Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Fransa’da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde düzenlenen uluslararası toplantıda Suriye konulu bir konuşma yaptı. Konuşmada bir müdahaleye herkesten hevesli gözükmesi zaten başlı başına bir soru işareti.
Fakat ben kimsenin çok üzerinde durmadığı yardımlara takıldım. Dışişleri Bakanı, bugüne kadar Suriye’den gelenlere 300 milyon dolar harcandığını ve harcanmaya devam edeceğini söyledi.
Hatırlayacaksınız daha önce de Libya’ya 200 milyon dolar gönderilmişti. Şimdi bu paraları alanlar sanırım zeytin, ekmek ihtiyaçlarını gidermiyorlar. Son derece yüksek bedellerden bahsediyoruz. 300 milyon doların bugüne kadar Suriye’nin sözde muhaliflerine harcandığı ve harcanmaya devam edileceği de beyan edildiğine göre ortada garip bir durum var.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kısa süre öncesine kadar gerçekçi olmasa da bütçe uygulamalarının başarısından söz ediyordu. Sonra birden bire ciddi bütçe açıkları söz konusu olduğunu ve 2013’de yeni tedbirlerin, yani vergilerin gelebileceğini söylemeye başladı.
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan zaten ortalıklarda yok. ‘Nerede’ diye sorduktan sonra, çıktı göstermelik bir hedef açıklayıp, yok oldu. Benzinden ulaşım bedellerine kadar her tüketim başlığımıza sırayla yüklü zamlar geliyor.
Memurlar, çalışanlar zam isteyince, bütçe sapması tezi ortaya atılıyor ve üç kuruşun hesabı yapılıyor. Ülkede 12 milyondan fazla insan yatağa aç giriyor. Van’da deprem sonrasında vatandaşın yaşadığı mağduriyet ortada… Piri Reis araştırma gemisi için 200 bin TL bulunup, gümrükten cihaz çekilemiyor. Peki o zaman bu Suriye ve Libya’ya giden paralar nereden geliyor?
Bütçede böyle bir kalem var mı? Önümüzdeki yılın bütçesinde bunlar gider olarak gösterilecek mi? Gösterilecek ise hangi kaynaktan kullanıldığı belirtilecek mi? Şimdi iktidar kendi seçmeni arasında yaptırdığı ankette bile büyük bir çoğunluğun soğuk baktığı Suriye meselesindeki ısrarını açıklamalıdır. Elbette buraya aktardığı paranın kaynağını ve gerekçesini de belirterek…
300 milyon dolar deyip geçmeyin… Bu gelenlerin Suriyeli olup olmadığı bile meçhulken, neye hizmet ettiği belli olmayan bir parayı, yok canımızla niye aktarıyoruz? Gerçekten mağdur olsa, ki içlerinde mutlaka vardır, helal olsun.
Ama bayrağımızı indirmekten, polisimizi tartaklamaya kadar varan sıkıntılı bir gruba para aktarılıyorsa ve ülke borç içinde kıvranıyor, finansman adına sıcak para için takla atacak duruma gelindiyse, bunu sormaya hakkımız var.
Kaynak bu kadar bolsa gelin örneğin ‘Koç Ata Çiftliği’ benzeri yerler kuralım. Tanesinin maliyeti 20 milyon TL ve bu sistemle 15 kg ortalama sütten 50 kilolara çıkmanız, et ihtiyacı başta olmak üzere sosyal denge adına birçok sorunu çözmeniz mümkün. Kaba bir hesapla ülke çapına 300 tane kurulsa, yan sanayisiyle 300 bin kişiye iş ve 3 milyon dolarlık ihracat bile zor değil.
Madem para bol, böyle projelere yönlendirin. Bize silah olarak dönecek işlere imza atmayın. Çünkü bugün konuştuğunuz BM Güvenlik Konseyi’nde daha önce alınan kararlar doğrultusunda, sarf ettiğiniz cümleler nedeniyle yarın öbür gün ‘teröre finansman sağlayan ülkelere yaptırım’ gerçeğiyle baş başa kalırız.
Tehlikeli ve telafisi zor sularda yüzüyorsunuz. Önce bu, başkalarının hesabına ait olan Suriye saplantısından vazgeçin; ama ne yaparsanız yapın, bu 300 milyon doların hesabını verin. Ne burası Dingo’nun Ahırı, ne de verdiğinizi söylediğiniz para size ait… Para 74 milyonun; şimdi patrona bu harcamanın kaynağını ve gerçek gerekçesini izah edin.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr