Fatura yine bize kaldı

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Türkiye’de pahalı elektrik kullanmamızın temel nedenlerinden birini alım fiyatları, üretimin doğalgaza bağlı olması gibi başlıkların yanında kayıp kaçak oranları oluşturuyor. Kısa süre öncesine kadar efelenen iktidar, bundan böyle kaçak kullanıma göz yummayacaklarını belirten açıklamalar yaptı.

Fakat ne olduysa, şimdi yeni bir hazırlığın içine daldılar. Hükümet elektrik ödemeleri için dar gelirlilere özel bir fırsat sunmaya hazırlanıyor(muş). Sosyal yardımların miktarını ve kapsamını artırmayı amaçlayan düzenlemenin içine giydirilecek. Düzenlemeyle dar gelirlinin faturasının bir miktarını kamu karşılayacak.

Ne kadar güzel değil mi? Hiç de değil… Sosyal devlet kisvesi altında dün kömürle başlattıkları sadaka ekonomisini, şimdi elektriğe uygulamanın formülünü arıyorlar. Burada tartışılması gereken bir iki konu var.

Kamu bu farkı neden karşılıyor? Dar gelirliler ödeme yapamadığı için mi? Buna inanan dünyanın en saf insanıdır. Etrafına dağıttığı elektrik dağıtım işinde, firmaların işin içinden çıkamamasıdır esas olan. Şimdi o zararı kamu olarak cepten verme niyetidir. Peki o zaman adama sormazlar mı ‘neden özelleştirdin?’

Gelelim işin ikinci boyutuna… Bu para gökten yağmayacağına göre, tıpkı dağıtılan kömür, çamaşır makinesi, mobilya tarzı gider kalemindeki gibi 77 milyona fatura edilecek. Pardon 77 milyon demekle hata ettim. ‘Ben buradayım’ deme saflığını göstererek ülkede mükellef, abone, vergi mensubu insanlara yansıtılacak.

Bunun bedelini de ya elektrik faturalarımıza gelecek yeni zamlarla ya da icat edilecek yeni vergiler veya mevcut vergilere bindirme yoluyla bizden alacak. Hadi diyelim ki kötü niyetli davrandık. Dar gelirliden düşük bedelli olanağını sakınmayalım. Peki dar gelirli kim?

Ülkede 13 milyon yatağa aç giren adam, gerçeği çok daha fazla olmakla birlikte resmi kayıtlara göre iş aramaktan vazgeçenlerle birlikte 5 milyon işsiz, nüfusun yüzde 65,4’üne tekabül eden borç ve taksitle yaşamak zorunda olan insan, 210 milyar dolar borçlu bir reel sektör, 270 milyar TL’lik ödenemeyen tüketici borcu, milli gelire oranla hane halkı borcu yüzde 60’ları geçmiş bir Türkiye gerçeği var.

Peki şimdi sorarım size, dar gelirli kim? İşsiz adama gelir testi yapıp, evdeki buzdolabını refah nedeni sayan bir zihniyet, dar gelirliyi neye göre belirleyecek? Ben size şimdiden söyleyeyim.

Bu dar gelirli kapsamına AKP’ye oy verenler girecek. Doğu ve Güneydoğu’da kaçak elektrik kullananlar dahil edilecek. Sadece tahsil edilemeyen bu parayı da ‘kümesteki kazlar’ olan bizlerden isteyecekler.

Şimdi tekrar bir soruyu sormak gerekmiyor mu? Bu ülkede etnik bir açılıma mı ihtiyaç var, yoksa yasalara uyan vatandaşlarla barışmaya mı? Şimdi başkasının toprağında terör örgütüne yardım edilmedi diye çıldıranlarla, açılım adı altında askerin başına çuval geçirildiğinde susanlar bir araya gelip bu sorunun yanıtını versinler. İnsanlar kanuna uydukları için suç mu işliyor?

Çetin Ünsalan

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster