Yas

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Yas tutmak bir haktır. Ama aslında bir hak ediştir. Yani bir acının yasını hak etmek, elden bir şey gelmediği, çaresizlik durumları için daha çok geçerlidir. Üzülmek ile ahmaklığı kabul etmek arasındaki çizgi çok incedir ve sadece üzülenler yine sadece yas tutmaya devam edecektir.

Soma’da canlarımız gitti. Hatta daha kaç kaybımız olduğunu tam öğrenemeden Zonguldak’ta kaçak bir ocakta yaşanan göçükle bir madencimiz daha hayatını kaybetti. Ama biz bayrakları yarıya indirdik. Elbette indirecektik ve elbette yasımızı tutacağız. Çünkü ciğerimiz yandı.

Fakat bu tablo, bir insanın ölümüne dolaylı ya da direkt neden olanların taziyeleri kabul etmesi gibi gelmiyor mu size de? Bu ülkede 10 yılda 11 bin 760 kişi iş kazasında hayatını kaybedecek. 2014 yılının 4,5 aylık diliminde kayıp sayısı son olayla birlikte yaklaşık 700 cana varacak ve siz sadece yaş tutacaksınız öyle mi?

Taşeronluğun göz göre göre dayatıldığı, genele yaygın bir iş yapış tarzı haline geldiği, insanların haklarını aradığında, yaşananları protesto ettiğinde provokatör sayıldığı, denetimlerin göstermelik, vardiya değişimlerinin kurallara aykırı, sorunların parmak sayısıyla yok hükmünde kabul edildiği bir ülkede sadece yas tutacaksınız öyle mi?

Bundan önce yaşanan tüm acıları üç beş gün içinde unutacak, takibini yapmayacak, sorumlularını cezalandırmayacak ve yas tutacaksınız öyle mi?

Yaşanan olayı bile iktidara karşı bir tutum olarak görecek ve yas tutacaksınız öyle mi? Yandaş tayfasının ortalığa saçılan cümlelerine göz atın. Bu bir bahaneymiş, iktidarı yıpratmak için özellikle yapılmış, eleştirmek de haksızlıkmış. Bunları söyleyip sonra yas tutacaksınız öyle mi?

Bu ülkede birileri gerçekten çok kötü… Yaşamı kendi koltuklarından ya da taraftarı olduğu partiden ibaret sananlar, siz gerçekten çok kötü kalplisiniz. Olayları istismar etmekle insanları suçlarken, yaptığınız savunma vicdana, insanlığa ve akla gelebilecek tüm kutsal değerlere aykırı.

İktidar neden eleştirilemiyor? Bir ülkede seçimlerle sadece yetkiler verilmez. O yetki aynı zamanda sorumluluk da yükler. Ama görüyoruz ki, ballı börek yetkiler hukuku aşarak kullanılırken ‘mill irade’ diye çırpınanlar, bunun getirdiği sorumlulukla doğan olayların hepsinde ‘bizi eleştirmek haksızlık’ tavrına geçiyor.

Sorumluluktan kaçmak, ancak korkakların işidir. Yetkiyi kabul ediyorsan, sorumluluğu da üstleneceksin. Ve her ikisini de hukukun sana emrettiği şekilde, çizdiği çizgilerle sahipleneceksin.

Ama insanların acısından bile iktidar sarhoşluğu içinde ve kendisini fazla önemseyerek, şahsına yapılmış bir müdahale tavrı içine giriyor ve hesabını vermediğiniz bir olayın, istismar tehlikesinden söz ediyorsanız, siz yas tutmayı hak etmiyorsunuz. Çünkü siz elinizden bir şey geleceği halde, yapmadınız.

Ve tutanların da yasını kirletiyorsunuz. Caka satmayın, siyaset yapmayın. Hesap verin… Çünkü yaşananlar artık iş kazası olmaktan çıktı. Zorlasanız taammüden seri cinayete girecek noktaya vardı.

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster