Ekonomi yönetimi ve ilgili kurumlar dikiş tutmuyor. TÜİK’te Başkan Yardımcılarını görevden almayla başlayan süreç, daha sonra Merkez Bankası’na sıçradı. Burada Başkan Yardımcıları ve Para Politikası Kurulu Üyeleri görevlerinden alındı.
Yetmedi… Ardından olay Merkez Bankası Başkanı seviyesine sıçradı. 20 ayda 4 başkan değiştiren, beşincisi tartışılmaya başladıktan sonra görevinde kalmak için tarihi hatalar yapan bir Başkan gerçeği ile karşı karşıya kaldık.
Berat Albayrak’ın göreve getirilmesi ve ardından yaşanan tarihi hatalar silsilesi ile birlikte istifa mı, görevden alma mı, af mı belli olmayan bir yapı içerisinde sonra ortadan da yok olarak yeni bir dönemin kapısını açtı.
Şimdi sıra geldi Hazine ve Maliye Bakanlığı’na… Albayrak döneminin ardından göreve gelen Lütfi Elvan tartışmaların odağındaki isim oldu. Naci Ağbal ile birlikte göreve gelen, Ağbal’ın gitmesinin ardından yerinde kalan, sonra Naci Ağbal’ı bakanlığa ilintili göreve gelmesiyle şimşekleri üzerine daha çok toplayan isim oldu.
Bu arada göreve getirenden de giden de daha çok ekonomiyi bildiğini, ama konuşması gerektiği kadar konuştuğunu da belirtmek gerekir. Yani performansı da atamayı yapanın izin verdiği ölçüde şekilleniyor. Başka bir iklimde farklı söylemler geliştireceğinden şüphem yok.
Son olarak faiz tartışmasının gölgesinde, grup toplantısında hedef olan ardından da sessizliğe bürünen isim, şimdi de Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati’nin konuştuğu ama kendisinin suskunluğunu sürdürdüğü isim oldu.
Nebati’nin söylediklerine değinmeyeceğim. Çünkü tam evlere şenlik, gerçek hayattan kopmuş, belli ki ne istenirse onu söylemeyi kabul etmiş bir isim olarak kamuoyunun karşısına çıkarılıyor.
Şimdi herkesin aklındaki soru şu: Sıradaki gelsin oyununda bakanlık versiyonuna mı şahit oluyoruz? İlgili kurumlardan başlayıp Merkez Bankası’na sıçrayan görevden alma operasyonları şimdi de bakanlık düzeyine mi sıçrıyor?
Peki neden yaşanıyor tüm bunlar? Kimin gelip kimin gittiğine bakmaktan çok, bu sorunun yanıtı üzerinde durmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Aslında yanıtı AKP Genel Başkanı Erdoğan, grup toplantısında verdi.
Dünyanın en gayri iktisadi yaklaşımı olan faiz düşerse enflasyon düşer tezinde surelerden örnek verme aşamasına kadar gelinip, kendisiyle aynı fikirde olmayanlarla yürümeyeceğini açıklaması bu kanaati biraz da netleştirdi.
Peki ama sizce bu sorunlu bir bakış açısı değil mi? Yanlış yaptığı çok açık olan, hatta ekonomik sonuçları itibariyle tüm ülkenin gözüne batırılan bir yaklaşım üzerinden, farklı düşünenleri görevden almak çözüm mü?
Diyelim ki göreve aldınız, yerine getirdiğiniz kişinin herhangi bir söz söylemesi, söylediğinin itibarlı olabilme ihtimali var mı? Peki böyle bir ekonomi yönetimi tablosu içerisinde ekonominin iyi olma olasılığı var mı?