Adalet anlayışının gereksiz bir talepmiş gibi sunulduğu bu ülkede, Silivri’de yurttaşlara, Beyoğlu’nda sinemacılara, Anadolu’da da lise talebilerine yapılan gazlı müdahale, akil adamlara muhtaç olmadan kamu vicdanında yara açmayı başarıyor.
Akilzadeler ise bu konularla ilgilenmiyorlar. Varsa yoksa dertleri teröristle yürütülen müzakere dönemine tabanlık yapıp, bu konuda iktidara gelebilecek eleştirileri başka yöne çevirmek. Madem çok akıllılar bu ülkede teröre kucak açıp, eline silah alanlar dışındakiler yurttaş değil mi? Neyse yine de akılları onlara kalsın.
Fakat dedim ya adaletin sınıfta kaldığı bu ülkede olaylar sadece hukukta, tarihi eserlerde, görsel sanatlarda ya da eğitimde olmuyor. Bir de bunlara ekonomiyi eklemek gerekiyor.
Bitmedi, tükenmedi bu ‘başarılı ekonomi palavrası’ içeren masalın sonu. Temelinde ise net bir anlayış var. Rakamlar iyi gelsin gerisi yalan. Zaten yabancı finansçıya Türkiye’yi hortumlatıp, ülkede üretim ekonomisinin kemiklerini kıran zihniyet, bunu önce finansman olarak çökertip, sonra da kredi vermemekle pekiştiriyordu.
Çıkıp sokağa sorun esnafa, sanayiciye, KOBİ’ye… Çoğu kredi alamıyor. Bankalar sayfa sayfa ya da dakikalarca reklam veriyor, davet ediyor ama üretmek, ticaret yapmak için kredi talebiniz varsa sizi nazikçe kovalıyor. Bunun en açık kanıtı da zaten esnafın ticari kredi alamadığı için kredi kartı batağında olması.
Yanlış anlamayın bunu yaparken de işi kılıfına uyduruyorlar. Mesela şimdi son uygulama SGK ve vergi borcu olana kredi verilmeyecek. İlk planda doğru bir hareket gibi gözüküyor değil mi?
O zaman adama sorarlar: Kredi kartından batak adama, nasıl kredi teklif ediyorsun? Borcu gelirini çoktan aşmış adamın kart limitini neden tek taraflı artırıp, bir de ‘talebiniz üzerine’ diye mesaj çekip, yasal sorumluluktan kaçmanın yolunu arıyorsun?
Bu ülkede bankacılar çığrından çıktı. Büyük bir iki yüzlülük içerisinde tüketim ekonomisi körüklüyorlar. Kârlarına kâr katarken, Türkiye’nin ticaret ve üretim gücünü de yok ediyorlar. Diyebilirler ki, bilançosu düzgün şirket yok. Ben de sorarım mali durumu düzgün insan var mı?
Ekonomi yönetimi de dayamış sırtını bankalara ve rakamlara ahkâm kesiyor. Sonuç mu? BDDK’nın şubat ayı verilerine göre Türkiye kafa göz yarıp, altınla ödeme yapıp, ihracat sayma ve benzeri yöntemlerle yüzde 2,2 büyürken, Türkiye’nin milyonerlerinin hesabındaki para yüzde 21,7 arttı. Alın size adalet…
52 bin milyonerin lunaparktaki komik aynadaki haline bakıp, 74 milyonu yorumlayan bazı sivri akıllılar ise, bundan ekonomik başarı sonucu çıkarıyorlar. Acz içinde medet ummak böyle olur.
Bu ülke çok zor zamanlar geçirdi. Vatandaş her zaman mağdur edilen oldu. Fakat hiçbir dönemde bu kadar sistematik olarak adaletsizliğe muhatap kalmamıştı. Eğitimden hukuka, ekonomiden sınavlara, vergi denetiminden sözü dikkate alınmaya kadar ülkenin yeni görünümü tek kelimeyle ‘adaletsizlik’ kusuyor.
Çetin Ünsalan
ulusalkanal.com.tr