Beşar Esad’ın gözüyle Suriye’de olup bitenler

Soner Polat Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Geçen yazımızda Foreign Affairs dergisinin Beşar Esat ile yaptığı uzun röportajın bazı bölümlerini gündeme getirmiştik. Dünyadaki saygın ve etkili strateji merkezlerinin mercek altına aldığı, geniş yankı yapan bu röportajdan bugün de bazı kesitler sunacağız.

Foreign Affairs: ABD IŞİD’e karşı hava taarruzları düzenleyerek, bir anlamda ortağınız oldu diyebilir miyiz? ABD ile artan oranda bir işbirliği potansiyeli görüyor musunuz?

Beşar Esat:

Doğru soru şudur: “ABD karada IŞİD ile savaşmak konusunda ne kadar istekli?” Şimdiye dek IŞİD’e karşı kuzey Suriye’de ciddi bir şey görmedik. Sadece “göz boyama” şeklinde eylemler var. ABD saldırılarından sonra IŞİD, hem Suriye’de hem de Irak’ta kontrol ettiği alanları genişletti!

Foreign Affairs:

Kobani’ye yönelik hava saldırıları hakkında ne düşünüyorsunuz? IŞİD’i yavaşlatmak konusunda etkili olmadı mı?

Beşar Esat:

Kobani 50 bin kişilik küçük bir şehir. Üç ay oldu ama hâlâ bir sonuç yok! Suriye ordusu orayı üç haftada temizlemişti. Demek ki terörizme karşı ciddi bir savaş yok!

Foreign Affairs:

Yani, IŞİD’e karşı daha büyük bir ABD müdahalesi mi olmalı?

Beşar Esat:

Sorun daha kapsamlı bir askeri müdahaleden ziyade politik bir karakter taşıyor. Sorun sadece askeri müdahale değil! Ayrıca, ABD’li yetkililer, “kara gücü olmadan belirleyici bir sonuç alınamayacağını” söylüyorlar. Karadaki hangi askerlere güveniyorsunuz?

Foreign Affairs:

“ABD kara gücü de olmalı mı” diyorsunuz?

Beşar Esat:

“ABD askeri” demiyorum. “Terörizm ile mücadele ediyorum” diyorsanız, karada askeriniz olmalı! Şu soruyu kendinize sorun: “Karadaki hangi unsura güveniyorsunuz?” Bu unsur, kesinlikle Suriye ordusu olmalı! Burası bizim ülkemiz, bizim toprağımız! Biz sorumluyuz. ABD askeri istemiyoruz!

YORUM:

ABD’nin IŞİD ile olan etkileşimini, her kesim kendi duruşuna göre, savaş/kontrollü savaş/ilkesel mücadele/insanlık için savaş/danışıklı dövüş/savaş oyunu/kirli savaş/tuzak kurma/Kürtler ve Sünnilerin önünü açma vb. şeklinde tanımlayabilir. Ama sonuçları itibarıyla ülkemizi doğrudan etkileyecek bu konu üzerinde Türk devlet yetkilileri uzun uzun düşünmelidir! Diğer bir nokta önemli! Esat olaya bir devlet perspektifi ile yaklaşıyor. Diyor ki, burası Suriye devletinin egemenlik alanı! Eğer karada bir savaş verilecekse, benim Ordu’mu niçin düşünmüyorsunuz? Ayrıca, “ülkesinde ABD askeri görmek istemediğini” açıkça vurguluyor.

Foreign Affairs:

ABD’den sonuç olarak ne istiyorsunuz? Türkiye’ye daha fazla baskı mı?

Beşar Esat:

ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’a isyancıları desteklememeleri için baskı yapmalı! İkincisi, yapacağı askeri girişimler konusunda hükümetimizle yasal bir çerçevede temaslar kurmalı! Yapmadılar; demek ki yapılan yasa dışı! Başka bir ülke içinde, “ne yaparsanız yapın” izin almalısınız! İşe izin alarak başlanır. İşbirliği formatı sonra kararlaştırılır.

Foreign Affairs:

ABD ile koordinasyonu kolaylaştırmak için adımlar atmaya istekli misiniz?

Beşar Esat:

Biz, terör ile savaşta ciddiyet gösteren her ülke ile koordinasyona hazırız.

Foreign Affairs:

ABD ile koordinasyona hazır olduğunuzu hangi adımları atarak göstereceksiniz?

Beşar Esat:

Bence önce ABD niyetini belli etmeli! Biz zaten karada savaşıyoruz. Bir şey göstermek zorunda değiliz!

YORUM:

Esat, burada da temel bir uluslararası hukuk kuralını hatırlatıyor. Suriye dağ başı değil. BM’nin tescil ettiği bağımsız bir ülke. Ülkemde izinsiz askeri girişimlerde bulunarak yasa dışına çıkıyorsunuz! Sizin niyetinizin ne olduğu belli değil!

Foreign Affairs: ABD hâlihazırda Mayıs 2015’de Suriye girecek 5 bin Suriyeli savaşçıyı eğitiyor. General John Allen, “bunların Suriye’ye değil, IŞİD’e karşı kullanılacağını” söyledi. Bunların ülkenize girişine izin verecek misiniz? Onlara saldıracak mısınız?

Beşar Esat:

Suriye ordusu ile koordinasyon içinde olmayan her türlü silahlı güç yasa dışıdır. Bunlarla savaşılması gerekir; konu bu kadar açıktır!

