Her şey yalan, bu gerçek

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Çok büyük borçlarınız olduğunu düşünün. Hatta gelirinizin mevcut haliyle bunları kapatmaya olanak tanımadığını… Sonra bir hayale dalın. Milli Piyango’dan bilet alacaksınız; büyük ikramiye size çıkacak ve hepsini ödediğiniz gibi, yeni bir iş kurma imkânına da kavuşacaksınız.

Ayın 9’larından birinde çekiliş yapılacak ve amorti bile çıkmamış biletiniz elinizde, borçlarınız ve karşılamayan gelirinizle baş başa kalacaksınız. Aslında bu öykü, çok da gerçek dışı değil. Türkiye’de milyonlarca insan piyango ya da talih oyunları üzerinden aynı hayali kuruyor.

Bunun son derece saçma ve boşa bir uğraş olduğunu düşünüyorsanız, dönüp devletinizin nasıl yönetildiğine bakacaksınız. Bu hale nasıl geldik, elde ne var nasıl sattık, kalanları da satmak için nasıl kollarını sıvadık ve babalar gibi satarken nasıl borca battık gibi konuların nedenlerine girmeyeceğim. Çünkü bu işbilmezliğin, çokbilmişliğin, savurganlığın ve üretmeden tüketip, büyüyeceği hayaline kapılanların dramatik eseri.

Ders alındı mı? Halen elde ne var ne yok satmaya çalışıyoruz. Hiçbir sermaye koymadan, birilerinin bize para vereceğine, iş yapacağımıza inanıyoruz. Finans merkezi olma hayali peşinde koşup, trilyonlarca doların Türkiye üzerinden işlem göreceği gibi halüsinasyonlar görüyoruz.

Bunu bir cümle açıklayayım. Halüsinasyon çünkü; toplam finans sektörü büyüklüğünüz orta çaplı bir Avrupa bankası kadarsa, bankalarınız sendikasyon kredisi bulamadıkları anda sıkıntıya giriyorsa, yeni para akışı sağlanamıyor, mevcutların ödenmesindeki sıkıntı kırılganlık olarak nitelendiriliyorsa finans merkezi olamazsınız.

Varlık Fonu kurmaya kalkarsınız, sağ cepteki sol cebe koyup zenginleşeceğinize inanıp bir de 200 milyar dolarlık bir fon hayalini satarsınız. Ama bu hayali kurarken 207 milyar dolar her yıl için bulmanız gereken nakit parayı nasıl temin edeceğinizi anlatmazsınız.

Teşvikler açıklar, sor alma kredileri verir, her fırsatta üretim ekonomisine geçeceğinizi söyleyip, cümlenin sonunda da kumarhane ekonomisine yeşil ışık yakarsınız. Sonra da bu hayalden piyango bileti gibi zenginleşme beklersiniz.

Her şey yalan bu gerçek. Türkiye’nin 411 milyar doları aşan dış borcu var. İç borç da eklendiğinde 600 milyar dolarlık karşılıksız kullandığımız para söz konusu. Yurtdışı varlıklarımız ile yükümlülüklerimiz arasındaki fark, Hazine Müsteşarlığı’ndan yapılan son açıklamaya göre 379 milyar dolar. Ne bu?

Bugün dünya ile hesaplaşmaya kalksak masaya koymamız gereken para. Dedim ya; her şey yalan bu gerçek. Bu açığı yok edemediğiniz sürece ne ekonomik ne de siyasi bağımsızlıktan söz etmek mümkün değil. Gerisi mi? Hamaset…

Çetin Ünsalan

Tüm yazılarını göster