1999 yılındaki büyük felaketin ardından, Türkiye’de onlarca acı yaşanmış olmasına rağmen deprem gerçeğiyle tanıştık. Asıl utanılması gereken onlarca zelzele yaşanmışken bu işe duyarsız kalınmış olması mıydı, yoksa binaların kağıt gibi yıkılması mıydı emin değilim.
Ama o günlerde Kandilli Rasathanesi’nin başındaki çok değerli bir bilim adamını tanıdık. Ekranlara çıkıp bize ne yapmadığımızı anlattı. Nasıl duyarsızca ve umursamazca yıllarca çok katlı mezarlar inşa ettiğimizi söyledi.
Depremlerin değil, binaların öldürdüğünün altını çizdi. Türkiye’deki her çocuğa neredeyse tek tek fuarlarda, okullarda, konferanslarda depremi, nasıl korunması gerektiğini, öncesinde ve sonrasında ne yapılması gerektiğini aşıladı.
Biz onu çok sevdik. O kadar çok sevdik ve güvendik ki, iktidar mensuplarına değil, onun söylediklerine bakıyorduk. Ne vali ne Başbakan ikna etmiyordu bizi. Ama onun bir sözü çok büyük değer taşıyordu. Çünkü o bir bilim adamıydı. O kadar ki depremden birkaç gün sonra, sadece ‘evde kalmayın’ sözüyle milyonlar sokakta yattı.
Sonra ortalık deprem profesöründen geçilmez oldu. Biz de deprem dedeyi ‘en seksi erkek’ ilan ederek işi sulandırmaya başladık. Fakat o kendini bozmadan anlatmaya devam ediyordu. Ortalıkta tarihler uçuşurken net bir açıklama yaptı: “Depremlerin önceden tahmin edilmesi mümkün değil. Net tarih vermek imkânsız… Bir deprem olacağını biliyoruz. Ama bu bugün de 10 yıl sonra da olabilir.”
Biz yine herkesi bir kenara itip, deprem dedeye inandık. Sonra inşaat firmalarının reklamlarına çıkmaya başladı. Ve nihayet son açıklaması benliğimizde büyük depremin yaşanmasına neden oldu: “2014 yılında depremi bekleyin.”
Bu süreç içinde dünyada yeni bir buluş yapıldı da bizim mi haberimiz yok? Hani depremlerle ilgili net bir tarih verilemiyordu? Anlaşılan o ki ya bizim deprem dede bilimi bir kenara bırakıp falcılığa başladı ya da geçtiğimiz 10 yıl deprem dedeyi de bozdu.
Oysa çıkıp şunu söyleyebilirdi: “Kentsel dönüşümü destekliyorum.” Daha dürüstçe olurdu. Türkiye’de bir kentsel dönüşüm ihtiyacı olduğu açık. Ama yapılanın kentsel değil, rantsal dönüşüm olduğu da aleni.
Ben güvendiğim, inandığım deprem dededen bu dönüşümün yine göstermelik ve emlak odaklı olduğu konusunda eleştiri beklerdim. Ben deprem dededen, dönüşüm için toplanan paraların nasıl hiç edildiğinin hesabını sormasını beklerdim.
Ben deprem dededen, ormanların hunharca yok edilmesinin önünü açacak ve çarpık yapılaşmayı tetikleyecek 2B Yasası’na karşı çıkması beklerdim.
Ama deprem dede ne yaptı? Daha önce bilimsel olarak mümkün olmadığını söylediği halde, tarih verdi. Yakıştı mı bir bilim adamına bu çelişki? Benim gözümde artık Işıkara, deprem dede değil. O bir ileri demokrasi savaşçısı. Hayırlı olsun.
- - - - -