Foreign Affairs:

Böyle bir durum sizi ABD ile çatışmaya sürüklese bile mi?

Beşar Esat:

Suriye ordusu ile işbirliği yapmayan her oluşum yasa dışıdır ve başka bir ülkenin kuklasıdır. Dolayısıyla, diğer isyancılar gibi, onlarla da savaşılacaktır.

YORUM:

Esat’ı hiç kimse sevmek zorunda değil! Ama burada, kaba tehdide rağmen ülkesinin onurunu koruyacak şekilde verdiği cevabın altını çizmeliyiz: “Ülkeme soktuğunuz eli silahlı kişiler ile ne pahasına olursa olsun savaşırım!”

Foreign Affairs:

ABD’nin sizinle resmi temas kurmamasının bir nedeni de ciddi insan hakları ihlalleri.

Beşar Esat:

Özel olarak ABD, genel olarak Batı insan hakları konusunda nutuk atacak bir konumda değildir. Bölgedeki ölümlerden sorumlu onlardır. Irak, Libya, Yemen, Mısır, Tunus’taki ölümler… Tüm sorunların kaynağı ABD ve Batı’dır! Uluslararası hukuku ve BM Güvenlik Konseyi kararlarını ayaklarının altına alıp ezen onlardır; biz değiliz!

YORUM:

Amerika kıtasının keşfinden itibaren kendinden olmayan insanları böcek gibi ezen, bu kıtanın asıl sahiplerinin kökünü kurutan, afyon yasağı koyduğu için Çin’e savaş açan, askeri gereklilik olmamasına rağmen şehirlere atom bombası yağdıran saldırgan ve ırkçı bir kültürün, mazlum insanları insan hakları ihlali ile suçlaması insanlığın en büyük dramlarından birisidir. Bilinen, ama “uluslararası ilişkilerde duygusallık olmaz!” diyerek susan ve sineye çeken ilkesiz kesimlerin aksine, Esat bu gerçeği pişkin Batılının yüzüne çarpıyor!” Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi kararları ve uluslararası hukuku çiğnediğinize göre, “siz de bu işin içindesiniz ve sorumlusunuz!” mesajını güçlü bir şekilde veriyor.

Foreign Affairs:

Savaşın sizin açınızdan iyi gittiğini söyleyebilir misiniz? Bağımsız kaynaklar sizin hâlihazırda Suriye topraklarının yüzde 45-50’sini kontrol edebildiğini söylüyorlar!

Beşar Esat:

Bir kere olaya öyle bakmayın. Biz ayrı bir devletle harp etmiyoruz. Biz yabancı teröristler tarafından desteklenen Suriyeli teröristlerle savaşıyoruz. Olay toprak meselesi değil! Suriye ordusu hangi cepheye yüklendiyse, orada ilerledi! Ama her zaman her yeri hiçbir ordu denetleyemez! Savaşın iyiye mi gittiğini sorarsanız, şunu derim: “Her harp kötüdür. Her zaman kaybedersiniz, her zaman yıkım vardır!” Peki, biz bu savaştan ne kazandık. Suriye halkı teröristleri reddetti; hükümetini ve ordusunu eskisinden daha güçlü olarak destekledi. Toprak kazanmaktan önce Suriye halkının kalbini ve gönlünü kazanmayı konuşmalıyız. Geriye kalan ise lojistik ve teknik bir meseledir ve sadece zaman söz konusudur.

Foreign Affairs:

Sonuçta isyancıları askeri olarak yenecek misiniz?

Beşar Esat:

Dışarıdan gelen terörist ve malzeme akışı kesilirse, kolayca sonuca ulaşırız. Bugün bile askeri olarak bir sorunumuz yok! Problem şu ki, başta Türkiye olmak üzere hâlâ sürekli bir destek var!

Foreign Affairs:

Yani Türkiye en çok endişe ettiğiniz komşunuz!

Beşar Esat:

Kesinlikle! Özellikle lojistik açıdan. Teröristleri Suudi Arabistan ve Katar finanse ediyor ama Türkiye kanalıyla.

Foreign Affairs:

Suriye eski haline dönebilecek mi? Bir, bütün, sınırlarını kontrol edebiliyor, barış içinde yaşayan laik bir ülke!

Beşar Esat:

Haritaya bakınca her köşede Suriye ordusunu görüyorsunuz. Her yerde değil, her köşede! Kuzeyde, güneyde, batıda, doğuda, ortada. Eğer, birleştireceğinize inanmazsanız, oralara asker göndermezsiniz! Ordu, Suriye’nin bütün farklı katmanlarını temsil ediyor. Başka çaremiz de yok! Başaramazsak yangın bütün komşu ülkelere yayılır. Atlantik’ten Pasifik’e etkileri olur!

YORUM:

Beşar Esat’ın gündeme getirdiği bir konu dikkat çekici! Diyor ki Suriye bir başka devletle harp etmiyor. O zaman, “toprakların yüzde 50’sini denetim altında tutuyor” diyorsanız, diğer yüzde 50 teröristlere mi ait oluyor! Son kerte ince bir üslupla ABD’ye şu mesajı veriyor: “Farkındayım, ülkemi bölmek istiyorsunuz!”

Amiral Soner Polat

ulusalkanal.com.tr

Tüm yazılarını göster