İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylarından Binali Yıldırım gençler için ‘onlar benim kankam’ demişti. Nitekim pazar günkü açık oturumda da bunu tekrarladı. Hatta gençlere 10 Gb bedava internet vaadini de tekrarladı.
Bu kendi içinde başka bir tartışma konusu da olsa, asıl konuşulması gereken gençlere bir şeyler dağıtmaktan çok, balık tutmayı öğretmek olmalı. Bunu bilhassa Binali Yıldırım’a söylemeye hakkımız var.
Çünkü uzun yıllar bu ülkede hem bakanlık yaptı; hem de Başbakan olarak görevde bulundu. Bu nedenle ortadaki tablodan da bizzat sorumlu olan kişilerden biri olma özelliği taşıyor. Ama geleneksel olarak ‘ben şimdiki durumda adayım, öncesi beni ilgilendirmez’ tavrı geliştirilecekse bilemiyorum.
Fakat son açıklanan işsizlik rakamlarını gerçek bile kabul etsek, her dört gençten birinin işsiz olduğu, ne okulda ne işte yer almayan oranlarının da bundan aşağı kalmadığı bir tablo içerisinde, çocukların eline bedava internet vermeyi söylemek yerine, iş ve umut vermek gerektiğini düşünüyorum.
Çocukları üniversite ya da lise sınavlarında telef edip, eğitimi gelişen yeni ekonomiler doğrultusunda okumayıp, bugünün ve yarının işsizlerini yaratacak işlere imza attıktan sonra ‘kanka’ deyip durumu kurtarmak mümkün değil.
Onların cebine bedava internet verileceğine, mesela start up olmak isteyenlere bazı olanaklar sunsak da, çocuklar ve gençler de ilk fırsatta bu ülkeden kaçmanın yollarını aramaktan vazgeçseler.
Türkiye’nin bugün en büyük sorunu işsizlik, ondan da büyük problemi genç işsizliktir. Nitekim aynı ürkütücü tablonun kadınlar ve hatta genç kadınlar arasında da olduğu göze çarpıyor.
Açıkçası meseleyi bir derbi maçı havasına çevirmek yerine, adaylardan en azından görevleri çerçevelerinde daha yapısal vaatler duyma zorunluluğumuz olduğunu düşünüyorum.
Mesela vaatlerini sıralarken, en azından izlediğimiz iki adayın da ‘şunu da vereceğim, bunu da vereceğim’ diye birbiriyle yarış yapacağına, yoksulluğu, işsizliği ve en önemlisi gençlerdeki umutsuzluğu ve gitme arzusunu tersine çevirecek somut ve kalıcı adımlardan bahsetmelerini tercih ederim.
Üstelik Disk-Ar’ın verilerine baktığınızda gerçekçi bir işsiz tanımında TÜİK rakamları baz alınarak çok daha sıkıntılı bir tablo olduğunu görüyoruz. Bunun bir adım ötesine geçip, sokağın gerçeğine göz attığınızda ise işin şirazesinden çıktığı çok açık.
Bu ülkenin gençlerinin kankaya, bedava internete ya da kafaya almaya yönelik söylemlere değil, işe, aşa, gelecek kaygısı giderilmiş bir fotoğraf içinde umuda ihtiyaçları var.