Müşteri ‘kral çıplak’ dedi

Çetin Ünsalan Yazar ulusalkanaliletisim@gmail.com

Seçim öncesinde de, sonrasında da ekonomi alanında palavra sıkılmaya devam ediliyor. Bilhassa AKP kanadında olmamışı olmuş gösterme, olanı çarpıtma, gerçekleri gizleme kavramları sınırları aştı.

Halen bu ülkeyi yönetebildiğini iddia edenler, medyanın karşısına çıkıp içi boş laflarla masal okuyorlar. Şimdi bazıları diyecek ki, ‘seçim kazandılar’. Hayatın gerçekleri karşısında bunun hiçbir önemi yok. İstatistiksel olarak sizi kaç kişinin desteklediği, ancak Meclis’teki sandalye sayısını belirler.

Oysa reel politik farklı bir şeydir. Herkesin aslana kral demesi, tilkinin kralı kandırmasına engel değil. Çıkar gruplarında ne kadar çok şakşakçının olduğu veya seçimlerde bir partiyi destekleyenlerin sayısı, ancak yetkilendirmeyle alakalı bir durumdur. Hayat ondan sonra başlar.

Şimdi çıkmış ekonomiyi yönettiğini iddia eden bihaberler ya da halkı bihaber bırakmaya niyetlenenler, büyümenin ne kadar çok olacağını, ülkeye paranın yağacağını, dünyanın her yerine ihracat yapacağımızı, enflasyonu nasıl dizginleyeceğimizi ‘nasıl’ sorusunun cevabını vermeden anlatıyorlar. Bu bir partiye seçim kazandırır; ama sonrası için boş laftır.

Ekonominin bu kadar canlı ve sağlıklı olduğu bir yerde, ekonomi kanalı kapanır mı? Hele ki o kanal tamamen finans piyasaları odaklı bir yapıda yayın yapıyorsa, bu ülkenin para cenneti olacağının mı göstergesidir? Elbette hayır. Gazetecilerin emeklerini ticari bir kurum olarak algılayan bu yapıda baskılayan patronaj, o sektörden çekiliyorsa, orada film bitmiş demektir.

Merkez Bankası Başkanı’ndan Ekonomi Bakanı’na kadar yetkililer, ülkenin önümüzdeki süreçte ihracatla ivme kazanacağını açıklayıp, duruyor. Oysa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü, dünyadaki büyümeyi ters yönlü revize ediyor. Yani dünya pazarının daralacağını açıklıyor.

Alternatif pazarlarını tamamen kaybetmiş Türkiye’nin en önemli pazarı haline gelen Avrupa’ya bakalım. Avrupa Komisyonu Türkiye adına büyüme öngörüsünü aşağı yönlü revize ediyorsa, bunun tek bir anlamı var. Müşteriniz, ‘bana istediğin kadar mal satamayacaksın ve küçüleceksin’ diyor.

Mevcut ve olası bakanlar da çıkmış, ihracat temelli bir büyüme yakalanacağı sakızını çiğniyor. Şimdi seçim sonuçlarını falan bırakın bir kenara… Merkez Bankası da, ekonomi yönetimi de bu tarz bir büyüme öngörüyorsa somut konuşsun.

‘Ar-Ge yapacağız; katma değerli ürün üreteceğiz’ teranesini de geçin. Onlar orta ve uzun vadede yapılması gereken işler. Bugüne ilişkin çözümü açıklayın. İki tane temel başlık var. Madem ihracatla büyüyeceğiz; birincisi bu ülkenin üreticisi nereye mal satacak? Alt madde dış politikadaki tavrınızı değiştirecek misiniz?

İkincisi bankacılığın ağırlıklı olduğu reel sektör, içinde bulunduğu borç sarmalını aşmak ve cari açığı finanse etmek adına ihtiyaç duyulan, her yıl yaklaşık nakit 200 milyar dolar nereden bulunacak? Boş lafı bırakın ve bu soruların yanıtı verin. Çünkü bunun dışında konuşulanların tamamı propaganda. Boş konuşmayın, bu iki soruya net yanıt verin.

Tüm yazılarını göster