına bile inanmaz!”
ULUSAL GURUR DUYGUSU OLMAZSA…
Nelson Mandela (1918-2013) da bu konudaki düşüncelerini şu şekilde bilgece ortaya koymaktadır: “Ruhu, ulusal gurur duygusu ve ideali olmayan insanlar hiçbir zaman bozgun ve aşağılanma yaşamaz. Ancak bu insanlar, ne ulusal bir miras yaratabilir ne de kutsal bir misyondan ilham alabilir. Bu tür insanların içinden ne ulusal kahraman ne de şehit çıkar!”
Sokrates’in (MÖ 469-399) bu konudaki tespitleri oldukça anlamlıdır: “Bilgeliğe, ruh üstünlüğüne ermeyenlerin gözleri hayvanlarda olduğu gibi hep aşağıda sofradadır. Yarış eder gibi karın doyururlar, sen çok yedin, ben az yedim diye itişip kakışırlar. Boynuzları ve nallarıyla birbirlerini iter kakar, yine de doyuramazlar aç gözlerini. Neden? Çünkü gerçek yiyecek değildir yedikleri, doyurdukları yanları da asıl var olan, yediğini saklayabilen yanları değildir. Duydukları, zevkin kendisi değil gölgeleri, renksiz taslaklarıdır; acıyla yan yana konmadıkça anlamı olmayan taslaklar…”
Bu nedenle eğitimin ilk hedefi, erdem içeren ortak değerleri aşılamak olmalıdır. Bu değerler yoksa hayata sadece maddi kaygılarla bakan insanlar etrafımızı sarar. Büyük yatırıma rağmen toplum geleceğe güvenle koşamaz. Eğitim ve öğretimde kırlangıçların yaşam öyküsünden mutlaka ilham alınmalıdır. Aile dayanışması, adalet, akıl, cesaret, çalışkanlık, yurt sevgisi, iletişim yeteneği gibi onlara özgü özellikleri biz de içtenlikle benimsemeliyiz. Kırlangıçlar gibi özgürce kanat çırpan, sorumluluk bilinci ve cesaret duygusu yüksek nesiller varlığımızın en büyük teminatıdır. Her türlü yatırım bu alana yapılmalıdır.
Amiral Soner Polat
ulusal.com.tr